Kralın Yeni Giysileri: Kral Çıplak Masalı

Kralın Yeni Giysileri Masalı ‘nda elbise merakı olan bir kralın bu zaafından haberdar olan uyanıkların kral ve saray ahalisinin başına getirdiklerini konu edinen güzel bir uyku masalı. iyi okumalar.

İmparatorun Yeni Elbiseleri

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde yüksek dağların arkasında bulunan hasbal devletinde giyinip kuşanmayı çok seven bir imparator yaşarmış.

Her yeni çıkan elbiseleri için neredeyse parasının büyük çoğunluğunu harcarmış.

Öyle bir elbise merakı varmış ki neredeyse her bir saatte farklı bir elbise giyinip, aynanın karşısına geçer ve kendine bakar, sonrada “ne kadar yakışmış.” dermiş.

Elbise merakı yüzünden ülkenin işlerinden neredeyse hiç haberi olmaz. Olsada hiç karışmazmış.

Halkıyla görüşmesi de yalnızca yeni almış olduğu o pahalı ve güzel elbiseleri onlara göstermek için olduğundan, kısa süreli görüşmeler yaparmış.

Günlerden bir gün Hasbal ülkesine gelen iki yabancı, saraya giderek:

“Sayın imparatorumuz giyinmek size çok yakışıyor biz dünyanın en ünlü terzileriyiz. Eğer müsaadeniz olursa sizin için dünyada eşi benzeri olmayan dünyanın en güzel giysilerini dikmek istiyoruz.

Bir süre duraksadıktan sonra sözlerine devam eden terziler

“Ancak bu dikeceğimiz giysilerin bir özelliği var. Yalnızca akıllı insanların farkına varabileceği türden bir elbisedir bu, akılsız ve beceriksiz olan kişiler bu giysileri göremez.” demişler.

Bu sözlere inanan Kral Yeni Kıyafetler ile daha güzel olacağının hayalini kurmuş

Kral o iki terziye: “Demek bu giysileri ancak akıllı insanlar görebilir. Vaybe nasıl bir elbiseymiş onu çok merak ettim açıkçası, hemde etrafımda olanlardan kimin akıllı, kimin akılsız olduğunu anlayabilirim bu sayede.” demiş

Hep beraber gülümsemişler. Terzilerden uzun boylu olanı

“Tabiki efendim, üstelik bu giysileri diktikten sonra onlara hayran kalacaksınız, lakin başka bir sıkıntı var bunun için çok fazla altın harcamak gerekebilir.” demişler

Bunun üzerine biraz düşünen imparator: “O benim için sorun değil!” demiş, sonrada hemen vezire emir vererek, terzilere istediği her şeyin verilmesini ve güzel bir şekilde ağırlanmasını emretmiş.

İki terzi odalarına yerleştirilmiş ve istedikleri iki dokuma makinesi ile ipekli, altın sırmalı kumaşlar getirilmiştir.

Günler günleri kovalarken kral sabırsızlıkla bu terzilerin dikecekleri elbiseleri beklerken, kraliyet mensupları ise terzilerin yaptığı giysileri görüp göremeyeceklerini merak ediyormuş.

Neredeyse kral bile kendi kendine: “Acaba ben o elbiseleri görebilir miyim, ya göremezsem ancak ben çok akıllı olduğumdan kesin görürüm” diye düşünüyormuş.

Sabırsız davranan kral en yaşlı vezirini çağırtarak terzilerin yapmış oldukları elbiselerin hangi aşamada olduğunu görmesini istemiş.

Böylece hem vezirin akıllı olup, olmadığını ölçecek hemde krala elbise hakkında bir ön bilgi verecekmiş.

Vezir, Kralın yeni kıyafetleri hakkında bilgi edinmek için terzilerin bulunduğu odaya gitmiş, çalışıyor gibi davranan adamlara bakmış lakin ortada görünen hiçbir giysi olmadığını görünce de çok şaşırmış.

Gözlerini ovmuş ancak yine de hiçbir şey göremiyormuş, bunun üzerine vezir kendi kendine: “Aman Allah’ım! Yoksa ben akılsız ve beceriksiz bir insan mıyım?” Diye düşünmüş.

Terziler ellerinde bir şeyler varmış gibi vezire yanaşarak şöyle demişler: “Saygı değer vezir hazretleri kumaşı beğendiniz mi?” demişler.

