Nasreddin Hoca Çocuk Fıkraları

Nasreddin Hoca Çocuk Fıkraları

Abone Ol google news

Subaşının Eşeği Fıkrası

Günlerden bir gün, eşeği ortadan kaybolan Subaşı, adeta ateş püskürmüş:

“Hemen benim eşeğimi her neredeyse bulun, yoksa karışmam! Diye sert bir üslupla bağırmaya başlamış. Etrafındakileri bir telaş, bir korku sarmıştı. Eşeği bulmak için dört bir yana dağılan Akşehirlilerden bazıları Hoca’ya karşılaşmışlar:

“Aman Hocam,  sen bize yardım et, olurda yolda sahipsiz bir eşek ile karşılaşırsan hemen yakala ne olur.

Hoca; “Eşek kimindir?”

Subaşının olduğunu söylemişler.

Hoca da: “Peki, hiç merak etmeyin ararım” demiş ve türkü söyleye söyleye yoluna devam etmiş, birza gittikten sonra karşısına çıkan bir köylü:

“Hocam, hayrola böyle neşeli türkü söyleyerek ne yapıyorsun? Deyince ,

Hoca:  “Subaşının kaybolmuş eşeğini arıyorum!” demiş.

Adam, merakla tekrar sormuş:

“Peki, hocam türkü söyleyerek hiç eşek mi aranır olacak iş değil?”

Gülümseyen hoca “El elin eşeğini tabiki türkü söyleyerek arar. Hele o eşek zorla aranıyorsa ve üstelik Subaşınınsa….”

Sünnet Fıkrası

Günlerden bir gün Nasreddin Hoca’ya üç molla misafir gelmiş, üçü de birbirinden kilolu ve çok yiyormuşlar.

Hoca onlar için  ne kadar yemek cıkarmışsa yiyip içmişler geriye hiçbir şey bırakmamışlar. O kadar ki tabaklarda yemek bitince “sünnettir” diyerek bu sefer ekmekle iyice tabakların altını sıyırmışlar. Hoca’nın oğlu sofraları toplamak için odaya girmiş, Mollalar Hoca’nın keyfini hoş etmek için:

“Aman hoca maşallahı var ne güzel çocuk…Adı neydi bu yakışıklının? diye sormuşlar.

Hoca: “Adı Farz” demiş.

Mollalar şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlar, içlerinden biri:

“Bu ne biçim bir isim Hoca Efendi? Şimdiye kadar hiç böyle bir isim ne gördük ne de işittik.” Demiş

Hoca bu hiç kaçırır mı hemen taşı gediğine koymuş:

“Şimdi size ismi sünnet desem, onu da mı yiyesiniz?

Onun Her İşi Terstir Fıkrası

Nasreddin Hoca fıkraları, Nasreddin Hoca’nın bütün çabalarına rağmen bir türlü kötü huylarından vazgeçiremediği bir tanıdığı varmış. Yatsı namazından sonra camiden çıkmak üzere olan cemaate doğru bir çocuk hızla koşarak gelmiş ve o bir adamın suya düştüğü haberini verecekmiş cemaate,

“Yardı edin falanca kişi ırmak kenarında dolaşırken birden ırmağa düştü, şuan azgın sularla boğuşuyor” demiş.

Hoca hemen cemaatle birlikte koşar adımlarla ırmak kenarına  suyun geldiği tarafa doğru gitmişler,

Köylülerden biri:

 “Bu su öteki yana doğru akmaktadır Hocam, onu aşağıda aramak gerekmez mi?” diye sormuş

Hoca başını sallamış;

“Siz bu adamın ne kadar aksi ve  ne kadar ters biri olduğunu bi bilseniz, onun her işi terstir” demiş.

Zaten İnecektim Fıkrası

Bir gün Nasreddin hoca eşeğine binmiş, yavaş bi şekilde Alımlı, çalımlı köyün içerisinde dolaşıyormuş. O an meydanda oturmuş bir köylünün yanından geçiyormuş ki, birden dengesini yitirerek eşeğin üzerinden pat diye düşmüş.

