En Komik Fıkralar

Komik Fıkra Oku: Okurken hem güldürüp, hem eğlendiren en komik kısa fıkraları sizin için bir araya getirdik.

Birbirinden güzel fıkraları okuyan ve dinleyenlerin neredeyse gülmekten karnı ağrıyacağından emin olabilirsiniz. İşte en komik ve en eğlenceli fıkralar okumak sizi bekliyor.

AĞIR

Bir gün çalıştığı şirketin mektuplarını postalayacak olan bir delikanlı, Postaneye gider. Posta gişesindeki görevli mektuplardan bir tanesini tartıp; “Bu mektup çok ağır! Biraz daha pul yapıştırmamız gerekecek.” Demiş

Şaşıran delikanlı:  “Abi! Peki, o zaman daha ağır olmaz mı?”

EHLİYET RUHSAT

Temel bir gün arabaya binmiş keyifle dolaşırken kırmızı ışıkta geçivermiş. Onu gören Polis memuru Temel’i durdurarak ona “Kırmızı ışıktan geçtun, Ehliyet ve ruhsat beyefendi!” demiş.

Temel: “ Off birde soruyonuz mu? Verdunuzmu ki mi isteysunuz…”

YANLIŞ İSTİKAMET

Bir gün temel İstanbul’a gitmek için bilet aldıktan sonra trene binmiş. Bilet kontrol memurları Temel’e biletini İstanbul’a kesildiğini, ancak o trenin de Ankara’ya gittiğini söylemiş.

Temel kendinden emin bir şekilde “Peçi sizin maçinist yanlış istikamete gittiğini piliy mi ki?”

SAAT

Temel çarşıda satın aldığı bir daktiloyu, bozuk diye iade etmek için geri götürdü.

Satıcı sorar; “Beyefendi bunun neresi bozuk, dün size verdiğimde sağlamdı.”

Temel önce bir düşünür sonra “Baksana iki tane “a” yok, o yüzden saat yazamıyorum.

MAYMUN

Genç bir kadın kucağındaki bebeğiyle otobüse bindiği sırada kendini tutamayan otobüs şoförü “Aman aman, ne kadar da çirkin bir bebekmiş…”

Genç kadın öfkeyle biletini cihaza basıp, otobüsün arka koltuğuna oturmuş. Önünde oturan adam merakla kadına dönerek  “Hanımefendi az önce şoförle aranızda ne geçti? Sizi çok üzmüş olmalı.”

Kadın: “Çok büyük bir terbiyesizlik etti.”

Adam: “Öylemi o bir kamu görevlisi, insanlara hakaret etmeye hakkı yok ki. Hemde o hareketi suç teşkil eder.”

Kadın:  “Aslında doğru söylüyorsun. Hemen gidip onu bir azarlayayım.”

Adam “Siz gidin, gözünüz de arkada kalmasın ben maymununuza göz kulak olurum…”

AFACAN’DAN AYRAN

Günlerden bir gün genç bir adam köyde dolaşırken epey yorulmuş ve susamıştı. Meydandaki evlerden birinin kapısını çalar, kapıyı bir çocuk açar.

Adam: “Evladım, çok susadım. Etrafta içecek su da bulamadım. Rica etsem bana bir bardak su verir misiniz?

Çocuk “İsterseniz size ayran getirebilirim.” der.

Çok susamış adam, çocuğun teklifini kabul ettikten sonra, çocuk içeri girip bir çanak içinde ayran getirip adama uzatır.

 Adamcağız ayranı içtikten sonra çocuk: “İstersen biraz daha getirebilirim.” der.

Adam “Zahmet olmasın yavrum.”

Çocuk: “Hayır hayır ne zahmeti, zaten ayranın içerisine fare girdiği için nasıl olsa dökecektik.”  demiş.

Şaşıran adam iğrenerek hemen elindeki ayran çanağını yere atınca, çocuk başlamış bağırmaya “Anne, Annee, kapıdaki bu adam köpeğimizin çanağını kırdı.”

BU YAŞTAN SONRA

Temel ve Fadime yıllarca resmi nikah kıymadan yaşamaktaydılar. Bir gün Fadime: “ Temel artık böyle olmuyor, evlenelim.” demiş.

Temel sakin bir şekilde “Olmaz ki Fadimem, bu yaştan sonra bizi kim alur.”

KAYIT

Ortaokulu bitirmiş bir çocuk Liseye kayıt olmak için okula gider.

Müdür çocuğa sorar “Oğlum adın ne?”

Çocuk: “Hashashasan kakakalaycı”

Müdür: “Oğlum sen kekeme misin?”

Çocuk: “Hayır hocam, babam kekemeydi de o yüzden.”

İKİ OLASILIK

Temel ile Dursun bir yerde oturmuş konuşuyorlardı.

Temel, “Dursun savaş çıkarsa bizler yandık galiba.”

Dursun biraz düşündükten sonra “İki olasılık var aslında, ya çıkar ya çıkmaz. Eğer çıkmaz ise mesele yok, çıkarsa da iki olasılık var. Ya bizi çürüğe çıkartırlar ya da askere alırlar. Çürük verirlerse mesele yok, askere alırlarsa da iki olasılık var.  Ya geri cepheye gönderirler ya da ileri cepheye gönderirler. Geri cephede kalırsak eğer yine mesele yok, olurda ileri cepheye gönderirlerse iki olasılık var. Ya savaşı kazanırız. Ya da kaybederiz. Kazanırsak yine mesele yok, kaybedersek eğer yine iki olasılık var: Ya düşmana esir düşeriz ya da ölürüz. Düşmana esir düşersek yine mesele yok, ölürsek bu sefer iki olasılık var.  Ya bizi gömerler ya da kağıt fabrikasına gönderirler. Gömerlerse yine mesele yok, kağıt fabrikasına yollarlar ise yine iki olasılık var. Ya gazete kağıdı oluruz. Ya da tuvalet kağıdı oluruz. Gazete kağıdı olursak eğer yine mesele yok, işte tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman varya yandık Temel!”

