En Güzel Kuş Masalları Oku
Çocuklar tarafından oldukça beğenilen ve popüler olan birbirinden güzel ve anlamlı, kuş masalları okumak ister misiniz?Haydi beraber her yaşa uygun bu güzel kuş masallarını okuyalım. İyi okumalar.
Minik Kuşun Hikayesi
Minik kuş, o kadar sevimli hem de her şeyi öğrenmek isteyen bir o kadar da meraklı bir kuştu. sabırsızlığı da cabası.
Annesi yavrusunun sabırsız davranmaması için zaman zaman, onun gibi olan minik kuşun hikayesini okuyarak, o kuşun da sabırsızlığı yüzünden başına gelenleri anlatırdı. Ama minik sabırsız davranmaktan vazgeçmezdi.
Bir gün annesi: “Minik kuş, yanıma gelebilir misin? Konuşmak istediğim bir şey var.” demiş.
Minik, annesini iyi tanıdığından onun seslenmesinden kendisine bir şeyler öğretmek istediğini anlamıştı. Hemen annesinin yanına giderek:
” Geldim anneciğim ne oldu? Çok merak ettim hadi hemen söyle?” diyerek ısrar etmeye başladı.
Annesi gülümseyerek: “Artık seninde uçma zamanın geldiğini düşünüyorum. Yarın sabahtan uçma çalışmalarına başlıyoruz.” demiş..
Minik kuş mutluluktan “cikk, cik, cik..” diye ötmeye başladı. Sonrasında da: “Anne hadi, şimdi uçmaya başlayalım.” diye ısrar etmeye başladı.
Annesi onun merakını ve heyecanını biliyordu. O yüzden: “Bugün olmaz, yarını beklemelisin.” dedi.
Minik kuş annesinin kararlı olduğunu görünce, ısrarı bırakarak sessizce odasına gitti.
Bir an önce sabah olmasını istediğinden, uyumak için gözlerini sıkıca kapattı. Ama bir türlü uyumayı başaramadı.
Odasında uçma hayalleri kurarken bir süre sonra uykuya dalmıştı. Güneşin doğmasıyla birlikte gözlerini açar açmaz, annesinin yanına giderek,
” Hadi uyan anne, ben hazırım, çıkalım.” dedi.
Annesi: “Sen bu kadar erken uyanmazdın, o kadar sabırsız olma yavrum önce bir şeyler yiyelim, sonra çıkarız.” demiş.
Ama minik kuş meraktan bir şeyler yiyememişti. Annesinin zorlayarak dışarı çıkardı.
Annesi: “Yine her zaman olduğu gibi sabırsız davranıyorsun.” diyerek gülümsemeye başladı.
Annesi uçma denemelerine başlamadan minik kuşa uçmanın kurallarını bir bir anlattı. Sonrada: “Bu gün yalnızca kanatların güçlenmesi için çırpma hareketi yapacağız.” demiş.
Minik: “Ama anne onu biliyorum zaten, çok sıkıcı! bir hareket.” demiş.
Ama annesinin kabul etmeyeceğini bildiğinden kanat çırpma hareketlerini yapmaya başlamış.
“Birden yirmiye kadar saydıktan sonra artık kanatlarım güçlendi, anneciğim.” diyerek kendini aşağıya bırakarak kanatlarını çırpmaya başladı ama kanatları güçsüz olduğundan hızla yere düştü.
Sabırsız minik kuşun canı çok acımıştı. Annesi yanına giderek onu tuttuğu gibi yuvasına götürmüş.
Ertesi gün yine uçma denemeleri yaparken minik kuş, sabırsızlığı yüzünden küçük bir kaza daha atlatmıştı.
Annesi ona sürekli: ” Eğer birazcık sabırlı olmayı başarırsan canın acımadan uçmayı başaracaksın.” diyordu.
Minik Kuş ise: ” Ya hep sabır diyorsun ama ben uçmayı ne zaman öğreneceğim.” demiş.
Anne kuş: “Artık yarın devam ederiz. Akşam için yiyecek bir şeyler toplamam lazım. Sende eve gir. Sakın ama sakın uçmaya çalışma.” demiş.
Anne kuş, kanatlarını çırparak uçmuştu. Sabırsız Minik Kuş ise annesinin uzaklaştığından emin olduktan sonra uçma denemeleri yapmaya karar vermişti.
