Usun Koca Oğlu Seğrek Destanı

Usun Koca Oğlu Seğrek Destanı

Abone Ol google news

Dede Korkut Hikayeleri, Oğuz döneminde Usun Koca diye bir kişi onunda iki oğlu vardı. Büyük oğlanın adı Eğrek, hem cesur,  hem deli bir  yiğit idi. Bayındır Han’ın sohbetlerine dilediği vakit gelirdi.

O an beyler beyi Kazan’ın divanı olduğunda ona hiç kapı baca yoktu, adeta beyleri çiğneyerek  Kazan’ın önünde durdu.

Hiç kimseye iltifat etmez, Meğerse  hanım yine bir gün divandaki beyleri çiğneyip oturunca, bu sefer ters uzamış derlerdi.

Oğuz’da öyle bir yiğit vardı ki, söyle derdi: Bre Usun Koca oğlu, burada  oturan şu beylerin her biri oturdukları yerleri kılıçları ile, bileğiyle  almıştır, bre ya sen kafa mı kestin, kan mı döktün,yoksa bir  aç mı doyurup, çıplak mı  giydirdin n dedi.

Egrek der:  Şimdi ters Uzamış, kafa kesip kan dökmek sizce hüner midir dedi.

Evet , tabiki hünerdir! Ters Uzamış’ın o sözleri Egreğe tesir etmişti ki kalkarak Kazan Bey’den akın istedi. o da akın verdi hemen ilan etti, akıncı hızla  toplandı, işte o an üç yüz mızraklı cengaver onun yanına cem oldu.

Şirögüven civarında Gökçe Deniz’e kadar olan yerleri  yağmaladı. Sayısızca  ganimet  edindi. Bir ara yolu Alınca Kalesine düşmüştü, Kara Tekür o bölgede bir koru yaptırmıştı. Uçan türden tavuk,  kaz, yürüyen türden tavşan,  geyikleri bu avluya doldurarak Oğuz cengaverlerine  tuzak kurmuştu.

Usun Koca oğlunun yolu  da bu koruya düşmüştü,  korunun kapısını açıp,. yabanî geyik, kaz, tavuk kesip  yiyip  içtiler, sonrada atlarının eyerlerini söktüler.

Meğerki Kara Tekür’ün bir casusu var idi, onları görünce hemen giderek; ” Oğuz’dan bir bölük atlı geldiği haberini verir sonrada bre ne duruyorsunuz” dedi.

Yüzlerce kara giysili eşkiyayı onların üzerine saldırıp yiğitleri yerle bir ettiler Eğreği tuttular. Alınca Kalesinin  zindanına koydular.

Koca koca dağlardan, uzun sulardan geçerek, kudretli Oğuz diyarına haberler ulaştı. Usun Koca‘nın büyük otağı önünde feryatlar koptu, kızı gelinliği çıkarıp kara giyindi. Usun Koca, ile akça yüzlü anası oğul oğul diye ağlayıp  sızlandılar.

Usun Koca’nın küçük oğullarından Segrek cesur ve deli yiğit olmuştu, bir gün yolları bir düğüne uğradı. orada konaklayıp, yiyip içtiler. o gün Segrek çok içtiğinden sarhoş olmuştu , ayak yoluna gitmek için dışarı çıktığında, öksüz bir oğlan’ın  biriyle  kavga ettiğini görmüştü.

“Hey ne ediyonuz” diyerek  ikisine de  tokat vurmuştu, öksüz “Eski dutun biti, öksüzün dili acıdır,  bizim öksüzlüğümüz size yetmez mi birde bize vuruyorsun, varise hünerin ağabeyin Alınca Kalesi’nde esirdir, var da önce onu kurtar” dedi.

Segrek şaşkınlıkla söyle bakalım ağabeyimin adı nedir?

“Egrek’tir” dedi.

“Egreğe Segrek yakışır deyil mi, ağabeyim sağ ise kaygılanmam, ağabeysiz  Oğuz’da da durmam, gözümün aydını ağabeyim  diyerek ağladı.

İçeride sohbet var idi,  girdi müsaade istedi, Atına binerek dörtnala anasının çadırına vardı.

Anasından ağabeyini kurtarmak için müsaade istedi;

Anası, Der ki:

Dilin  için öleyim oğul

Şu karşı yatan kara dağın

Akıntılı o güzel suyun

Çekilmiş vaktiyle, çağladı ahir

Şu koca ağaçtaki dal budağın Kurumuştu artık filizlenip yeşerdi ahir

Kudretli yiğit Oğuz beyleri verse izin o zaman  sen var yiğidim.

O yiğide vardığında

Ak atın üzerinden in

El bağladıktan sonra o yiğide selam ver

Ellerini öpüp kucakla

Kara dağımın yiğidi ağabey  de

Ne çok durdun oğul hoştur

dedi.

Babası der: Yiğit oğlum, yanlış haber aldın oğul, kaçıp  giden senin ağabeyin değildir, ak sakallı  babanı bir daha ağlatma,dermansız kalmış  ihtiyarcık olmuş garip ananı sızlatma dedi.

Oğlan da söylemiş :

Üç yüz altmış altı alp ava gitse

Bir kanlı geyik üzerinde kavga kopsa

Kardeşli cengaverler kalkar durur

Kardeşsiz zavallı yiğitlerse ensesine yumruk gelse

Ağlayarak etrafına bakar olur

Şu ela gözlerden acı yaşı dökülür

Ela gözlü yiğidi görünceye kadar

Bey babam hatun anam sağlıkla esen kalın dedi.

