Nalıncı Baba Hikayesi

Nalıncı Baba Hikayesi

Abone Ol google news
Nalıncı Baba Hikayesi

Bir gün sultan üçüncü Murat bir rüya görür sabah uyandığı andan beri öylece o rüyayı düşünür durur. Çevresindekilere bir şeyler anlatmak ister. Lakin anlatmaktan vazgeçer.

Veziri Siyavuş Paşa sultanı düşünceli görünce ona sordu, “Hayırdır inşallah hünkarım, canınızı sıkan bir olay mı oldu?”

“Gece çok farklı ve ilginç bir rüya gördüm.”

“ Hayırlısı olsun inşallah Efendim ne gördünüz? Eğer mahsuru yoksa anlatabilir misiniz?”

 “Hayır mı şer mi bilemiyorum. Bekleyip göreceğiz.” Dedikten sonra vezire “Hadi bakalım hazırlan da bir dışarı çıkalım.” Demiş.

Tebdili kıyafetle yani kıyafetlerini değiştirerek iki Molla kılığında dışarı çıktılar. Padişah hala gece gördüğü rüyanın etkisindeydi. Lakin nereye gideceğini çok iyi biliyordu.

Bir süre Beyazıt vefa taraflarında dolaştıktan sonra Unkapanına doğru yürüdüler. Bir ara dinlenmek için bir ağacın altında durdular. O sırada az ilerde yerde uzanan birini görürler. Etrafına toplanmış birkaç kişi vardı.

Padişah ile ve vezir hemen oraya giderler. Padişah etrafında toplanmış kişilere sorar.

“Yerde yatan bu şahıs kimdir?”

Genç bir adam “ Aman hocam aman, hiç ona karışma, ayyaşın sarhoşun biridir işte.”

Padişah “ Siz bunu şahsı tanıyor musunuz? Nereden biliyorsunuz ayyaş olduğunu.”

Başka biri “ Hocam izin verde bilelim. Bu adam bizim 40 yıllık komşumuzdur.”

Orada bulunan yaşlı bir adam öfkeyle “İnanmıyorsanız tüm komşulara sorabilirsiniz. Hatta şunu da sorun onu camide ve cemaatin içinde gören olmuş mu?” demiş.

Mahalleli o adam hakkında hiç iyi şey konuşmayınca, tebdili kıyafet giymiş padişah ve vezir kalmışlar mı? Ortalıkta.

 Vezir “gidelim efendim.” Demişti ki

Padişah “Nereye paşam?”

“Ne bileyim hünkarım, belki sizde bu adamdan uzak durmak istersiniz diye düşündüm.”

Padişah “Ahaliye, ne bakıyorsun? Onlar konuşur sonrada çekip giderler. Onlara bir şey diyemem lakin biz öylece arkamızda bırakıpta gidemeyiz. Çünkü kim olursa olsun o bizim tebaamızdan biridir.  Bu adamın defin işini biz tamamlayacağız.”

 “Tamam, efendim o zaman saraydan bir hoca çağırıp defin ederiz hemen.”

 “Olmaz paşam olmaz, henüz rüyamdaki bu hikmeti çözemedik.”

“ Peki ne yapabiliriz efendim.”

“Bu işe Molla olarak devam edelim. Sonrasına bakarız. En azından şimdi bu adamı yerden kaldıralım.

“ Yapmayın Padişahım, bu cesetin yıkanması, kefenlenmesi ve defnedilmesi var. Biz nasıl yapacağız bunları…”

“ Merak etme Paşam az çok bilgim var onları ben hallederim. Öncelikle cesedi yıkamak için bir gasilhane bulalım.”

“Hünkârım az ileride bir mahalle mescidi var.”

“Olmaz vezir, olmaz şimdi ölen kişi sen olsaydın nerede yıkanmak ve namazının kılınmasını isterdin?”

 “Ne bileyim hünkârım, Mesela Ayasofya, Süleymaniye en azından Fatih Camii’nde namazımın kılınmasını isterdim. Ama oralarda da devlet erkânı çok vardır. Tanınmak istemesem Fatih Camii’si iyidir.”

“ Öyleyse hadi yüklenelim şu adamı da oraya götürelim.” Der Padişah

Nalıncı Babayı alan Padişah ve Vezir onu Fatih Camiine götürürler. Vezir sağa, sola koşturarak kefen ve tabut ayarlar. Padişah ise kazanı ocağı vurarak onu yıkamak için suyu hazırlar ve Nalıncı Babayı usulüne göre güzelce yıkarlar.

