Ağlayan Ağaç Hikayesi
Ağlayan Ağaç Hikayesi, Ağlayan Ağaç bir gün “Şu bahçenin ortasında yalnız kalmış bir ağacım. Tüm dostlarımı birer, ikişer ortadan kaldırdılar. Eskiden ne hoş ve lezzetli meyveler verirdim. Hepsi gerilerde kaldı, şuan o eski güzel günleri geri getiremem ancak yeniden eskisi gibi meyve verebilmek kendimin olduğu kadar meyvelerimden yararlanacak olanların da faydasına olacak ancak bunu nasıl başarabileceğimi bilmiyorum “ diyerek yine ağlamaya başladı.
“ Ne olur artık vurmayın, bana vurulanların verdiği acılardan değil benim ağlayışım, garibime giden husus acı çektirmek veya üzmek neden hep ön planda bulunuyor. Ağlayanı görüp de gülebilmek nasıl oluyor da zevk verebiliyor, işte bu tür şeyler beni kahrediyor. “
Bana Ağlayan ağaç derler, kimisi kızar bir tekme atar, kimisi de nasıl ağlıyor diye merak eder, sonra da o da bir tekme… Canına yetmişti artık ancak yapabileceği bir şey yok gibi çaresizlik içinde kıvranıyordu.
Nice fırtınalar, yağmurlar, karlar gördüm ama hiçbir zaman yıkılmadan dimdik ayakta kalmayı başardım. Bir tekme atmayla bana hiçbir şey olmaz ancak ben öylesine üzülürken onların güldüğünü görmeye dayanamıyorum işte.
Zamanında onlara ne hoş meyveler sundum ancak onlar merak ettikleri için biri bu ağaca vurduğunda ağlıyormuş dedikleri için, bu güzellikleri unuttular. Demiş
Minik Kuş:
“Bu kadar hüznün arasında onların düşündükleri şeylere müdahil olmak istemezdim, beni affet ağlayan ağaç, yapılan kötülükleri öylesine derin derin düşünmek ve bir çıkar yol bulamamak daima seni yıpratmaktadır. “
“Mutlu olmak istiyorsan onun için daima iyi şeyler düşünmen gerek böylece çoğu zaman ağlamak yerine bazen olsa da gülebilirsin. Örneğin, bana bir baksana, ben çok küçücük bir kuşum ancak senin dalların arasında yapmış olduğum yuvamda yaşıyorum. Bu da seni mutlu etmek için bir sebep olabilir.”
“Aynen senin dediğin gibi aslında ben de bu onları anlayamıyorum ağlayanı görüp de gülebilenleri! Onları yaptığı yanlışlarıyla baş başa bırakalım. Çoğu zaman güneşi dalların arasında göremiyorsun ancak şu var ki seni ısıtıyor, ışıklarıyla sana enerji veriyor, görmesen dahi var olduğunu biliyorsun ya bu da yeter. “
Ağlayan Ağaç koşarak gelen çocukları gördüğü vakit “ İşte tekrar geliyorlar ağlatmaya, yalnız şu var ki ben şuan senin dost sözlerinle daha da güçlüyüm.“ Çocuklar birer, ikişer şekilde hızlıca ağaca tırmandılar.
Arkalarından bir köpek kovalıyordu, köpek önce baktı bir şey yapamayacak, sinirleri gevşedi ve oradan uzaklaştı.
İçlerinden bir tanesi:
“Bu ağlayan ağacı diğer ağaçlar gibi kesmediklerine şükretmemiz lazım yoksa çok zor duruma düşebilirdik, arkadaşlar, gelin bizler bir daha ağlatmak için bu ağaca vurmamaya söz verelim “ dedi.
Tüm çocuklar hep birlikte söz verdiler ve oradan uzaklaştılar.
Ağlayan ağaç yine ağlamaya başlayınca Minik Kuş: “ Ne oldu yine, ne için ağlıyorsun “ dedi
Bunun üzerine ağlayan ağaç:
“Son bir kez doya doya ağlamak istiyorum çünkü artık gerçekten çok mutluyum, güneşi de rahat görüyorum minik kuş, güneşi de sabırlı bir şekilde sonuna kadar dayanma gücünü kendinde hissedince demek oluyor ki, iyi şeyleri de görmek mümkün oluyormuş. Artık bu günden sonra ağlamayacağım.”
Eskiden olduğu gibi lezzetli ve güzel meyveler sunacağım, dallarım her geçen gün güçlenecek, kuşlar daha fazla yuva kurulabilecek üzerlerine, hep beraber mutlu günler bizleri bekliyor buna inanıyorum “ dedi.
Minik kuş:
“ Söylediklerine kesinlikle katılıyorum. Ben hep senin yanında olacağım. o eskiden olduğu gibi ağlamaklı günler bitti artık, senin o güzel güneşi gördüğün gibi, ben de ağlayanları görüp de gülebilenlerin zamanla dahada azalacağını görür gibi oluyorum, güzel arkadaşım “ dedi
Bu masal da ilginizi çekebilir: Kırmızı Balık Masalı