İyilik Perisi
Bir zamanlar rengarenk çiçeklerin mis gibi kokularının her tarafa yayıldığı, yaşayanların ise tüm dileklerinin gerçekleştiği, çok hemde çok güzel bir kasaba varmış.
Bu kasabaya Rüya Kasabası deniliyormuş. Öylesine güzel öylesine huzur doluymuş ki, kasabanın güzelliği dünyanın her yerinde duyulmaya başlamıştı.
Rüya kasabasının güzelliğini işitenler orada kısacıkta olsa birkaç gün geçirmek için nerede olduğunu öğrenmeye çalışıyor. Fakat kimsede nerede olduğunu bulamıyordu. Hal böyle olunca Rüya kasabasını merak edenler her yerde aramaya başlamışlar. Ama hiçbir yerde bulamamışlar.
Rüya kasabasının girişini yalnızca İyilik Perisi biliyor ve onun izin verdikleri dışında hiç kimse o kasabaya giremiyormuş.
Bir gün şehirde yaşayan Haluk isminde yakışıklı ve iyi kalpli bir delikanlı, keçilerini otlatmak için onları şehrin dışındaki yeşillik alana götürmüştü. Keçiler otlanırken o da bir ağacın altında uzanmış hayal kuruyormuş.
Bir süre sonra işittiği bir ses ile uzandığı yerden kalkan Haluk sesin geldiği yöne doğru bakmış. Güzeller güzeli genç bir kız, yanındaki bir bayan ve iki askerle birlikte çiçek topluyormuş.
Haluk, kızı görür görmez onun güzelliğine hayran kalmıştı. Hemen onlara yaklaşan delikanlıyı askerler durdurmuş ve fazla yanaşmasına müsaade etmemişler.
Genç delikanlının kendisine bir şeyler söylemek istediğini anlayan Prenses askerlere “Bırakın gelsin ne istiyor öğrenelim.” demiş.
Prensesin yanına giden Haluk “Topladığınız çiçekler güzel, ama şu tepenin ardında çok daha güzel çiçekler var.”
Prenses “Öylemi, şimdi merak ettim. Bizi oraya götürebilir misin?”
Haluk “Götürmesine götürürüm. Ama Keçilerime kim bakacak.” Demiş.
Gülümseyen Prenses askerlerden birine keçilere göz kulak olmasını söylemiş. Sonrada Haluk onları çiçeklerin olduğu yere doğru götürmüş. Oraya varana kadarda prensesle sohbet etmişler.
Oraya vardıklarında Prenses, gördüğü güzellik karşısında şaşkınlığını gizleyememişti. “ Bu çiçekler harika.” Demiş. Gerçekten de o çiçekler hem çok canlı hemde güzel kokuyormuş. Delikanlı “Bu çiçeklerin tohumunun rüya kasabasından getirilerek buraya serpildiğini duydum.” demiş.
Prenses Haluk’a teşekkür ettikten sonra o güzel çiçekleri toplamaya başlamış. O günden sonra Prensesi görmek isteyen Haluk, her gün keçilerini o tepenin arkasına otlatmaya götürür ve onun gelmesini beklermiş. Ama ne gelen varmış nede giden.
Bir gün uykudan geç uyanan Haluk, keçilerini ahırdan çıkarmış, tepeye otlatmak için yola koyulmuştu ki, tellalın sesini işitmiş.
Tellal “Duyduk duymadık demeyin, her kim Rüya kasabasının, yerini öğrenir ve padişaha söylerse, onu hem veziri yapacak hemde güzeller güzeli kızıyla evlendirecek.” diyormuş.
İşittikleri karşısında hem çok üzülen hemde prenses ile evlenmek için kendisine bir imkan doğduğu için sevinen Haluk, kimsenin bulamadığı Rüyalar kasabasını nasıl bulacağını düşünürken de üzülmeye başlıyordu.
Tepeye doğru giderken, güzel çiçeklerin olduğu tepeye yaklaşınca keçileri çayırda bırakıp, çiçeklerin arasına gidip, oturmuştu. Bir süre sonra kendi kendine konuşmaya başlayan Haluk’un yanında Küçük ve şirin bir Peri belirmiş. O Peri İyilik Perisiymiş.
İyilik Perisi “Merhaba Delikanlı, seni bu kadar üzen şey nedir? ” diye sormuş.
Haluk, ona prensesi ve Tellalın dediklerini anlatmış. Sonrada kimsenin bulamadığı Rüya kasabasını ben nerede bulacağım.” Demiş.
İyilik Perisi gülümseyerek “Epey bir zamandır. Seni buralarda görür ve izlerim. Keçilerini bu çiçeklerin yanına yaklaştırmaz ve çiçekleri çok seversin. Sana bir sır vereyim mi? Rüya Kasabasına giriş anahtarı bende ve ben senin çok iyi biri olduğundan artık eminim, şimdi Kralın yanına git ve sadece onu alıp, gece yarısı buraya getir. İkinizi rüya kasabasına götüreceğim.” Demiş.
Çok sevinen Haluk İyilik Persine teşekkür ettikten sonra, hemen Saraya koşarak kralın huzuruna çıkmış. O anda Prenseste babasının yanındaymış.
Haluk’u gören prenses çok sevinmişti. Haluk “Kralım, Rüya kasabasına gidecek yolu biliyorum. Gece yarısı olmadan benimle yalnız gelirseniz. Sizi oraya götürebilirim.” Demiş.
Kral ve Prenses çok şaşırmıştı. Kral “öyleyse bugün misafirimsin. Akşam olunca beraber gideriz.” Demiş
Merakla akşam olmasını bekleyen Haluk, sarayda dolaşırken Kral yanına gelivermiş. “Hadi gidelim.” Demiş.
Beraber iyilik persinin kendilerini beklediği yere gitmişler. Gece yarısı olunca ortaya çıkan İyilik Perisi “Çubuğu çiçeklerin üzerinde dolaştırınca bir kapı açılmış. O kapıdan içeri giren Haluk ile Kral, Dünyanın en güzel kasabasında güzel bir zaman geçirdikten sonra kasabadan çıkmadan önce Haluk iyilik Perisine seslenmiş.
” İyilik Perisi, iyilik perisi müsaaden olursa bu güzel çiçeklerden bir kısmını prenses için toplayabilir miyim?” diye sormuş.
Gülümseyen İyilik perisi “Tabiki haluk İstediğin kadar toplayabilirsin.” Demiş.
Bir kucak dolusu çiçek toplayan Haluk, çiçekleri topladıktan sonra Kral ile birlikte Kasabadan ayrılmışlar. Saraya döndüklerinde Sarayın içi o çiçeklerin yaydığı kokuyla o kadar güzel kokmaya başlamıştı ki, o kokuyu alanlar hemen odalarından dışarı çıkıyorlarmış.
Çiçekleri Prensese veren Haluk ona evlenme teklif etmiş. Babasına bakan prenses, babasının da onayı olduğunu görünce evlenme teklifini kabul etmiş.
Ertesi gün büyük bir törenle Vezir olan Haluk, büyük bir düğünle de Prenses ile evlenmiş ve bir ömür mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmüşler.
Gökten üç elma düşmüş. Biri prensesin, biri Haluk’un biride bu masalı okuyanın başına düşmüş.
Bu masalın kaynak gösterilmeden çoğaltılması ve paylaşılması yasaktır.