Leydi ve Aslan
Bir zamanlar ülkenin en doğusunda hüküm süren bir beyin Leydi isminde dünyalar tatlısı güzel bir kızı varmış.
Daha önce hiç şehrin dışına çıkmayan Leydi, zaman zaman köşklerinde misafir ettikleri yaşlı ninelerden masallar dinlermiş. En çokta ormanın derinliklerinde yaşayan Aslan Masalı onun ilgisini çekermiş.
Gün geçtikçe Leydi’nin ormandaki konuşan Aslan’a olan merakı dahada artınca, bir sabah babasının yanına giderek ona “Babacım, ben bugün ormana gezmeye gitmek istiyorum. “demiş.
Babasının yapması gereken bir sürü işi varmış. O yüzden onunla gitmesi imkansızmış. Ama kızının ısrarcı olması üzerine biraz düşünen baba “Tamam ama yanına dadın ile birlikte beş askerde alıp, öyle gideceksin. “demiş
Leydi, “Tamam,” dedikten sonra yanına dadısı ile birlikte beş askerde alarak ormana gitmiş.
Ormana vardıklarında Leydi hep “Biraz daha gidelim.” Deyince dadısı “Ama şehirden çok uzaklaştık”
Leydi “Dadı ilk defa ormana geldik, biraz daha dolaşmak istiyorum. “demiş.
Biraz daha yol gittikten sonra Leydi “Burası çok güzel, burada kalabiliriz. “demiş.
Bir ağacın altına geçip, oturmuşlar. Dadı “Leydim, acıktın mı? Yiyecek bir şeyler hazırlayayım mı?” diye sormuş.
Leydi “Evet çok iyi olur. Sen yiyecek bir şeyler hazırlayana kadar ben biraz dolaşıp, gelirim.”
Dadı “Ama tek başına gitmen tehlikeli olabilir. Bir kaç askerde seninle gelsin.”
Leydi “Gerek yok dadı, zaten yakınlarda olacağım. Sizden uzaklaşmayacağım. “demiş
Leydi etrafına bakına bakına dolaşmaya başlamıştı. Epey bir dolaştıktan sonra geri dönmek istemiş. Ancak bir türlü hangi yöne gitmesi gerektiğini bulamamış. Dadısını bulma umuduyla dolaşırken, gittikçe onlardan uzaklaştığının da farkında değilmiş.
Bu arada Leydi’nin dönmediğini gören dadı ve askerler onun kaybolduğunu anlamışlardı. Hemen her yerde onu aramaya başlamışlar. Ama hiçbir yerde bulamamışlar. Akşam olmak üzereyken Leydiden ümidini kesen dadı, Beyi durumdan haberdar etmek için iki askeri şehre göndermiş.
Bu arada Leydi, ormanda sığınacak bir yer ararken havanın kararmasıyla beraber korkmayada başlamıştı. Sağ tarafına bakınca uzakta küçük bir kulübe olduğunu görmüş. Sevinçle o kulübeye doğru koşarak kapısını çalmış. Ses çıkaran olmayınca “Kimse yok mu? “ diye seslenmiş. Yine cevap veren olmayınca, kapıyı açarak içeri girmiş.
İçeride mis gibi yemek kokuları geliyormuş. Mutfağın kapısını açan Leydi masanın üzerinde bir tabağın içinde kızarmış bir tavuk olduğunu görünce, kendi kendine “Herhalde bir küçük parça yememe kızmaz.” Diyerek tavuktan küçük bir parça koparmış ve tam ağzına atacakken, bir ses “Sende kimsin, burada ne arıyorsun.” Demiş.
Arkasına dönen Leydi, Aslan’ın karşısında olduğunu görünce korkuyla geri geri gitmiş. Sonrada “Şey, şey, ben kayboldum. Çok acıkmıştım, izinsiz yemeğinizden bir parça et kopardığım için özür dilerim.” Demiş.
Aslan kızın korktuğunu görünce ona “Benden korkma sana zarar vermeyeceğim. Masaya oturup istediğin kadar yiyebilirsin.” Demiş.
Masaya oturup, karnını iyice doyuran Leydi, Aslan ile oturup, sohbet etmeye başlamış. Aslan başından geçenleri ona anlatınca Leydi çok üzülmüştü.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra Aslana “Peki sana yardım etmenin bir yolu yok mu?” diye sormuş.
Aslan “Bir kişi korkmadan bir geceyi bu kulübede geçirirse Cadının yaptığı sihirde bozulur.” Demiş.
Leydi gülümseyerek “Zaten istemesem de bu gece burada kalmak zorundayım. Burası benim için en güvenilir yer.” demiş.
Leydi ve Aslan oturup, saatlerce sohbet etmişler. Sabaha karşı uykusuzluktan ikiside oturdukları yerde uykuya dalmışlardı.
Epey bir süre uyuyan Leydi uyanınca Aslan’ın yerinde genç ve yakışıklı birisini görünce şaşırmış. “Aslan, Aslan, sen misin?” diye sormuş.
Gözlerini açan genç adam “Evet, benim Leydi, senin sayende o sihir bozuldu ve eski halime geldim. Ailen seni şimdi çok merak etmiştir. Hadi seni evine götürelim.”
Leydi “Evet çok merak etmişlerdir.” Demiş.
Beraber kulübeden çıkarak şehre doğru gitmişler. Şehre vardıklarında Leydi’nin anne ve babasına olup, bitenleri anlatmışlar.
Genç adam aslında kim olduğunu söyledikten sonra beyden kızı ile evlenmek istediğini söylemiş. Kızına bakan bey kızının da istekli olduğunu görünce evlenmelerine müsaade etmiş.
Leydi’yi alıp, saraya götüren genç adam, düğün hazırlıklarını yaptıktan sonra büyük bir düğünle evlenmişler.
Oğlunun gelmesine sevinen Kral, düğün hediyesi olarak oğlunu ülkenin yeni kralı olduğunu ilan etmiş. Leydi ise kraliçe olmuş. Beraber bir ömür mutlu bir yaşam sürmüşler.
Bu güzel Leydi ve Aslan Masalı da burada son buldu. Başka güzel masallar ile buluşmak üzere hoşçakalın.