Sabır Çiçeği Hikayesi
Sabır Çiçeği Hikayesi’nde Anne ceylan ile yavru ceylanın ektiği sabır çiçeği tohumu’nun çiçek açmasını konu edinen güzel bir ezop masalı. İyi okumalar.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde yaşayan Pırıltı adında bir Yavru Ceylan çiçekleri çok seviyordu.
Bir gün annesi ona güzel bir çiçeğin hikayesini anlatmaya başladı. Anne Ceylan hikayeyi bitirdikten sonra; mutfaklarındaki kavanozlardan bir tanesini getirerek yavrusuna göstermiş sonra da ona:
“Pırıltıcım bak bu kavanozun içerisinde çeşitli çiçek tohumları var. İstersen onlardan birini ekebilirsin.” Dedi.
Pırıltı ışıl ışıl parlayan gözleriyle annesine bakarak sevincini ifade etti. Heyecanla kavanozdan bir tohum seçerek eline aldı.
“Annecim bu tohum hangi bitkiye ait merak ediyorum. Çiçekleri ne renk kokusu var mı?” diye sordu.
Anne ceylan gülümseyerek “Hayır canım benim! Tohumun hangi çiçeğe ait olduğunu bilmiyorum. Bunu bende senin kadar merak ediyorum. Sabırla bekleyip görmemiz gerekiyor yavrum.” Dedi
Pırıltı ise kavanozdan aldığı bir tohumu saksının içerisindeki toprağı eşerek içerisine koydu ve üzerini de toprakla örttü.
O günden sonra yavru ceylan düzenli olarak her gün tohumunu sulamaya başladı. Ardından da güzel çiçekler açması için dualar etmeye başladı.
Her sabah uykudan uyanan pırıltı ilk olarak saksının yanına giderek ona bakıyordu. Çiçeğini göreceği o günü heyecanla bekliyordu.
Aradan günler geçmiş ama çiçeği hala filizlenmemişti. O yüzden yavru ceylanın sabrı giderek azalıyordu.
Anne Ceylan gayet kararlı bir yüz ifadesiyle pırıltının başını okşayarak ona “Canım sabırla beklersek inşallah sonuca ulaşırız. Yeter ki ümidimizi kaybetmeyelim ve elimizden geleni sabırla yapalım.” diyerek yavrusunun burnunun ucuna dokundu.
Sonrada gülümseyerek “Sabreden derviş muradına ermiş.” Dedi.
Annesinin sakin ve kararlı hali pırıltıyı da etkilemişti.
Ertesi günün sabahında anne ceylan ve pırıltı beraber saksının yanına gitmişlerdi. İkisi de hayretler içerisindeydi.
İncecik bir filiz topraktan başını çıkarmış adeta onlara gülümsüyordu. Pırıltı gülümseyerek “Yaşasın tohumum filizlenmiş.” Dedi
Pırıltı düzenli olarak zevkle o filizi sulamaya devam etti. O filiz günden güne büyüyerek tomurcuk vermeye başlamıştı.
Bir sabah pırıltı her zamanki gibi uyanır uyanmaz saksısının yanına gitmişti.
Annesi ise erkenden kalkmış çiçeğin açtığını görünce pırıltıya sürpriz yapmak için onun gelmesini öylece beklemişti.
Pırıltı saksının yanına gidince annesinin çiçeğinin önünde durduğunu görünce gülümsemiş.
Annesi elleriyle pırıltının gözlerini kapatarak “Bil bakalım çiçeğin ne renk.” Dedi.
Pırıltı çok heyecanlanmıştı, aklından bütün renkler geçti. Sarı, mor kırmızı, turuncu… Ona göre bütün renkler ve çiçekler çok güzeldi. Ama onun çok sevdiği bir renk vardı ki, o da maviydi acaba çiçeği mavi olabilir miydi?
Annesi ellerini yavaş yavaş pırıltının gözlerinden çekti. Pırıltı gördüklerine inanamıyordu. Masmavi bir çiçek karşısındaydı adeta ona gülümsüyordu.
Pırıltı çok mutlu olmuştu. Ona “hoş geldin çiçek” dedi.
Annesi pırıltıya “Bak canım, sabrettin, bekledin ve sonuçta çiçeğine kavuştun.” Dedi.
Parıltı eğilip çiçeğin mis gibi kokusunu içine çekti. Sonrada annesiyle birbirine bakışıp gülüştükten sonra aynı anda “sabreden derviş muradına ermiş.” Dediler.