Turna ve Yengeç

Bir zamanlar bembeyaz tüyleri olan uzun boylu kurnaz bir Turna yaşarmış. Acıktığı zamanlar evine yakın olan göle avlanmak için gider,  yakaladığı balıkları keyifle yer sonrada oradan ayrılırmış.

Turnayı tanıyan balıklar onu gördükleri vakit, ona yem olmamak için hemen gölün derinliklerine dalar, o gölden uzaklaşmadıkça da suyun yüzeyine çıkmazlarmış.

Ama Turna o kadar kurnazmış ki, her seferinde balıkları kandırmanın bir yolunu bulur. Ve onları rahatlıkla avlarmış. Balıkları avlamaktan zevk alan Turna, karnını doyurduktan sonra “Ne kadarda lezzetliymiş bu balıklar.” Diye söylenir, sonrada oradan ayrılırmış.

Günler bu şekilde geçip giderken herkes gibi Turnada yaşlanmaya başlamıştı. Yaşlanmasıyla birlikte eskiden olduğu gibi hızlı olamadığından ve balıkları kandıramadığından, çoğu zaman hiç balık yakalamadan gölden ayrılıyormuş.

Ne yapacağını bilemeyen Turna çoğu zaman aç kaldığından, gün geçtikçe zayıflıyormuş. Balıkları kandırmak Ertesi gün aklına parlak bir fikir gelmişti.

Gölün kıyısındaki büyük Yengeç’in yanına yaklaşan Turna çok üzgün gözüküyormuş. Öylece kıyıda durup, hiç balık yakalamaya çalışmayınca meraklanan Yengeç “Hayrola Turna seni ilk defa böyle üzgün görüyorum. Seni bu kadar üzen şey nedir.” Diye sormuş.

Turna “ Bu güzel göl hakkında, bir şeyler işittim. O yüzden üzgünüm.”

Yengeç “Göl mü? Göle ne olmuş.”

Turna “Bu gölü kurutup, bahçe yapacaklar.”

Yengeç “Bunu nereden işittin, gerçek mi?”

Turna “Gerçek, köylülerden işittim.”

Telaşlanan Yengeç hemen suya dalarak, suda yaşayanlara teker teker anlatmaya başlayınca, tüm balıkları bir telaş sarmıştı.

Balıklar, kaplumbağalar, kurbağalar ve yengeçler bir araya gelerek ne yapacakları konusunda konuşmaya başlamışlar.

Bu arada balıklar kıyıya gidiyor ama Turna onları yakalamak için suya bile girmiyordu. Bu davranışını gören Balıklar, Turna’nın değiştiğine inanmışlardı.

 Bir kısım balık ile Yengeçler suyun yüzeyine çıkıp, Turnayla konuşmaya başlamışlar.  Balıklardan Biri “Turna, bu göl kurursa biz ne yaparız. Başka gidecek yerimiz yok.” Diye sormuş.

Turna bir süre sessiz kalmış. Sonrada “Aslında bir yolu var. Buraya yakın büyük ve güzel bir göl var. Oraya gidebilirsiniz.”

Balıklar “ Kurbağa, kaplumbağa ve yengeç gidebilir ama biz gidemeyiz ki,”

Turna “Aslında sizi oraya götürmenin bir yolu var, ama ben çok yorulurum.”

Balıklar hep bir ağızdan  “Neymiş o yol, ne olur söyle.” Demişler.

Turna “Her gün taşıyabileceğim kadarını alıp, diğer göle götürebilirim.”

Balıklar yine kendi aralarında konuştuktan sonra Turna’nın kendilerine yardım edeceğini inanarak, “Ne zaman, bizi götürmeye başlayacaksın.” Diye sormuşlar.

Turna isteksiz isteksiz “Bugün sadece 5 balığı götürebilirim. Kim gitmek ister.” Diye sormuş.

Hemen kıyıya çıkmış beş balığı alarak, onları eve götürüp, afiyetle yemiş. Her gün bu şekilde aldığı balıkları eve götürüp, yiyormuş. Gözü bir türlü doymayan kurnaz turnanın canı bu sefer yengeci yemek istemişti.

Bir sabah gölün kıyısına gidince “ Yengeç, bugün seni götüreyim mi ?”

Yengeç “ Olur.” Demiş.

Yengeci aldığı gibi eve götürünce, Yengeç Turnanın yine kendilerini aldattığını anlayıp, kıskacıyla onun ayağından yakaladığı gibi onu sakat bırakana kadarda bırakmamış.

Sakatlanan turna artık evden dışarı çıkamamıştı. Yengeç ise göle dönerek balıklara olup, biteni anlatmış.  

Balıklar, yine kandırıldıklarını anlayıp, bir daha Turnaya güvenmemişlerdi. Turna ise aç gözlülüğünün bedelini sakat kalarak ödemişti.

Bu güzel Turna ile yengeç Masalı da burada son buldu. Tekrardan buluşmak üzere hoşçakalın..