Masallar OkuAltın Saçlı Kızın Hikayesi
O güzel ülkede herkes gibi çiçekleri çok seven ve Sera ismindeki uzun saçlı kızıyla birlikte yaşayan Martina isminde iyi yürekli ve fakir bir kadın da yaşarmış.
Annesi Sera’nın o güzel saçlarını her akşam yatmadan önce tarar. Sonrada yanağına bir öpücük kondurduktan sonra önce eline aldığı kitaptan ona küçük bir hikaye okur, sonrada çok sevdiği Pinokyo Masalı’nı değişik şekillerde anlatırmış. Sera uykuya daldıktan sonra da, üstünü örtüp odasına gidermiş.
Günlerden bir gün küçücük tarlasında çalışırken, yanına gelerek kendisinden bir bardak su isteyen yaşlı bir adama, hem su hemde tüm yiyeceğini ikram etmişti.
Martina’nın iyiliğine karşılık yaşlı adam “Bana yaptığın iyiliğe karşılık bende sana yardım etmek istiyorum.” Demiş. Bir süre duraksadıktan sonra heybesinden çıkardığı bir şişeyi kadına uzatarak “Evladım bu suyla kızının saçını yıka, kızının saçları altın gibi parlayacak. Her akşam kızının saçını taradıktan sonra da bir saç telini alıp, bir saksıya ek.” Demiş.
Martina şaşırmıştı. Yaşlı adama teşekkür ederek şişeyi aldığı gibi evin yolunu tutmuş. Şişedeki su ile Sera’nın saçlarını bir güzel yıkamış.
Sabah uyanan kadın, Sera’nın saçlarının Altın rengine döndüğünü görünce sevinçle “Kızım aynanın karşısına geçerek saçlarına bakar mısın?” demiş.
Aynanın karşısına geçen Sera “Anne ben, Altın saçlı kız olmuşum.” Demiş sevinçle.
Serayı tanıyan herkes onun pırıl pırıl parlayan saçlarını görünce hayranlıkla ona bakıyormuş. Kısa bir sürede ismi Altın Saçlı Kız diye anılmaya başlamış.
İşte günler bu şekilde geçip giderken, kadın yaşlı adamın söylediklerinin bir kısmını unutmuştu. Bir akşam Sera’nın Altın renkli saçını tarayan Anne’nin aklına yaşlı adamın dedikleri gelince, hemen Sera’nın saçından kopardığı, bir saç telini götürüp, saksıya ekmiş.
Sabah olunca uyanan kadın merakla kızının saçını ektiği saksıya bakınca gördüklerine inanamamış. Saksında güneşin yansımasıyla birlikte ışıl ışıl parlayan bir altın varmış.
Martina sevinçle o altını alarak, Sera’nın yanına gitmiş. En baştan olup, biteni bir bir kızına anlatmış.
Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış, birden zenginleşen bu fakir ailenin durumu, şehirde konuşulur olmuş. Ama kimse zenginlik kaynağının ne olduğunu bilmiyormuş.
Sera ve Annesini gizlice izlemekte olan bir karı koca, bir plan yaparak o planı uygulamaya başlamışlar. Eski elbiseler giyen kadın, Martina’nın evinin kapısının önüne uzanarak baygınlık numarası yapmış.
Sabah dışarı çıkan Sera, kadını yerde öylece uzanmış görünce hemen yanına giderek uyandırmaya çalışmış. Ancak uyandıramayınca annesini çağırmış.
Martina ile Sera kadını eve taşımışlar. Bir süre sonra uyanan kadın, açlıktan bayıldığını söyleyince, Martina ve Sera hemen güzel yiyecekler hazırlayarak kadının önüne indirmişler.
Yemek yerken konuşan kadın, kimsesinin ve kalacak yerinin olmadığını söyleyince kadına acıyan Martina, kadına kendileri ile birlikte yaşamasını teklif etmiş.
Bu teklifi kabul eden kadın, içten içten seviniyormuş. Çünkü amacına ulaşmıştı. Her akşam gizlice Sera ve Annesini gözetleyen kadın, en sonunda zenginlik kaynaklarının ne olduğunu öğrenmişti.
Bir gece herkes uykudayken makası alarak Sera’nın Altın renkli saçını kökünden kesen kadın, evden tam çıkmak üzereyken, Sera’nın saçları bir Ejderhaya dönüşünce, korkudan ne yapacağını bilmeyen kadın arkasına dahi bakmadan kaçarak bir daha o evin yanından bile geçmemişti.
İşte arkadaşlar, yapılan iyiliğe, kötülükle karşılık verenlerin sonu o kötü kalpli kadın gibi oluyor. Bu güzel Altın Saçlı Kızın Hikayesi de burada son buldu. Başka Güzel Klasik Hikayeler ile buluşmak üzere hoşçakalın…
Bu masalın kaynak gösterilmeden yayınlanması ve paylaşılması yasaktır…
Masal oku portalımızdaki diğer içeriklere de göz atmaya ne dersiniz?