Nalıncı babayı yıkadıktan sonra şaşırırlar Çünkü Nalıncı Baba ayan beyan güzelleşir ve alnında bir nur çıkar. Büyük bir gayretle nalıncı babayı kefenleyerek tabuta koyar. Sonra da onu musalla taşına koyarlar.

Namaz vaktine epey bir süre vardı. Orada beklemeye başlarlar. Kısa bir süre sonra  vezir telaşlı bir şekilde “Hünkarım, biz yanlış yap madı mı? Aceleyle adamı alıp buraya getirdik. Belki bu adamın hanımı, çocukları ve akrabaları vardır.”

Padişah “Öyle ya, çok doğru söyledin. O zaman sen burada başında bekle, ben hemen mahalleye giderek kimi kimsesi var mı sorup, soruşturayım.”der.

Padişah hızlı bir şekilde mahalleye geri döndü ve araştırarak nalıncının evini buldu. Hemen kapısını çaldı. Kapıyı açan yaşlı kadına usulünce anlatmaya başladı.

Kadın Padişahın anlattıklarını metanetle dinledi. Kadıncağız sanki eşinin vefat edeceğini biliyor gibiydi. Gözyaşlarıyla “Hakkını helal et evladım. Belliki çok yorulmuşsun.” Dedi ve bir süre yutkundu. Üzüntüden konuşamıyordu. Sonra kapının eşiğine çöktü ve ellerini şakaklarına dayadı ve konuşmaya devam etti.

 “Biliyor musun evladım. Bizim efendi alem bir adamdı. Hergün akşama kadar durmadan çalışır, ayakkabı yapıp satardı. Akşam eve dönerken, birinin elinde içki şişesi görmesin. Ne kadar istediğine bakmaz hemen verir ondan içki şişesini satın alırdı. Sonrada o içki şişesini eve getirip helaya dökerdi. Yolda fuhuş yapan bir kadın görse ücretlerini öder ve onu eve getirdi. Onlara zamanınızı satın aldın mı? Diye sorar.  Onlar da “evet” derlerdi.

O zaman şimdi bizi dinleyiniz derdi. Bende onlara menkıbeler hikayeler anlatır, kitaplar okurdum.”

Bu sözleri işiten Padişah çok şaşkın ve üzüntülüydü. “Baksana anacım insanlar ne sanıyor. O neler yapıyor halbuki.”

Nalıncı Babanın karısı  “Onların ne düşündüğü ve ne dediği onun hiç umurunda değildiki zaten.  Efendi hiçbir zaman buralardaki mescitlere gitmezdi. Uzak ve onu tanımayan mahallelerdeki mescidlere giderdi. Ayrıca hepte şöyle derdi.  “Namazda öyle bir imama tabi olmalıyım ki tekbir aldığında kâbeyi görmeliyim.”  Bende sürekli ona “Tamam sen böyle yapıyorsun, niyetin güzel ama  komşular ve ahali seni kötü biri bilecek, bak ölürsen cenazen bile ortada kalacak, o zaman ne yapacaksın.”  Derdim.

Padişah “Eee o bu sorunuza ne cevap verirdi.”

Nalıncı Babanın karısı  “O ise hiç kimseye zahmetim olmasını istemem.” Diyerek bahçemize mezarını kendisi kazdı. Ama ben tekrar sordum “Efendi, iş sadece mezar kazmakla bitmiyor. Seni kim yıkayacak, kim kaldıracak, onları hiç düşündün mü?” diye sordum.”

Sultan epey heyecanlanmıştı “Peki o ne dedi? Anne.”

Kadın bir iç çektikten sonra gülümseyerek “Ne diyecek? Evladım. Allah büyüktür, sen tasalanma hatun hem hadi padişahın işi ne ki, o beni yıkar ve o beni defneder. Dedi.”

Padişah artık konuşamıyordu. Üzüntüyle Kadını alıp götürür ve Nalıncı Babayı defneder. Nalıncı Babanın adı Muhammed Mimi Efendi olup, 1592 yılında vefat etti. Onun defin hizmetlerini bizzat padişah 3. Murat yaparak onu Unkapanındaki evine defnedip, kabri üzerine bir kubbe yaptırdı.

Başka ders alınacak güzel bir hikaye okumak istiyorsanız Ders Veren Hikayeler bölümüne bakabilirsiniz.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Kaplan Masalı
Kaplan Masalı
Dünyaca Ünlü İş Adamlarının Başarı Hikayeleri
Dünyaca Ünlü İş Adamlarının Başarı Hikayeleri
İki İnatçı Keçi Masalı
İki İnatçı Keçi
Karga Gakguk Masalı
Karga Gakguk Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.