Obur Kaplumbağa Masalı

Çocuk hikayeleri okuma sitemizde bulunan pek bilinmeyen masallar içerisindeki bu yeni ve güzel masalımızın adı Obur Kaplumbağa Masalı, Keyifli okumalar dileriz.

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde yeşil mi yeşil, güzel mi güzel olan harika bir Orman’ın içinde iki çok iyi arkadaş olan kaplumbağa yaşarmış, birinin adı Meyşa diğerinin adı ise Tişni imiş.

Meyşa çok hareketli, yardım etmesini seven, çalışkan ve sıcak kanlı bir kaplumbağaymış. Tişni ise çok  tembel, hiçbir şeyi umursamayan, kimseyle pek arkadaşlık yapmayan bir kaplumbağaymış.

Koca ormanda bir tek arkadaşı varmış oda Meyşa imiş. Meyşa ve Tişni her gün çok sevdikleri meşe ağacının altında buluşurlarmış.

Meyşa her sabah erkenden uzun uzun yürür, yolda karşılaştığı hayvanlarla tanışır, onlarla arkadaş olurmuş. Tişni’ninse her sabah kalktığında yaptığı tek şey bol bol yemek ve ardından uyumakmış.

Meyşa, Tişni’yle buluştuklarında daima ona;

“Yarın hazırlan beraber biraz gezelim, yeni arkadaşlarla tanış, çok şişmanlamışsın, biraz hareket et dermiş.

Tişni; “Biliyorsun ki çok yavaş hareket eden hayvanlarız; bizim yapacağımız o küçük hareketler ne işe yarayacak ki, diyerek yatarmış.

Sürekli olarak yemekten başka bir şey düşünmeyen Tişni obur bir kaplumbağa olup çıkmış, neredeyse bulduğu her otu yiyormuş.

Meyşa ona; arkadaşım öyle her önüne gelen otu yeme bak sonra zehirlenirsin, dermiş ama o hep bildiğinden geri kalmaz, kimsenin de sözüne kulak asmazmış.

Bir gün her nasıl olmuşsa Meyşa, Tişni’yi ormanda birlikte gezmeye ikna etmiş, bir kaç adım attıktan sonra Tişni “Off çok yoruldum!” diye şikâyet etmeye başlamış. Bunun üzerine dinlenmek için bir ağacın altında durmuşlar.

Sürekli olarak boğazını düşünen Tişni, yiyecek bir şeyler bulmak için öylece etrafına bakmaya başlamış, daha önce hiç görmediği kırmızı meyveli güzel bir sarmaşık gözüne ilişmiş, hemen onu yemek için oraya doğru ilerlemiş.

Meyşa; “Hayır Tişni onlar zararlı meyveler olabilir yememelisin, çünkü ne olduğunu bilmiyoruz” demiş.

Tişni; “Baksana ne kadarda kırmızı ve güzel meyveler, sende gelip tatmalısın” demiş

Meyşa onu yememesi için ne kadar çok yalvardıysa da bir türlü onu vazgeçirememiş, Tişni bir yandan o meyveyi yiyor bir yandan da Meyşa’ya;

” Gel gel, merak etme bir şey olmaz sen de ye çok lezzetlilermiş diye çağırıyormuş.

Tişni karnını tıka basa doyurduktan sonra “biraz şurada uyuyayım sen gezmene devam et” demiş, ağacın altına geçerek uzanmış daha yeni uykuya dalmış ki dayanılmaz bir karın ağrısıyla bağırmaya başlamış.

Meyşa, hemen arkadaşının yanına koşarak “ne oldu”

Tişni “karnım çok ağrıyor ne yardım et”

Meyşa o anda ne yapacağını şaşırmıştı, hemen aklına hekimlik yapan arkadaşı geyik gelmiş, koşa koşa geyiğin yanına giderek,  Tişni’nin yediği meyveyi başına geleni anlatmış.

Geyik hemen şifalı otlardan bir ilaç hazırlayarak beraber Tişni’nin yanına giderek bunu ona içirtmiş.

Bir süre sonra iyileşen Tişni, artık o günden sonra bir daha bilmediği yiyecekleri yemeyerek, Meyşa ile beraber her sabah uzun yürüyüşler yapmaya başlamış ve sağlıklı bir kaplumbağa haline gelmişti.

O anda gökten üç kırmızı elma düşmüş; birisi bu güzel masalı yazanın başına, bir tanesi okuyanın başına, diğeri ise tüm iyi insanların başına…..