Baba ana ah  vah ettiler, yerlerinden kalkıp oğul gitme dediler, baktılar  çare olmadı. Yiğit evlat ağabeyimin tutulduğu kaleye varmazsam  edemem dedi. Çaresizce babası anası yiğit oğul , bahtın açık olsun, sağ salim varıp gelesin dediler.

Yiğit atasının elini öptü, kara koç atına bindi, geceyi gündüz demeden gitti, Dereşam’ın yanından geçti. Ağabeyinin  tutulduğu koruya vardı.

Baktı ki at çobanı eşkiyalar güdüyor çekti kılıcını  kafirleri tepeledi, davul çalarak  kısrakları ürküttü onları koruya soktu. karanlıkta gözlerini uyku bürümüştü atının yularını bileğine doladı atın üzerinde uyudu,  Meğer eşkiyanın casusu var idi.

Varıp  Tekür’e: Oğuz’dan bir yiğit gelip, at çobanlarını vurup, kısrakları koruya sokmuş.

Tekür: hemen silahlı altmış adam gitsin, alıp getirsinler dedi.

Altmış silahlı demir giyimli  seçtiler, ansızın oğlanın üzerine geldiler,  seslerden uyanan yiğit gördü ki bir alay atlı geliyor, yattığı yerden kalkarak adı güzel Muhammed’e salavat getirdi. Atına bindiği gibi kara elbiseli kafirlere kılıç vurdu, basarak  kaleye tıktı.

Çok uykusu vardı eski yerine varıp uyudu, yine atının yularını bileğine soladı, Kafirlerden, sağ kalanlar Tekür’e vardılar.

Tekür:  Tu suratınıza altmış yiğit  bir genç oğlanı yenemediniz, hemen yüz kişi hazırlanıp oğlanı bana getirin demiş.

Yüz kişi yiğidin üzerine geldiler, aygır yine yiğidi uyandırdı, baktı ki kafirler saf saf dizilmiş dizilmiş   geliyorlar.

Oğlan atına sıçradı, salavatını getirdi, çıkardı kılıcını kafire kaleye tıktı,  gene eski yerine döndü başını koyup uyudu, Atının yularını yine bileğine dolandı, bu sefer atın eyeri  oğlanın bileğinden çıkmıştı, Kafirlerden sağ kalanlar vardılar Tekür’e

Tekür: Bu sefer üç yüz yiğitle varın dedi.

Kafirler: Biz varmayız oraya, hepimizi keser dediler.

Tekür: Ya ne edek öyleyse varın o esir yiğidi  getirin, bir güzel, at verin.

Egreğe dediler: Ey yiğit Tekür sana himmet eyledi, surun orda bir deli yiğit, fakir fukaranın, çobanın çocuğun ekmeğini alıyor, o deli yiğidi  yen, seni salıverelim dediler.

Egreği zindandan çıkarıp saçını sakalını tıraş eylediler, bir at, birde kılıç verdiler. Üç yüz kafiride ona yandaş verdiler.

Oğlanın üzerine vardılar, Egrek ” Gelin varıp da yakalayalım”

Kafirler: Tekür’ün buyruğu sana idi, sen yalnız var dediler.

Egrek der: “Baksanıza mışıl mışıl uyuyor, gelin beraber varalım” dedi.

Kafirler: “Ne uyuması, o gizlice bize bakar, kalkarsa şu  geniş ovayı bize dar eder” dediler.

“Öyleyse ben yanına varıp, ellerini bağlayayım, sonra da siz varırsınız”  dedi.

Kafirler arasından çıkıp yiğidin yanına vardı, baktı güzel ela gözlü yiğit bir genç terler içinde uyuyor, ne gelenden ne gidenden haberi var. başı ucunda dolandı.

Baktı  belinde kopuzu var, alıp  eline başlamış konuşmaya

Kalk ey yiğit gurbet elde yatmak olur mu, gafil olma  o güzel başını kaldır yiğit, dört  bir yanını kafir sardı kalk yiğit, dedi

Yiğit oğlan birden sıçradı,  kılıcını çekti ki onu vursun, baktı ki elinde kopuz var.

“Be adam şu elinde tuttuğun dedem Korkut’un kopuzu hürmetine sana kılıcımı vurmadım elinde kopuz olmasaydı eğer esir ağabeyim için seni vururdum dedi.

hemen  kopuzu elinden aldı,  Eğrek kardeşi olduğunu anlamıştı, hemen ağabeyin benim yiğit dedikten sonra iki yiğit kardeş kucaklaştılar.

Karşıdan bakan kafirler güreştiklerini sandılar ama sonra gördüler ki kucaklaşıyorlar, iki yiğit atlara binip kara elbiseli kafirin üzerine at sürdüler, kafiri basıp vurdular kaleye döktüler. tekrar o koruya girdiler kısrakları dışarı çıkardılar,  kısrakları önlerine katıp . Dereşam suyunu geçtiler.

Geceyi gündüz durmadan gittiler  Oğuz’un hudutuna  vardılar. kafir elinden ağabeyini alan yiğit  Ak sakallı babaya müjde verdiler, eğlence, yemek içmek oldu. günlerce sevinçle kutlandı..

Dede Korkut  gelip oturdu ulu bir destan söyledi, bunu deyiş dedi.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Pamuk ile Tekir Masalı
Pamuk ile Tekir Masalı
Rakun Kunkun Hikayesi
Rakun Kunkun Hikayesi
Açgözlü Adam Hikayesi
Açgözlü Adam Hikayesi
Boğaç-Han-Hikayesi
Boğaç Han Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.