Bu sefer de kendini aşağı bırakarak kanatlarını çırpmaya başladı. Gerçekten de uçmayı başardı.
“Bakın işte uçuyorum,” diye söylenirken birden bir ağacın dalına çarparak yere çakıldı.
Kendini toparlar toparlamaz yuvasına çıkabilmek için uçmayı denemiş ama bu sefer de uçmayı başaramamıştı.
Etrafına bakındığında yuvasından bir hayli uzaklaşmış olduğunu anlamıştı. Ama ne yapacağını da bilemiyordu.
“Off ben ne yapacağım, annemi dinlemiş olsaydım. Bu hale düşmezdim.” diye söylenmiş.
Sabırsız Minik Kuş, uçmak için çabalarken epey yorulmuş, o yüzden biraz dinlenmeye karar vermişti. Neredeyse akşam olmak üzereydi. Sabırsız Minik kuş hem üşümeye hemde acıkmaya başlamıştı.
Bir süre sonra etrafta kedilerin dolaştığını görünce Minik kuş dahada korkmaya başlamış ve onu görmemeleri için de hemen bir ağacın arkasına saklandı. Sabırsızlığı yüzünden başına gelenlerden çok pişman olmuştu.
Annesi kendisini evde bulamayınca aramaya çıkacağından emindi. Ama yinede çok korkuyordu. Çok geçmeden, annesinin “Minik yavrum nerdesin!” diye telaşlı bir şekilde seslendiğini işitmişti.
Minik Annesinin sesini duyunca sevinçten “Anne buradayım.” diye bağırmış.
Annesi yanına gidince yavru kuşun korkudan tir tir titrediğini görmüştü. Minik: ” Çok korktum ve acıktım. Bir daha senin sözünden hiç çıkmayacağım ve sabırsız davranmayacağım, anneciğim.” demiş.
Annesi sevinçle: “Seni bulduğuna çok mutluyum. Yaptığın hataları anlamana da çok sevindim” diyerek miniği aldığı gibi yuvasına uçmuş.
Gerçekten de Minik kuş o günden sonra, sabırlı ve annesini dinleyen bir kuş olmuştu.
Tarla Kuşu ve Yavruları Masalı
Yavru Kuşun Hikayesi
Günlerden bir gün bir tarlada yaşamakta olan anne bir tarla kuşu ile yavruları kendilerine yapmış oldukları sıcacık yuvalarında mutlu ve mesut bir yaşam sürerlermiş, tarla kuşunun yavruları henüz çok küçük yuvaları ise buğday tarlasındaki otların arasındaymış.
Her sabah anne kuş erkenden küçük yavru kuşları yuvada yalnız bırakarak yiyecek aramak için uzaklara gidermiş akşam olmadan da döner yavrularını beslermiş.
Günler bu şekilde birbirini kovalarken gün gelmiş buğdaylar olgunlaşmış tarla sahibi ise buğdayları biçmek için tarlaya girecekmiş, bunun üzerine anne tarla kuşu,
“Cik, cik, cik yavrularım, buğdaylar iyice olgunlaştı kısa bir zaman sonra buradan uzaklara gitmemiz gerekebilir, ben her gün yemek aramak için buradan ayrıldığımda sizlerde çiftçiyi dikkatli bir şekilde dinleyin, onun konuştuğu her şeyi bilmek istiyorum, o yüzden akşam döndüğümde duyduklarınızı bana anlatacaksınız” demiş.
Anne her zaman olduğu gibi sabah erkenden yuvadan ayrıldıktan sonra çiftçi ile oğlu tarlaya gelmiş,
çiftçi oğluna: “Evladım buğdaylarımız iyice olgunlaşmış akşam komşulara haber verelim de yarın onlarla beraber buğdayımızı biçelim artık.” demiş,
Çiftçinin sözlerini işiten yavru kuşlar telaşlanarak sabırsızlıkla annelerinin yuvaya dönmesini beklemişler.
Akşamüzeri, anne bir sürü yiyecek ile eve dönmüştü, anne yavrularının çok korktuğunu görünce heyecanlı bir şekilde onlara sormuş,
“Cik, cik ne oldu yavrularım sizler neden böyle korkmuşsunuz? Yoksa kötü bir şey mi oldu?”
Yavruların hepsi bir ağızdan: “Bu gün çiftçi ve oğlu tarlaya geldi.”