DELİ HASTANESİ

Yılbaşından önceki gün bir bilim adamı hastane hastane dolaşıp, akıllanan delileri salmaya karar vermiş. Bir sürü hastane dolaşmış ancak akıllandığına kanaat getirdiği bir tek deliye de rastlamamış.

En son gittiği hastanedeki delilerin hepsinin zıpladığını görmüş. Hemen onların yanında olan doktorlara sormuş: “Bunlar neden böyle zıplıyorlar?”

Doktor: “Sormayın efendim. Bunlar kendilerini mısır patlağı zannediyorlar da o yüzden zıplıyorlar.” demiş.

Adama bir tane delinin yatağın üzerinde yerinde sabit durduğunu görünce hemen ona yaklaşarak sormuş: “Sen neden zıplamıyorsun?

Deli: “Ben, tavaya yapıştım da…”

ERİK

Ramazan orucunun ilk günlerinde, bir Bektaşi’yi ağzındaki erikle görenler. ”Bu hal ne efendi! Bilmez misin İftara daha çok var.” demişler.

Bektaşi de; “Bilirim, bilirim şunu ağzıma şimdiden koydum. Çünkü iftara kadar yumuşacık olsun ki yiyeyim.” demiş.

Başka bir Bektaşi’ye sormuşlar. “Dünyanın öküzün boynuzlarının üzerinde durduğunu söylüyorlar. Bu işe ne diyorsun?

Bektaşi “Valla onu bunu bilmem ama dediğinize inanan öküzlerin olduğunu da çok iyi biliyorum.” demiş.

TATLI KOYARKEN

Bir gün Temelin oğlu ninesine; “Senun gözlüklerin her şeyi büyütüyor değil mi? Nine.”

“Evet, güzel yavrum, niye sordun ki.”

“Birazdan benim tabağuma tatlı koyacan ya.”

Nine “ Eeeee”

“O zaman gözlüğünü çıkarır musun?”

KARMA KARIŞIK

Bir gün sınıfta ders yapan bir öğretmen öğrencisine sorar:

“Evladım, dünya yuvarlak mıdır?”

“Hayır öğretmenim.”

“ Peki, öyleyse düz müdür?”

“Hayır öğretmenim.”

“Hımm, peki nasıldır evladım?”

Biraz düşünen öğrenci “Babam karmakarışık olduğunu söylemişti öğretmenim.”

MERAKTAN

Aynanın karşısına geçerek gözlerini kapatan Temel’i gören Fadime sormuş.

“Temel ne yapıyorsun orada.”

“ Hiçççç, uyurken nasıl göründüğü mü merak ediyorum da… ona bakuyrum.”

DİŞİ Mİ ERKEK Mİ?

Bir gün Nasrettin Hoca’nın karşısına çıkan kalabalıktan biri sormuş;

“Hocam Hz. Nuh’un gemisine zeytin dalını getirmiş olan güvercin dişi miydi değil miydi?”

Nasrettin Hoca sakallarını ovduktan sonra hemen cevabı yapıştırır.

“Mutlaka o bir erkek güvercindi. Dişi olmuş olsaydı eğer çenesini uzun zaman kapalı tutamazdı.”

LÜTFEN ŞİKAYET ETMEYİN

Bir sabah yolun karşısına geçmeye çalışan Temel’e yoldan geçen bir araç çarpar. Arabadan inen şoför Temelin üstüne koşarak ona yalvarmaya başlar.

“Ne olur benden şikayetçi olmayın.” Dedikten sonra cebinden çıkardığı 1000 doları ona uzatır.

Bu Temel’in hoşuna gider ve şoföre derki “Siz buralardan sık sık geçiyor musunuz?”

HEMEN İŞE BAŞLAMANIN SIRASI MI?

Bir gün Amerika’da dolaşan Dursun, Trabzonda yaşayan Temel’e mektup yazarak onu yanına çağırmış:

Mektupta Ula Temel ha sen puraya gelursen, hiç aç kalmazsun da. Sadece yerdeki o paraları toplasan bile o yeter sana demiş.

Mektubu okuyan Temel merak edince uçağa binerek Amerika’ ya gitmiş. Uçak inince valizini alıp havaalanından çıkmak üzereyken yerde 100 dolar görmüş. Öylece Paraya bakarak şöyle demiş: “ Ula daha ilk günden de işe mi başlanur mu hiç…

PAPAĞAN

Bir gün bir adam, papağanını gümrükten geçirebilmek için onu bir kutuya koymuş, kutunun üstüne de “kırılabilir eşya” diye not yazmış.

Gümrük memuru kutunun üzerindeki o yazıyı okuduktan sonra kutuyu eline alarak şöyle bir silkelemeye başladı.

Kutunun içerisindeki papağan “Şangır şungur. Şangır şungur.” diye bağırmaya başlar.

Sizler için bir araya getirdiğimiz en komik fıkralar serisini beğendiğinizi umarız.