Tasa Kuşu Hikayesi

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde güzelliği dillere destan olan Dilber isminde bir sultan varmış. Dilber Sultan her ne yaparsa yapsın, Padişah ona hiç kızmadığından çoğu zaman çevresindekilerle alay etmek Dilber Sultanın çok hoşuna giderdi.

Bir gün saraya gelen bir kadına alay ederek onunla konuşan Dilber Sultan, onun kırıldığını hiç düşünmeden alay etmeye devam etmiş.

Bu duruma çok üzülen kadın sadece “Dilber Sultan, sen hiç tasa yüzü görmeyesin.”  Demiş.

Dilber Sultan “Tasa mı? O da ne ki” diye sormuş gülerek…

İstemeye istemeye gülümseyen kadın şakayla “Tasa Kuşu” demiş.

O anda orada bulunanlar kadının ne demek istemediğini anlamamışlar. Dilber sultan ise o kuşu merak ettiğinden hemen dışarı çıkarak bir askere “Bana hemen bir Tasa kuşu getirin.” Diye emir vermiş.

 Askerler akşam olmadan bir kafes içerisinde büyük bir kuşla saraya geri dönmüşler. “Sultanım istediğiniz Tasa Kuşunu getirdik.”

Dilber “O kuşu benim odama taşıyın. ” demiş.

 Akşam olunca odasına giden Dilber Sultan “Demek Tasa dedikleri Kuş sensin.  O kadın neden bana senin yüzünü görmememi söyledi ki,”

O anda Tasa Kuşunun kendisiyle konuşmaya başladığını gören Dilber Sultan şaşkınlıkla onu dinliyordu.   “Güzel Sultan, nedenini öğrenmek istiyorsan, kafesi açman lazım. “

“Kafesi açar açmaz uçup, gideceksin değil mi? Seni gidi uyanık Kuş.”

“Senin bir kuştan korktuğunu bilmiyordum sultanım.”

“Senden mi? Korkacağım.” Diyerek kafesi açmış.

 Kafesten çıkan Tasa kuşu Dilber Sultanın omuzlarından tuttuğu gibi onu uzaklara çok uzaklara götürüp, onu bir dağın yamacında bırakarak ortadan kaybolmuş.

Nerede olduğunu bilmeyen Dilber Sultan oturup ağlamaya başlamış. Bir süre sonra onu gören bir çoban hemen yanına giderek. “Burada ne arıyorsunuz?” diye sormuş.

Dilber Sultan, kadın ve Tasa Kuşu ile olan hikayesini çobana anlatınca, Çoban garip, garip ona bakarak bu kadar güzel bir kızın yalan söylemeyeceğini düşünmüş. Sonrada heybesinden çıkardığı biraz yemeği ona uzatarak “Önce bir karnını doyur da, bir çıkar yolu bulmaya çalışırız. ”demiş.

Dilber Sultan karnını doyurduktan sonra çobanla birlikte, çobanın dağ başında yalnız başına kaldığı derme çatma kulübeye giderek, orada kalmaya başlamış.

Çoban Dilber Sultan’ın kaldığı ülkenin ismini duymuş ama çok uzak olduğundan onun ülkesine nasıl geri göndereceğini bilmiyormuş.

Dağ başında kendisine hizmet edecek kimse olmadığından, tüm ihtiyaçlarını kendisi gideren Dilber Sultan. Her gün evine dönme umuduyla dağın en tepesine çıkar “Tasa Kuşu nerdesin, yaptıklarım yüzünden çok pişmanım. Ne olur beni evime geri götür.” Diye bağırırmış.

Günler bu şekilde geçip giderken umudunu yitirmeyen Dilber Sultan her gün Tasa Kuşuna seslenmeye devam etmiş. Ama bir süre sonra artık Tasa Kuşunun gelmeyeceğini düşünen Dilber Sultan tamamen ümidini kaybetmişti ki, fark ettirmeden onu izleyen Tasa Kuşu, onun değiştiğini görünce ortaya çıkmış.

Dilber “Tasa Kuşu sizden rica etsem beni evime geri götürebilir misiniz?”

Tasa Kuşu “Bu dağ başında sabrederek ve çobana iyi davranarak imtihanı geçtin. Çobanla vedalaş yarın seni evine geri götüreceğim.” Demiş.

Dilber Sultan Çobanla vedalaştıktan sonra dağın en yüksek yerine çıkarak beklemeye başlamış. Çok geçmeden gelen Tasa Kuşu Dilber Sultan’ın omuzlarından tuttuğu gibi onu sarayına geri götürmüş.

O günden sonra hiç kimseyle alay etmeyen ve herkese saygı gösteren Dilber Sultan komşu ülkenin şehzadesiyle evlenerek bir ömür mutlu bir yaşam sürmüş.

Bu güzel Tasa Kuşu Hikayesi de burada son buldu. Başka Eğitici Uyku Masalları ile buluşmak üzere hoşçakalın.

Bu masalın kaynak gösterilmeden yayınlanması çoğaltılması ve paylaşılması yasaktır…