Anne Tarla Kuşu: ” Durun ve sakin bir şekilde biriniz anlatın.” demiş.
En büyük yavru kuş, korkuyla hikaye, anlatır gibi anlatmış : “Anneciğim buradan hemen gidelim durmayalım yarın çiftçi komşularıyla beraber gelip buğdayları biçecekmiş, hemen kaçalım anne.” demiş.
Anne tarla kuşu çiftçiyi çok iyi tanıdığından gülümseyerek: “Sakin olun yavrularım siz hiç merak etmeyin, siz çiftçiyi dinleyin zamanı gelince ben size söylerim o zaman hemen gideriz.” demiş.
Sonrada yavrularını sakinleştirmek için onlara hayvan hikayeleri içeren Ezop masallarından iki masal anlatmış.
Annenin anlattığı masallar üzerine minik yavru kuşlar rahatlamış ve güzel bir şekilde karınlarını doyurup erkenden uyumuşlar.
Yine her zamanki gibi sabah erkenden kalkan anneleri teker teker yavrularını öperek: “Siz dikkatli olun ve çiftçiyi dikkatli bir şekilde dinleyin bakalım neler diyecekler.” demiş.
Anne gittikten kısa bir süre sonra çiftçi ile oğlu beraber yine gelmişler.
Çiftçi: “Görüyorsun değil mi komşularımız ne kadar tembel ve bencil, bize yardım etmeye gelen olmadı. En iyisi sen tüm akrabalarımıza haber ver yarın buğdayları biçeceğiz bize yardıma gelsinler.” demiş.
Bu sözler üzerine yavru kuşlar yine telaşlanmaya başlamışlar. Kendi aralarında annemiz çabuk gelse de hemen bu gün buradan ayrılsaydık diye konuşmaya başlamışlar.
Akşam olunca anneleri yuvasına dönünce: “Bu gün çok yoruldum, neler oldu çiftçi buraya geldi mi?” diye sormuş.
Yavru kuşlar yine heyecan içerisinde: “Evet, geldiler yarın bütün akrabalarıyla beraber buğdayları biçmeye geleceklermiş.
Anne Kuş gülümsemiş: “Evlatlarım siz hele bir karnınızı güzelce doyurun, sizler telaşlanmayın ben size gitme zamanını bildireceğim.”
Yavruları sakinleşmiş, o gece de karınlarını doyurduktan sonra mışıl mışıl uyumuşlar, bir sonraki gün anne kuş yine yuvadan ayrıldıktan sonra çiftçi ile oğlu tekrar gelmişler.
Çiftçi: “Gördün mü oğlum kimse yine gelmedi. Aslında onlardan yardım beklememeliydim işte halimizi görüyorsun, boşu boşuna birkaç günümüz heba oldu. Yani kendi işimizi kendimiz yapmalıydık, artık olan oldu bu bize bir ders olsun, yarın ailecek bu ekinleri biçelim.” demiş.
Yavrular anne akşam geldiğinde olup biteni ona anlatmışlar.
Anne ise bu sefer: “Artık minik kuşlar artık evimizden ayrılma zamanımız geldi haydi hemen hazırlanın.” demiş.
Sabah erkenden yuvadan ayrıldıktan sonra çiftçi ve ailesi oraklarıyla buğdayları biçmeye gelmişler ve ailece tez zamanda buğdayları biçmişler.
Orman Kuşları Masalı
Efsanesi olan kuşlar
Bir gün eğlenmek isteyen orman sakinleri, Efsane, haline gelmiş, olan kuşlar arasında bir güzellik yarışması düzenlemeye karar vermişti. Tüm kuşlara haber salınmış bir panayır alanında toplanmışlardı.
Ormanların kralı kuşlara muhabbet kuşu hikayelerini anlattıktan sonra onlara seslenmiş: “Aranızda seçilecek olan en güzel kuş, yarışmadan sonra sizlerin kralı olacak” demiş.
Bütün kuşlar güzellik yarışmasının yapılacağı güne hazırlanmak için hemen dere kenarına gitmişler yıkanmışlar, temizlenmişler sonrada tüylerini tarayarak iyice süslenmişler.
Ormandaki kuşlardan, muhabbet kuşları, papağanlar, saka kuşları, Bülbüller, Kanaryalar ve diğer tüm kuşların hepsi öylesine güzel olmuştu ki hepsi pırıl pırıl bir şekilde parlıyorlarmış.
