Kelebek Prenses

Bir gün saraya gelen bir sihirbaz, Prensese evlenme teklif etmiş. Prenses ise kibar bir şekilde “Ben şuan evlenmeyi düşünmüyorum.” diyerek evlilik teklifini reddetmiş.

Prensesin evlilik teklifini red etmesine sinirlenen sihirbaz, sihirle prensesi bir kelebeğe dönüştürerek, onu yakaladığı gibi kimseye belli ettirmeden saraydan çıkmış.

Prensesi dağ başındaki şatosuna götüren sihirbaz, Kelebek Prensesi bir kafesin içine koyarak hergün ona “Prenses benimle evlenmeyi kabul edersen, seni tekrar eski haline getirebilirim.” diye söylermiş.

Prenses ise her defasında “Hayır, seninle evlenmeyi asla kabul etmem.” dermiş.

Günler bu şekilde geçip, giderken sihirbaz bir gün kafesin kapısını açık bırakınca, Kelebek Prenses hemen kafesten çıkar çıkmaz şatodan uçarak çıkmış.

Kısa bir süre sonra odaya giren sihirbaz, prensesin kafeste olmadığını görünce hemen dışarı çıkarak onu aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamış.

Prenses ise hızla dağdan uzaklaşmıştı. öylesine dolaşırken karşısına çıkan bir eve girmiş. Evin her tarafı prensesin tablolarıyla doluymuş. Kelebek Prenses şaşkınlıkla tablolara bakarken birden genç ve yakışıklı bir adam içeri girmiş.

Kelebeği gören genç “Sen ne kadar güzel bir kelebeksin. Bu güzel prensesin tablolarını beğendin mi?”

Kelebek Prenses “Genç adamla konuşuyor ama, genç onun dediklerini anlamıyormuş.”

Genç adamın kendisini anlamadığını anlayan prenses, açık pencereden uçarak çıkmış ve her canı sıkıldığında gittiği şelalenin yanına giderek bir ağacın dalına konmuş. Şelaleyi izlerken hüngür hüngür ağlayan prensesin sesini işiten bir peri ortaya çıkarak ” Merhaba kelebek, bu kadar üzülmene ne sebep oldu.”

Prenses başından geçenlerin hepsini bir bir periye anlatmış. Onun o haline üzülen Peri “Sana çok güçlü bir sihir yapmışlar. onu bozmaya gücüm yetmiyor. Ama bu sihri bozmanın bir yolu var.”

“O yolu bana söyler misin? Ne olursa olsun eski halime dönebilmek için her şeyi yaparım.”

” Sihirbaza sana vereceğim sudan içirtebilirsen, sihirli gücü yok olur sende eski haline dönersin.”

“Ben o şişeyi taşıyamam ki”

“Taşıyacak birini bulmalısın.”

“Aslında o genç ressam var ama o da beni anlamıyor.” demiş.

Peri hemen çubuğuyla prensesin kafasına dokunmuş. Sonrada “O artık seni duyabilir. ” demiş.

Periye teşekkür eden Kelebek Prenses, hemen Ressamın evine giderek tablonun üzerine konmuş. Bir süre sonra odaya giren delikanlıya, “Hoş geldin.” demiş.

“Nee sen konuşabiliyor musun?”

“Evet.” diyerek başına gelenleri ve kim olduğunu ona anlatmış. Delikanlı “hadi gidelim.” diyerek prensesle birlikte şelalenin yanındaki şişeyi alıp, sihirbazın dağ başındaki şatosuna doğru gitmişler.

Şatonun önüne vardıklarında prenses “O şişeyi kapının önüne indirip, kapıyı çaldıktan sonra şu ağacın arkasına saklanabilir misin? sihirbaz seni görmesin.” demiş.

Delikanlı kapıyı çalarak hızla ağacın arkasına geçip saklanmış. Kapıyı açan sihirbaz “Sevgili prensesim, sizin geri geleceğinizi biliyordum.”

Kelebek Prenses ” Düşündüm ve sizin teklifiniz kabul etmeye karar verdim. Ama bir şartım var. Şu kapının önünde duran gençlik iksirini içerseniz. O zaman sizinle evlenmeyi kabul ederim.” demiş.

Sihirbaz, prensesin teklifini kabul etmesinin sevinciyle hiç düşünmeden o şişeyi alarak içindeki suyu içmiş. Çok kısa bir süre sonra “Sen bana ne içirdin bana bir şeyler oluyor.” diyen sihirbaz tüm gücünü kaybetmiş. Prenses ise eski haline dönmüş.

O anda ortaya çıkan delikanlı sihirbazı yakaladığı gibi onun bir daha kimseye zarar vermemesi için bir kayığa bindirerek bir akarsuya bırakmış. O günden sonra çok iyi birer arkadaş olan Prenses ile Ressam evlenerek bir ömür mutlu bir yaşam sürmüşler.

Bu güzel kelebek prenses masalı da burada son buldu. başka Sihirli Uyku Masalları ile buluşmak üzere hoşçakalın.