Çiçek Adaları Kraliçesi

İki kızını da çok seven Çiçek Adaları Kraliçesi, gün geçtikçe büyüyen ve eşsiz bir güzelliğe sahip olan büyük kızı Lila’nın o güzelliğinden endişe etmiyor değildi. Çünkü komşuları olan ve sihirli güçleri bulunan adalar kraliçesi, komşu ülkelerdeki en güzel kadının kendisinin olduğunu söylüyor ve kendisinden daha güzelini de görmeye tahammül edemiyordu.

Hatta zaman zaman çevre krallıklarda yaşayan kraliçe ve prensesleri görmek ve güzelliğini onlara da göstermek için ziyarete gidiyordu.

Günler bu şekilde geçip giderken, büyüyüp dünyalar güzeli bir kız olan Lila’nın o güzel saçlarını tarayan kraliçe, adalar kraliçesinin ülkelerine doğru geldiği haberini alınca telaşlanmıştı. “Lila kızım kraliçe seni görmesin. Sana fenalık yapabilir.”

“Merak etme anne, ben odadan çıkmam.” Demiş.

Çiçek Adaları Kraliçesi hemen kıyaya giderek, Adalar ülkesinin kraliçesini karşılamış. O gün kızı sara ile birlikte onu saraylarında ağırlamışlar.

Adalar Kraliçesi, adadaki en güzel çiçekleri görmek isteyince onu çiçek bahçesine götürmüşler. Saraya geri dönerlerken yolda karşılaştıkları bir kadın “Kraliçem bu sefer güzel Prenses Lila’yı yanınızda göremedim yoksa hasta mı?” diye sormuş.

Kraliçe “Sen neyden bahsediyorsun.” Diyerek kadını oradan uzaklaştırmış.

Adalar Kraliçesi “Kraliçem demek bir kızınız daha var, lütfen onunla da tanışmak istiyorum.”

Kraliçe her ne kadar bahane uydursa da, Adalar Kraliçesini ikna edememişti. Kraliçe istemeye istemeye Lila’yı çağırtmış.

Lila’yı gören Adalar Kraliçesi öfkeyle ona bakmış. Çünkü Lila’nın güzelliğini çok kıskanmıştı. Adalar kraliçesi adadan ayrılır ayrılmaz Lila’da ortadan kaybolmuştu. Çünkü onu sihirle başka bir adaya göndermişti.

Kimsenin olmadığı adada tek başına nereye gideceğini bilmeden dolaşan Lila, küçük ve şirin bir köpekle karşılaşmış.

Köpek Lila’nın eteğini çekiştirerek adeta onu bir yere götürmek istiyordu. Lila “Tamam anladım seninle geliyorum.” Diyerek köpeği takip etmiş.

Köpek onu içinde yiyecek olan bir mağaranın yanına götürmüş. Günler ayları, aylar yılları kovalamış ve aradan tam 3 yıl geçmişti. Eve dönüş yolunu bulamayan Lila artık ümidini tam olarak kesmişti ki, bir sabah uyandığında ülkesine geri döndüğünü görmüş.

Hemen annesinin ve kardeşinin yanına koşan Lila, annesini kısa bir zaman önce kaybettiklerini öğrenince çok üzülmüş.

Ada halkı, Lilayı Kraliçe olarak seçmişler. Kraliçe hemen askerlerine kendisine yardım eden köpeği tarif ederek, onu bulmaları için, ıssız adalara göndermiş ama hiçbir yerde o köpeği bulamamışlar.

Lila köpeğini bulamadıkları için çok üzgündü. O yüzden tüm ülkelere haber göndermiş. Her kim köpeğini bulurda yanına getirirse, onunla evleneceğini ilan etmiş.

Çiçek Adaları Kraliçesi Lila’nın güzelliğini duyan tüm prensler o köpeği aramaya başlamışlar. Aradan haftalar geçmesine rağmen Lila’nın köpeğini bulan olmamıştı.

Bir sabah bir Prensin, adalarına doğru geldiğini öğrenen Kraliçe Lila heyecanlanmıştı. Kıyıya yanaşan gemiden inen Prensin yanında köpeği olmayınca çok üzülmüştü.

Prens, “Kraliçem müsaadeniz olursa köpeğiniz hakkında bilgim var. Neler olduğunu size anlatabilirim.”

Kraliçe heyecanlanmış hemen onu saraya davet etmişti. Prens, adada yaşadıklarını anlatınca şaşıran Lila. “Sen bunları nereden biliyorsun?” diye sormuş.

Prens “ Kraliçem, sizi oraya gönderen kötü kalpli adalar kraliçesi, benide bir köpeğe dönüştürerek o ıssız adaya göndermişti. Taki iyi kalpli perilerle tanışana kadar. Periler, kraliçeyi yakalayıp, o ıssız adaya hapsettikten sonra beni de eski halime çevirip ülkeme, sizide ülkenize geri gönderdiler.” Demiş.

İşittiklerinin şaşkınlığını üzerinde atamayan Kraliçe Lila’nın önünde diz çöken Prens ona evlenme teklif etmiş. Kraliçe Lila, prensin evlilik teklifini kabul ederek, görkemli bir düğünle evlenmiş ve  Çiçek Adalarını beraber bir ömür huzur ve barış içerisinde yürütmüşler.  

Bu güzel Çiçek Adaları Kraliçesi Masalı da burada son buldu Başka güzel Prenses Masalları ile buluşmak üzere hoşçakalın..