Diğer kuşların hepsinin birbirinden güzel olduğunu bilen bir karga, her ne yaparsa yapsın onlar kadar güzelleşemeyeceğini biliyormuş.
Karga da hemen dere kenarına giderek diğer kuşların tüylerini tararken düşürmüş olduğu o tüyleri toplayarak kendisine taktırmış.
Karga o kadar güzel bir hale gelmiş ki, bütün kuşlar hayretler içerisinde ona bakıyorlarmış, gün gelmiş çatmış nihayet yarışma vakti gelmiş. Kuşların hepsi orman sakinlerinden oluşmuş jürinin önünde toplanmışlar.
Jüri, sırasıyla tüm kuşları tek tek dikkatli bir şekilde incelemişler o kuşların içinden türünü bilmedikleri bir kuşu çok beğenmişler.
Herkesin hayran kaldığı o kuş bizim kurnaz ve zeki karga imiş, bu yarışmayı da o kazanmış, o günden sonra kuşların kralı karga olmuş.
Kuşlar, yeni kralları olan kargayı tebrik etmek için ona sarılmaya başlamışlardı, her sarılışta karganın tüyleri dökülmeye başlamış ve en sonunda kral o eski kara kuru görüntüsüne dönmüştü. Onu o halde gören jüriler kargadan krallığı geri almışlar.
Karga da yaptığı hilenin aldatıcı ve geçici olduğunun farkına varmış, yaptıklarından pişman olmuş sonrada herkesten özür dilemiş, tekrardan yapılan yarışmada güzellik yarışmasını yapan kuş kral ilan edilmiş.
Gezgin Kırlangıç ve Küçük Kuşlar Masalı
Göçmen kuşlarla ilgili Hikayeler
Evvel zaman içinde gezgin bir kırlangıç dünyayı dolaşa dolaşa çok şeyler öğrenmişti.
Çok meşhur bir atasözü vardır ya: “Çok gezen, çok bilir.”, “Çok görenin kafasında bir şeyler kalır.” Gibi.
Bizim bu göçmen kırlangıç önceden tahmin edermiş meydana gelecek büyük, küçük tüm fırtınaları,
Gemiciler fırtına haberini ondan alırmış, günlerden bir gün köylü adamın biri göçmen Kırlangıç’ın tarlasına kenevir tohumu ekiyormuş.
Kırlangıç hemen küçük kuşları çağırarak “Baksanıza bu adam sizin kuyunuzu kazıyor, bana göre hava hoş, en fazla çeker giderim buralardan, ama korkarım ki sizin haliniz duman olur.” Demiş
Kuşlar bir köylü’ye birde gezgin Kırlangıç’a bakmışlar ses çıkarmamışlar sonrada sözlerine devam etmiş.
“Şu adamın elinde savurduğu tohumlar var ya, işte o sizin başınıza örülen bir çoraptır, her attığı tohum her birinizin öksesi, benden size söylemesi, bir gün gelirde bu tarlaya serpilen kenevir sicim oldu mu işte o zaman seyreyleyin size kurulacak olan dolapları.”
“Hayat zindan gayrı sizlere, kiminize göre kafes, kiminize görede tencere onun için, gelin ve beni dinleyin, hep beraber şu serpilen tohumları yiyelim.” Demiş
Havalar sıcak olduğundan kırlangıcı kim dinler, o küçük kuşlar canları istedikleri yemi yemişler, kimse de kenevir tohumlarını yememiş. bu duruma üzülen kırlangıç yine tüm kuşları toplayarak onlara, kuşlarla ilgili hikayeler anlatmış. Ama yine kuşlar hiç oralı olmamıştı.
Gün gelmiş Kenevirle filizlenmeye başlamış, kırlangıç kuşları yine toplayarak onları bir kez daha uyarmak istemiş. Önce kuşlara Ay Kuşu hikayesini anlatmış sonrada; “Bakın şu filizleri bir bir koparın ki büyümesin onlar bir büyüdü mü artık kendinizi yok bilin” demiş
Göçmen Kuşların bazıları bu sefer kırlangıca kızmış, Kimisi “ Aman sen de ne şom ağızlısın” demiş kimisi de “hem o filizleri koparmak için kaç bin kuş gerekli biliyor musun?” demiş. Ama bilmedikleri kenevirlerin büyüdükçe büyümeye başladığıydı.