Hiçbir şey görmediği halde sözde uyanıklık yapan vezir: “Çok güzel yapmışsınız elinize sağlık demiş, böyle güzel kumaşlar görmemiştim, hemen şimdi imparatorumuza ne kadar güzel kumaşlar ürettiğinizi anlatacağım.” demiş,

Adamlar: “Efendim gördüğünüz gibi bu kumaşlar daha işlenip elbise haline getirilecek daha çok eksikliklerimiz var bunun için biraz daha ipek ve altın gerekmektedir.” demişler

Vezir de “Tabiki Kralımızın emridir ne ihtiyacınız varsa karşılanacak istekleriniz temin edilecek.” demiş.

Vezir imparatorun yanına giderek ona: “Yüce kralım! Dedikleri gibi varmış gerçekten, bu terziler bu işin ustaları hayatımda hiç bu kadar güzel dokumuş kumaş görmedim. Şuna inanıyorum ki bu elbiseyi bitirdikleri zaman üzerinizde daha da güzel duracak.” demiş,

Bu sözler karşısında epey memnun kalan Kral, kendi kendine “demek benim vezirim akıllıymış.” diye düşünmüş.

Bir sonraki gün Kral en çok güvendiği adamlardan birini huzuruna çağırarak, ona terzilerin işlerinin ne aşamada olduğunu öğrenmesi için onların yanına gitmesini istemiş.

O da İmparatorun yeni giysileri hakkında bilgi almak için terzilerin odasına gitmiş. Vezirin başına gelenlerin aynısı onun da başına gelmiş, terzilerden bir tanesi adama yaklaşarak

“Baksanıza efendim bu kumaşın asaletine güzel değil mi? Artık elbisenin bitmesine çok az kalmış. Biraz daha altın ve değerli taşa ihtiyacımız olacak, o eksiklikleri de giderirseniz kısa bir süre içerisinde, süslemesini bitiririz ve efendimiz kral’a elbiseyi takdim ederiz.” demiş.

Kralın en çok güvenmiş olduğu adam öylece bakakalmış çünkü hiçbir şey göremiyormuş. O an tek düşündüğü şey bunu Krala nasıl anlatacağıydı.

Çünkü kendi kendine “ben akılsız biri miyim? Nasıl oluyor vezir gördüğü halde ben bir şey göremiyorum.” diye düşünceler içerisindeyken terzilerden bir tanesinin “Efendim” demesi üzerine kendini toparlayan adam,

“Gerçekten çok güzel olmuş elinize sağlık hele o süslemeler varya harika ama biraz daha altın ve değerli taşa ihtiyacınız var. Hemen temin ettirmek için hemen Kralın huzuruna çıkacağım.” demiş

Düşünceler içerisinde Kralın yanına giden adam ona:

“Efendim dil ile anlatılmasının imkansız olduğu bir güzellikte olan o kumaşlardan harikulade bir elbise yapmışlar. Gerçekten de o güzel elbise size yakışacak.” demiş.

Bir sonraki gün çevresindeki dostlarını toplayarak onlarla beraber elbiseyi görmek için terzilerin çalışma odasına gitmişler.

Terziler Kralın geldiğini görünce sanki ellerinde, özenle tutmuş olan bir elbise varmış gibi davranarak,

“Hoş geldiniz değerli kralım, şeref verdiniz bizde o eşi benzeri olmayan elbisenizi daha yeni bitirdik, bakın efendim beğendiniz mi?” Diye sorduklarında

Hiçbir şey göremeyen Kral, kendi kendine demek ben akıllı değilim düşüncesi içerisine girmiş ve öylesine üzülmüş ki, başkaca hiçbir şey söylememiş.

Düzenbaz olan terziler tekrardan kral’a: “Yoksa bu güzelim elbiseyi beğenmediniz mi Efendim?”

Kral terzilere bakarak: “Hayır, gerçekten de harika bir elbise dikmişsiniz, elinize sağlık.”

Yakın dostlarına dönen Kral: “Sizce nasıl bir elbise olmuş?” diye seslenince

Hiçbir şey göremeyen yakın dostlarıda şaşkınlık içerisindeydiler ama hepsi bir ağızdan “evet, evet  çok güzel! Bir elbise size de çok yakışacak” demişler.