Köylü adam kahkaha atarcasına gülmeye başlamış, çalımı bozulan Hoca yerinden kalkarak kızgın bir şekilde  “Sen neye gülersin be adam diye bağırmış,  düşmesem de inecektim zaten bunda ne var ki!”

Ya Ceviz Ağacında Kabak Yetişseydi Fıkrası

Bir yaz günü Ramazan ayında Nasreddin Hoca biraz olsun serinlemek adına ceviz ağacının gölgesine giderek oturmuş. Biraz ileride bulunan kocaman olmuş helvacı kabakları gözüne ilişince, kendi kendine:

“Şu Allah’ın işine bak, bir otdan koskoca bir kabak yetişiyor, neredeyse şu dalları yerden göğe doğru uzanmış, şu kocaman ceviz ağacının ise küçücük  meyveleri var, yani şimdi bu adalet mi?” diye düşündüğü esnada kafasına bir ceviz düşmüş.

Hoca:  “Ay başım!” diyerek oturduğu yerden ayağa kalkarak, başlamış tövbe etmeye:

 “ ya rabbi tövbe, tövbe! Bir daha da asla senin işine karışmam! Ya bu ağaçta ceviz yerine o kocaman kabaklar yetişseydi, işte o zaman halim duman olurdu!…” demiş.

Aklıma Bir Şey Gelmiyor Fıkrası

Nasreddin hoca Ramazan ayının ortalarında, namaz vakti gelmeden epeyce önce, vaaz dinlemek için mahalledeki mescide gitmiş, kürsünün yakın bir yerine oturup, cemaatle birlikte vaaz verecek olan hocayı beklemeye başlamıştı.

Bir süre sonra cami imamı gelip, kürsüye çıkmış,uzunca bir süre konuşmadan etrafına sıkıntılı bir şekilde baktıktan sonra:

“Ey muhterem cemaat” demiş, biraz bekledikten sonra konuşmasına devam etmiş “Benim size bir şeyler anlatmaktan aciz bir adam olmadığımı iyi biliyorsunuz. Fakat her nedense bugün aklıma hiçbir şey gelmiyor, o yüzden konuşacak bir şey bulamıyorum.”

Kürsünün hemen dibinde bulunan Nasreddin Hoca, hemen ayağa kalkarak, yapıştırmış cevabı:

 “Senin aklına hiçbir şey gelmiyorsa, kürsüden inmek de mi gelmiyor ha be hoca?”

Mektubunuzu Okur Musunuz? Fıkrası

Nasreddin Hoca, yazmış olduğu mektupları kendisi götürür, önce okuduktan sonra alıcısına teslim edermiş.

Bir gün,  birileri “Hoca Efendi o mektupları yazıyorsun, ne diye o kadar zahmet katlanıp,  birde gidip orada mektubunu tekrar sen okuyorsun?”

Hoca “Ben oraya gitmezsem hayatta okumazlar,o zaman mektuba da yazık olur, baksanıza hayatımızda en önemli bir konu olan ecel hakkında sık sık mektup alan biz insanoğlu, hiç o mektupları okuyor mu? Son gün geldiğinde de nasıl da şaşırıyor!..”

Kavuğun İçinde Ben de Vardım Fıkrası

Hoca Nasreddin bir gün samimi bir arkadaşıyla sohbet ediyormuş, arkadaşı demiş ki:

 “Ya hocam, merak ettim de dün sizin evden bir ses çıktı, neydi o?”

Hoca:

 “Hiç önemli değil! Sadece hanımla birazcık tartışırken kavuğum merdivenlerden yuvarlandı”, demiş.

Arkadaşı:

“Yahu hocam deme böyle hiç bir kavuktan bu kadar ses çıkar mı?”, demiş.

Hoca da:

 “Ya işte sende anlasana içinde ben  vardım ondan”, demiş.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Küçük Deniz Kızı
Küçük Deniz Kızı Masalı ve Hikayesi
Vak Vak Vaki Hikayesi
Vak Vak Vaki Hikayesi
Tonton ve Arkadaşları
Tonton ve Arkadaşları
Küçük Kurbi Masalı
Küçük Kurbi Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.