Kırlangıç, vazgeçmeyerek kuşları bir kez daha uyarmıştı: “ Bakın, farkında değilsiniz ama işler kötü, bugüne kadar bana inanmadınız, peki, ama bir gün gelirde avcılar, tarlada kuş avlamaya başlasalar, kurmuş oldukları ağlarla, ya hiç yuvanızdan çıkmayın, ya da başka bir yere göç edin, Göçmen Turna Kuşları ve Ördekler her ne yapıyorsa sizler de onlar gibi yapın ama şu var ki siz küçük olduğunuzdan bizim gibi çölleri, denizleri aşamazsınız.”
Kuşcağızlar artık kırlangıcın anlattığı kuş hikayelerini ve öğütleri dinlemekten yorulmuşlardı, başlamışlar etrafta cıvıl cıvıl ötüşüp durmaya. Tıpkı Troyalılar da olduğu gibi, zavallı Kassandra onların başına gelecekleri onlara haber verirken, olan bizimkilere de olmuş.
Birçok kafes kuşlarla dolmuştu, hep böyle kendi bildiğimiz gibi hareket ederiz uyarıları dikkat etmeyiz ama başımıza bela gelmedikçe de inanmayız.
Oduncu ile Anka Kuşu Masalı
Minik Kuşun Evi Masalı
Evvel zaman içinde bir ormanda odun keserek yaşamını sürdüren fakir ve iyi yürekli bir oduncu varmış, oldukça yoksul biri olan oduncu ormanın tam ortasında, kendisi için ağaçlardan yaptığı küçük bir kulübede yaşamını sürdürüyordu.
Bir gün nasıl olmuşsa ormanda yangın çıkmış, bu yangın sonucu ormanın büyük bir bölümüyle birlikte yoksul oduncunun da kulübesi kül olup gitmişti.
Oduncu ise yangın esnasında eşeğine binerek ormanın dışına çıkmıştı, oradan üzüntüyle yangını seyrederken birinin kendisine seslendiğini fark etti, yukarı bakınca ona seslenenin minik bir kuş olduğunu gördü.
Bu kuş minik bir Anka kuşuydu, oduncunun da kulübesinin yandığı görünce ona çok üzülmüş ve yardım etmek istemişti.
Minik kuş: “Oduncu epey zamandır seni izlerim, sen çok iyi birisin, o yüzden durumuna çok üzüldüm. benimde evim senin evin gibi yandı. Şimdi sana yapacağım bir büyü ile eşeğin çok güzel şarkı söyleyen bir eşek olacak, sende onunla gösteriler yaparak çok güzel para kazanacaksın.” demiş..
Gerçekten de Anka kuşunun dediği gibi olmuş, oduncunun eşeği birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamıştı, oduncu hemen eşeğini alarak şehir, şehir, kasaba, kasaba dolaşarak eşeğine şarkı söyletiyordu.
Herkes eşeği görmek ve izlemek için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı, oduncu ve güzel şarkılar söyleyen eşeği tüm ülkede tanınmıştı.
Günler bu şekilde geçip giderken bir gün oduncu bir gösteriye çıkmak için koşuşturuyordu, kendisine yardım eden kuşun yardım isteyen sesini işitmişti, bir kedi evsiz kalan minik kuşu sıkıştırmış, onu yemek üzereymiş.
Oduncu önce biraz duraklayarak düşünmeye başladı, gösteriye gitmezse kazanacağı parayı kaçıracaktı, o yüzden hiç arkasına bakmadan oradan uzaklaştı.
Gösteriye çıkan Oduncu ile eşek sahnedeyken Anka kuşunun yaptığı büyü bozulmuştu ve artık eşeği her zamanki gibi şarkılar söylemedi, sadece bir eşeğin çıkardığı sıradan sesleri çıkardı.
Oduncu ise kendisine tepki gösteren izleyicilerin elinden zorla kaçıp kurtuldu, kazandığı paraları da kısa zamanda harcayan oduncu yaptığı hatanın karşılığını eskisi gibi fakir biri olarak hayatına devam etmesine neden oldu.
Popüler bir içerik olan Altın Yumurtlayan Tavuk Masalı veya Köpek Balığı Masalı da ilginizi çekebilir.
Yeni kuş masalları okumak istiyorsanız bizi takibi bırakmayın…