Kuş Olan Prens ve Gülyüz Sultan Masalı

Kuş Olan Prens ve Gülyüz Sultan Masalı

Abone Ol google news

Periler tarafından kuş’a dönüştürülen bir prens ile çok güzel bir prensesin arasında geçen eğlenceli ve her yaşa uygun çocuk masalı… İyi okumalar.

Kuş Olan Prens ve Gülyüz Sultan Masalı

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde herkesin kendisine Gülyüz diye hitap ettiği gül yüzlü, güler yüzlü genç bir prenses varmış.

Günlerden bir gün prenses bahçede gergefini kurmuş, nakışını  işliyormuş. O esnada daha  önce hiç görmediği güzellikte olan kınalı, gözleri zümrüt gibi parıldayan bir kuş gelerek gergefin üzerine konmuş.

Gözlerini, prensesin gözlerine diken kuş, güzel sesiyle ötmeye başlamış, o an prenseste adeta büyülenmiş gibi gözlerini o kuştan ayıramamıştı.

Prenses bir süre sonra yanında bulunan inci işlemeli ipek çevresini tuttuğu gibi kuşun üstüne atmış. Kuş, çevreyi gagasıyla kaptığı gibi kanatlanıp uçmuş. Prenses de onun arkasından öylece bakıp kalmış.

O günden sonra her gün has bahçeye gider, o kuşu tekrardan görme ümidiyle bekler dururmuş. Ama ne var ki o güzel kuşu bir daha görmemiş.

Prenses o kuşu bir türlü aklından çıkartamıyordu. Onun hasretiyle günden güne sararıp solunca, Padişah kızının hasta olduğunu düşünerek tüm hekimleri kızının derdine çare bulmaları için saraya çağırmış ama prensesin derdine derman bulamamıştı.

O günlerde bir avcı dağ bayır dolaşır dururmuş, dağlar aşmış, dereler geçmiş, heybesindeki yiyeceğin tükendiği bir gün, garip bir kuş gelerek yorgun kanatlarıyla bir çalının dibine konmuş.

Avcı onu görünce sevinmiş, kendi kendine “Kısmetim ayağıma kadar geldi” demiş. Sessizce yanaşarak kafasındaki külahı çıkartarak üstüne atmış ve kuşu yakalamış.

Bir de ne görsün? kuşun ağzında incili bir ipek çevre, avcı şaşkınlıkla o güzel renklerle bezeli kuşu yemeye kıyamamış.

Biraz düşündükten sonra aklına bir fikir gelmiş, eğer kuş yuvasına inci götürüyorsa yoksulluktan kurtulacağını düşünmüş ve onu izleyip yuvasını bulmak için kuşu salıvermiş.

Kuş uçunca avcı ardından koşuvermiş, derelerin üzerinden, tepelerden geçmiş sonunda, vara vara cennet gibi rengarenk ağaçların olduğu bir bahçeye varmışlar.

O bahçedeyken kuşu kaybedince etrafa bakına bakına gezinmiş, bahçeyi geçince de çok güzel bir altın saray karşısına çıkmış.

Sarayın açık kapısından içeri girmiş, etrafta kimsecikler yokmuş. Avcı şaşkınlıkla bu güzel sarayın bir sahibi vardır diye geçirmiş içinden.

Sarayda dolaşıp durmuş, kapıları çalarak açıyormuş, yine bir kapıyı çaldıktan sonra ses çıkaran olmayınca kapıyı açıp içeri girmiş. Üzerinde güzel yiyeceklerin bulunduğu bir yemek masası varmış. Aç olan Avcı yemek masasına yanaşarak oturmuş. Elini uzatıp da bir lokma alacak olmuştu ki bir ses “Önce yerse, Murat Şah yer!” diyerek eline bir kaşıkla vurmuş.

Etrafına bakınan avcı kimseyi göremeyince korkmuş kendi kendine, “Burası periler sarayı olmasın mı” diye mırıldandıktan sonra odadan çıkacağı sırada bir ses işitmiş.

