Kara Buğday Masal ve Hikayesi
Andersan Masalları olarak bilinen güzel bir Kara Buğday Masalı, keyifli okumalar dileriz.
Şiddetli bir fırtınadan sonra kara buğday tarlasını görenler iyi bilir. Kara buğday tarlası fırtınadan sonra sanki kavrulmuş gibidir.
Bir zamanlar yaşlı bir söğüdün olduğu yerde bir kara buğday tarlası varmış. Bu kara buğday epey kibirli olduğundan başı yükseklerden hiç inmezmiş.
Bir gün söğüt ağacına “bende buğday başakları kadar, hatta daha güzelim, benim açan çiçeklerim, elma ağacı çiçeklerine benzer ve herkes hayranlık içerisinde beni seyreder var mı? Benden daha güzeli? Söylesene söğüt ağacı” demiş.
Söğüt ağacı, başını sallayarak “var, var…” dermiş.
Aradan epey bir süre geçtikten sonra hava bozmuş, yağmurlar ve fırtınalar başlamış.
Fırtınalı havada bütün çiçekler ve bitkiler boyunlarını bükerken, kara buğday kibirli ya, her zamanki gibi boynunu eğmezmiş. Onu etrafındaki bitkiler defalarca uyarmış fakat kara buğday hep onları duymamazlıktan geliyormuş.
Fırtınalı hava duraksadıktan sonra adeta doğa derin bir sessizliğe bürünmüş, her taraf eski haline dönmüştü. Ama boynunu bükmeyen kara buğday adeta yangından çıkmış gibi kavrulmuş, simsiyah olmuş ve işe yaramaz, cansız bir ot oluvermişti. Bu olayı gören çevredeki çiçek ve ağaçlar çok üzülmüşlerdi.
Çevredekilerin uyarılarına kulak tıkadığımız vakit çoğu zaman olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceğimizi unutmamak gerekir.