Ezop Masal Örnekleri

Ezop Masalları, Dünya klasikleri arasında yer edilmiş olan fabl türünün en güzel masalları olarak örneklendirilebilir. Fabl, hayvanların bir insan gibi düşündürülerek, konuşturulduğu, insanlar gibi davranışlar sergilediği bir öykü türüdür.

Fabl türü içerisinde bulunan hikayelerde genel olarak hem öğüt verici hemde komik hikaye türleridir. Genellikle kısa olan bu hikaye türünün dünyada bilinen en önemli temsilcilerinden bir tanesi de Ezop’tur.

İsterseniz Ezop masal örneklerinden bir kaçını birlikte okuyabiliriz!

Ağustos Böceği ve Karınca Masalı

Günlerden bir gün, hava sıcaklığının düşük olduğu bir kış günüymüş; karıncalar, neşe içerisinde sıcacık yuvalarında yemeklerini pişirip yiyorlarmış. Kış için hazırlık yapmayan Ağustos böceklerinden bir tanesi çok acıktığından, karıncalardan birinin kapısını çalarak ondan biraz yiyecek istemiş.

Karınca:

“Nasıl yani! Sen bütün yaz ne yaptın da, kış’ın daha başlangıcında aç kalmışsın, Uzun bahar ve yaz mevsiminde çalışıp, soğuk kış günlerine hazırlık yapsaydın ya” demiş.

Ağustos böceği:

“Bahar ve yaz mevsiminde hiç çalışamıyordum, sadece tatlı tatlı şarkı söylemek istiyordum.” demiş.

Karınca: “Madem  o kadar süre tembellik ederek çalışmadın, öylece şarkılar söyledin, şimdi de biraz oynayarak karnını doyur sonrada ısın demiş.

Yaban Domuzu ve Tilki Masalı

Bir ormanda yaşamakta olan yaban domuzu, bir ağacın arkasına saklanarak, dişlerini biliyormuş, onu uzaktan fark eden bir Tilki, hemen onun yanına giderek

“Dişlerini ne için biliyorsun? Yoksa bir tehlike mi sezdin? Etrafta avcı mı var?” peş peşe sorular sormuş. Domuz: “Hayır, öyle düşündüğün gibi bir tehlike yok; ama her ihtimale karşı ben dişlerimi bileyim de sürekli hazır bulunsun; olurda aniden tehlike çıkarsa o zaman bilemek için vaktim olmaz ki!” demiş.

Her zaman tedbirli olmakta fayda vardır.

Avcı ile Keklik Masalı

Bir gün ava çıkan Avcı öğlene doğru bir keklik yakalamıştı, Kekli başlamış avcıya yalvarmaya: “ ne olur kıyma bana! O zaman ben sana nice keklikler yakalatırım” demiş.

Bunun üzerine avcı’nın sözü manidardır: “Şimdi ben sana kıymayayım da ne yapayım? Bak, sen kendin için kendi dostlarına ve kardeşlerine kötülük etmeye kalkıyorsun!” demiş.

Kendi çıkarı için arkadaşlarına ve kardeşlerine hainlik etmeyi düşünenler, her zaman kendileri kaybederler.

Tilki ile Karga Masalı

Bir gün Karganın bir tanesi yerde bulduğu bir parça eti aldığı gibi çıkmış bir ağacın üzerine, Oradan geçen bir Tilki; Kargaya

“Ben o eti onun ağzından alırım!” diyerek durmuş,

Başlamış karganın boyunu posunu, güzelliğini methetmeye: “Ah! Demiş, kim bilir senin sesin nasıl güzeldir, bir duysaydım o güzel sesi kesin sen kuşların şahısın!” Tilki böyle söyleyince karga sesinin ne kadar hoş olduğunu ona göstermek istemiş, ağzında bulunan eti bırakarak gak gak demeye başlamış. Tilki hemen yere düşen eti yedikten sonra: “Ey karga! İşin doğrusu senin güzelliğine diyecek lafım yok, sesine de; ama şu var ki kuşların şahı olabileceğini sanmıyorum çünkü onun için biraz aklın eksik!” demiş

 Çiftçi ve Oğulları Masalı

Çiftçinin biri artık bu dünyadan göçeceğini anlamış, kendinden sonra oğullarının aç kalmaması ve geçimlerini sağlayabilmeleri için toprağı ekmelerini ve görgü edinmelerini istemiş.

Ertesi gün onları çağırarak, demiş ki: “Evlatlarım, artık benim sayılı günlerim kaldı bu dünyadan gidiyorum; bağın bir yerine bir şeyler gömdüm, onu arayın mutlaka bulursunuz. ” demiş

Gün gelmiş adamcağız göçmüş; çocukları gömülü olan şeyin altın olduğunu düşünerek bağı baştanbaşa kazmaya başlamışlar ama altın falan çıkmamış ama toprak iyice bellendiği için o yıl bağ, her zamankine oranla on katı verim vermiş