Bunun üzerine imparator da kendisinin görmediği ama çok güzel olan bir elbise olduğuna da iyice inanmış.

Kral: “Bence bu güzel elbiseyi bütün halkım görmeli. Hemen tören hazırlıklarına başlansın, törenin son günü yeni elbisemi giyeceğim.” demiş

Bu arada kendi kendine böylece hem güzel elbisemi göstereceğim, hemde kimin akıllı kimin akılsız olduğundan da emin olacağım diyormuş.

Tören düzenlenmişti, törenin son günü tüm halk meydanları doldurmuştu. herkesin dilinde Kralın Yeni Giysileri varmış.

Giysilerin konuşulmasındaki asıl sır, giysilerden çok kimin akıllı kimin akılsız olduğunu merak etmeleriymiş.

Kralda daha o görmediği kıyafetleri giysileri giyeceği için heyecanlanmış.

Düzenbazlar ellerinde giysiler varmış gibi özenle Kralın odasına girmiş. Sonra da ona elbiselerini giydirircesine davranmışlar sergiledikten sonra Kralı aynanın önüne götürerek:

“Sayın Kralım bu elbiseler gerçekten size çok yakıştı herkes size hayran kalacak.” demişler.

Hiçbir şey göremeyen kral üzerinde giysileri olmadığı için üşümeye başlamıştı. Ancak kimseye bir şey söyleyemediğinden, tacını başına taktığı gibi kendinden emin adımlarla halkın önüne çıkmış.

İmparatoru elbisesiz iç çamaşırlarıyla gören halk, çok şaşırmıştı. Ama korkularından bir şey diyememişler.

Herkes: “Korkudan çok güzel bir elbise size çok yakışmış.” diye sesleniyormuş,

İşittikleri Kral’ı  çok mutlu etmiş ancak kendisini iç çamaşırlarıyla görmesi dolayısıyla mutsuz ve huzursuzmuş.

Kendi kendine Galiba elbisemde çok ince olduğundan üşüyorum en iyisi bundan sonra terzilere söyleyeyim de daha kalın dokusunlar diye düşünceler içerisindeyken kalabalığın içerisinden yükselen bir ses üzerine herkesin tüm düşünceleri birden yok olmuş.

“Baksanıza niye Kral çıplak, kimse hiçbir şey söylemiyor, diye bağıran genç ve cesur çocuktan cesaret alan ahali o anda birbirleriyle konuşmaya başladılar.

Artık halkın içinden de sesler yükselmeye başlamış: “Evet, evet, gerçekten de imparator çıplak…”

Bu sözler üzerine Kral beyninden vurulmuşçasına törenin bittiğini söyleyerek saraya koşmuş ve utancından uzun bir süre halkın karşısına çıkamamıştı.

İki düzenbaz ise ülkeden çıkmak üzereyken yakalanarak hapse atılmışlar.

Bu durum kral ve çevresindekilere de büyük bir ders olmuş. O günden sonra elbiselerinden çok halkına daha zaman ayırarak onlara hizmet etmiş ve sevilen bir kral olmayı başarmıştır.

Kralın Yeni Giysileri özeti

Elbise meraklısı olan kralın merakını duyan bazı uyanık kişiler kralın yanına giderek ona sadece akıllı insanların görebileceği ve çok güzel kıyafetler yapacaklarını iddia ederler.

Buna kral ve yanındakileri inandıran adamlar bu şekilde sürekli değerli kumaş altın ve taşlar talep ederler.

Sözde yaptıkları elbiseyi göremeyen saray ahalisi ve kral o elbiseyi görmedikleri halde görüyormuş gibi yaparak akıllı olmadıklarından şüphelenir ve bunu kimseye sezdirmezler.

Kralın elbisesini halka göstereceği büyük bir şölende halk padişahın üzerinde bir şeyler olmadığını görür ancak akıllı insanların elbiseyi görebileceklerini işittiklerinden herkes elbiseyi göremez ama akılsız olduklarını başkalarına hissettirmemek için ses çıkarmazlar. Taki küçük bir çocuk “kral çıplak” diye bağırana kadar.

O anda herkes o iki uyanık terzinin dolandırıcı olduğunu anlar ve tutuklanarak hapse atılır.

Kral Çıplak Masalı ’nı okurken güzel vakit geçirdiğinizi umarız. Bu güzel Kurşun Asker Masalı da ilginizi çekebilir.