Elmaslar ve Kurbağalar Masalı

Elmaslar ve Kurbağalar Masalı

Abone Ol google news

Bu karı koca’nın tek sıkıntıları bir çocuklarının olmamasıymış. İkiside bir çocuklarının olmasını çok istiyorlarmış.

Günler bu şekilde geçip giderken, sabah erkenden kalkan oduncu, işe gitmek için evden dışarı çıktığında kapının önünde bir beşiğin içinde ağlayan bir bebek görmüş.

Etrafa bakınan oduncu etrafta kimseyi göremeyince, bebeği kucağına alarak eve girmiş. “Hanım, hanım baksana bir misafirimiz var.”

Eşi “Kim bu, nereden getirdin bu bebeği.”

“Bilmiyorum, odun kesmek için dışarı çıktığımda bir beşiğin içerisinde kapının önünde buldum. Ailesi gelmezse artık bizim kızımız olacak.” Demiş sevinçle. Ama eşi çok sevinmemişti. Çünkü onun isteği kendi öz çocuklarının olmasıymış.

Oduncu bebeğin ismini Alara koymuştu. Alara daha 1 yaşına yeni basmıştı ki, oduncunun da bir kızı olmuş.

Öz kızına da Almira ismini koyan oduncu, iki kızınıda birbirinden ayırmadan sevgisini onlara  gösterirken, Anne öz kızı Almirayı daha çok sever, üvey kızı Alarayı ise pek sevmezdi.

Günler ayları, aylar yılları kovalamış. İki kızda büyüyüp, genç kız olmuşlardı. Bir gün iş için uzun bir yolculuğa çıkmak için hazırlık yapan oduncu, kızlarıyla ve eşiyle vedalaştıktan sonra yola çıkmış.

İşte o günden sonra anne evin bütün işlerini üvey kızı Alaraya yaptırıp, akşama kadar onu çalıştırmaya başlamış.

Bu durum ilk başlarda Almiranın pek hoşuna gitmezse de o da rahatlığa alışınca, annesi gibi katı yürekli biri olmuştu.

Alara, gidecek başka yeri olmadığından, mecburen üvey annesi her ne derse onu yapıyor. Kendisine kızmaması içinde elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Alara her sabah kalkıp, etrafı temizledikten sonra kahvaltı hazırlayıp, annesi ve kız kardeşinin sofraya oturmasını bekliyordu. Onlar kahvaltı yaptıktan sonra, sofrayı toplayıp, bulaşıkları yıkadıktan sonra kuyudan eve su taşıyordu.

Suyu evlerine epey uzak olan ormanın girişindeki kuyudan getiren Alara, her zamanki gibi işlerini bitirip, kendisine yiyecek bir şeyler hazırladıktan sonra kovaları alarak kuyuya doğru yola koyulmuştu.

Kuyunun yanına varan Alara kuyudan suyu çekip, kovalarını doldurduktan sonra biraz dinlenmek için kuyunun kenarına oturmuştu. O sırada kuyunun yanına gelen yaşlı bir kadın. “Güzel kızım, hem çok acıktım, hemde susadım. Bana verecek bir lokma ekmeğin ve bir bardak suyun var mı?”

Alara “Tabiki nineciğim” diyerek hemen çantasından çıkardığı yiyeceği ona uzatmış ve kovadaki sudan bir bardak alarak yanına indirmiş.

Yaşlı kadın, karnını doyurduktan sonra “Güzel kızım sen çok iyi birisin, bende sana bir hediye vermek istiyorum.” Dedikten sonra bir periye dönüşen yaşlı kadın, sihirli çubuğuyla Alara’nın kafasına dokunmuş. “Sen ağladığın zaman gözyaşların elmasa dönüşecek.” Diyerek ortadan kaybolmuş.

Alara çok sevinmişti. Hemen su kovalarını alarak eve döndü. Onun geç kalmasına çok kızan anne öfkeli bir şekilde kapıda bekliyordu.

Eve girer girmez annesi ona çok kızmıştı. Bu duruma üzülen Alara odasına giderek ağlamaya başlayınca gözyaşları, birer elmas olarak yanağından yere dökülüyordu.

Odaya giren anne ve Almira şaşkınlıkla bir kıza bir de elmaslara bakıyordu. “Bu nasıl olur? Gözyaşların nasıl elmasa dönüşür.”