Hemen salondaki bir dolaba girerek saklanmış ve delikten gelenin kim olduğuna bakmış kınalı, gözleri zümrüt gibi parıldayan kuş gelmiş. Salonun ortasında su dolu olan altın leğenin içine girince birden yakışıklı bir delikanlı olmuş.

Avcı gördükleri karşısında şaşkınmış, olanlara akıl erdirmeye çalışırken genç delikanlı koynundan çıkardığı incili çevreyi koklayarak “Ah benim güzeller güzeli sultanım acaba senin gözlerin de  şuan yaşlı mı?” Diyerek gözyaşlarını silmiş.

Bir süre böyle söylendikten sonra yine o altın leğenin içine girerek, kuşa dönüşmüş ve sarayın penceresinden uçup gitmiş.

Avcı hayretler içerisinde olanları izliyormuş, kuş saraydan çıktıktan sonra dolaptan çıkarak perili saraydan dışarı çıkmış. Arkasına bile bakmadan koşarak oradan uzaklaşmış, o güzel bahçeyi geçtikten sonra  az gitmiş, uz gitmiş; dere tepe düz gitmiş en sonunda şehre ulaşmış.

Şehirde dolaşırken bir gurup insanın toplandığını görmüş, hemen o da kalabalığa karışarak orada neler olduğunu izlemeye başlamış.

Padişah, Prenses  Gülyüz´ün derdine çare bulamayınca bir hamam yaptırmış, her tarafa haber salarak başından ilginç olay geçenlerin oraya gelip anlatmasını istemiş. Avcı “Peki hamamda bedava mı yeri nerede” diye sormuş.

Tellal “Evet hemen iki sokak aşağıda”

Hamama giden avcı sıraya girerek o güzel kuş ile macerasını anlatmış. O sırada onun anlattıklarını dinleyen prenses, heyecanla avcının yanına giderek ” ne olur onun yerini bana göster, ne istersen veririm” demiş.

Böylece beraber yola çıkmışlar az gitmişler uz gitmişler dere epe düz gitmişler en sonunda cennet gibi rengarenk bahçeye varmışlar.

Prensese altın sarayı gösterdikten sonra prenses yalnız saraya girmiş ve salondaki dolaba saklanmış. çok geçmeden içeri giren kuş altın leğene girerek yakışıklı bir gence dönüşmüş.

Prensesin çevresini çıkartarak “Bu çevreyi işleyen o güzel eller kim bilir ne yapıyor, bir daha onun o güzel yüzünü görebilecek miyim?” diye ağlarken, prenses saklandığı yerden çıkarak genç delikanlıya sarılmış.

O delikanlı  bir prensmiş adı da Murat Şah´mış. Masal ya bu her nasıl olmuşsa periler tarafından bir kuşa dönüştürülmüş, onu seven bir prensesin eli, eline değinceye kadar o sihir bozulmamıştı.

Prenses  ona sevgiyle sarılınca sihir bozulmuş, el ele tutuşan prens ve prenses periler ülkesinden çıkıp uzaklaşmışlar. Kırk gün kırk gece süren büyük bir düğünle evlenmişler.

Bu masal ile çocuklarımız neler kazanacak

  • Eğlenceli bir masal olduğundan çocuklar eğlenecek.
  • çocukların hayal dünyası gelişecek.
  • Bu masalı okuyan çocuklar’ın okuma becerileri gelişecek.
  • mutlu sonla biten masal olduğundan adeta mutlu olacak.
Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Aslan, Öküz ve Çakal Çocuk Hikayeleri
Bilinen Hikayeler: Aslan, Öküz ve Çakal
Kral Midas Hikayesi
Kral Midas Hikayesi
Kralın Yeni Giysileri
Kralın Yeni Giysileri: Kral Çıplak Masalı
Dalkavuk Kurt Masalı
Dalkavuk Kurt Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.