Alara olup, biteni olduğu gibi annesine anlatmış. Onu kıskanan Anne “Almira hemen bu elmasları çarşıya götürüp sat ve onunla altından bir sürahi alarak eve dön. Yarın sen o çeşmeye su getirmeye gideceksin.” Demiş.

Almira annesinin niyetini anlamıştı. Hemen annesinin dediği gibi yaparak, elmasları bozdurmuş, o parayla da bir altın sürahi almıştı.

Sabah olunca, yanına birbirinden güzel yiyecekler ve Altın sürahiyi alan Almira, kuyunun önüne giderek sürahisine su doldurup, beklemeye başlamış.

Öğleden sonra dilenci kılığında bir kadın ona yaklaşarak “Merhaba güzel kız, çok açım, bana vereceğin bir lokma ekmeğin ve bir yudum suyun var mı?

Almira “Çabuk uzaklaş buradan, sana değil bir lokma, bir yudum su dahi vermem. İşim var beni meşgul etme.” Demiş.

Dilenci kılığındaki kadın hemen periye dönüşerek “Sen kötü birisin. Bu günden sonra hem üzüldüğün hemde heyecanlandığın vakit konuşamayacak sadece kurbağa gibi vıraklayacaksın.” Demiş ve ortadan kaybolmuş.

Almira Periden özür dilemek için konuşmaya başlamış ama sadece “kurbağa gibi vırak, vırak, vırak.” Diyebilmiş. Çünkü başına gelenlere çok üzülmüştü.

Sürahiyi de yanına alarak eve dönen Almira kapıda bekleyen annesine olanları anlatmak istemiş ancak üzüntülü olduğundan sadece “kurbağa gibi vırak, vırak, vırak.” Diyebilmiş. Başkada hiçbir şey söyleyememiş.

Annesi başına kötü bir şey geldiğini anlamıştı. Aradan aylar geçmişti. Evlenmek isteyen Prens, kendisine uygun bir eş arayışına çıkmıştı. Her yerde dolaşan prens, bir gün Alara’yı bahçedeki çiçekleri koklarken görünce onu yakından görmek için eve doğru gitti.

Bu sırada Alara da eve girmişti. Kapıyı çalan Prens’e kapıyı açan anne onu tanıyınca “Hoş geldiniz Prensim lütfen içeri buyurun.”

Prens “Teşekkür ederim. Biraz önce çiçekleri koklayan bir kız vardı. Onunla görüşebilir miyim?”

Kadın “Tabiki Prensim.” Diyerek içeri girip, Almirayı dışarı çıkarmış.

Prens “Merhaba biraz önce çiçeklerin yanındaki siz miydiniz?”

Almira heyecandan “ Kurbağa gibi vırak, vırak, vırak.” Diyebilmiş sadece.  Kendisiyle alay edildiğini düşünen prens, adamlarına “Hemen bu kızı zindana atın.” Diye emir vermiş.

Bu arada dışarıdaki sesleri işiten Alara annesinin kendisine engel olmasına rağmen bir yolunu bulup, dışarı çıkmış.

“Prensim,  durun lütfen!” Prens durarak arkasına bakmış. Karşısında güzeller güzeli bir kız vardı. Az önce gördüğü kızda oydu.

Alara “ Prensim kardeşim, bir peri tarafından cezalandırıldığından, heyecanlandı mı? Kurbağa gibi vıraklayabiliyor sadece. Onun adına sizden özür dilerim.”

Prens adamlarına kızı bırakmasını emretmiş sonrada Alaraya dönerek “Benimle evlenir misin? Diye sormuş.

Gülümseyen Alara “Bundan mutluluk duyarım prensim.”  Demiş. Alaranın elinden tutan Prens, onu saraya götürerek kırk gün kırk gece süren büyük bir düğünle evlenmişler.  Kötü kalpli üvey anne, kız kardeşi de düğüne bile davet edilmemiş.

Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

Bu güzel Elmaslar ve Kurbağalar Masalı da burada son buldu. Başka Peri Masalları ile buluşmak üzere hoşçakalın…

Bu masalın kaynak gösterilmeden yayınlanması çoğaltılması ve paylaşılması yasaktır…

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Oduncunun Baltası
Oduncunun Baltası: Altın Balta Masalı Oku
Masal Otobüsü Düt Düt
Masal Otobüsü Düt Düt
Kuzu-Zumi-Masali
Kuzu Zumi Masalı
Minik Erik Ağacı Masalı, Eski masallar
Minik Erik Ağacı Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.