Tuzlu Deniz Masalı

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde büyük bir kasabada yaşayan bir çiftçinin sadece iki oğlu varmış. Bu çiftçi ömrünün geri kalanını uzak bir ülkede geçirmeye karar verdiğinden tüm mal ve mülkünü iki çocuğuna bırakarak, o ülkeden bir daha geri dönmemek üzere ayrılmış.

Bu kardeşlerden büyük olanı kurnaz ve çok paragöz biriymiş. Büyük kardeş babalarının tüm mallarını üzerine geçirerek rahat ve bolluk içinde bir hayat sürerken küçük kardeş ise eşi ve çocukları ile birlikte yoksulluk içerisinde bir hayat sürüyorlarmış.

Zengin olan kardeş müsrifçe para harcarken, fakir olan kardeşin ise ne yiyecek yiyeceği, ne de doğru düzgün giyecek giysisi varmış.

Bir gün çocukları açlıktan ağlayan fakir kardeş ağabeyinden yardım istemeye karar vermiş. Hemen Ağabeyinin yanına giderek ona: “Abi çocuklarımın karnı çok aç, bana biraz borç para verir misin. Onlara biraz yiyecek ve giyecek alacağım.”

Ağabeyi “Her defasında buraya para istemeye geliyorsun. Sana verecek bir kuruş dahi param yok.” Demiş.

Ağabeyinin söylediği sözlerden epey incinen küçük kardeş, hiç ses çıkarmadan oradan ayrılmış. Düşünceli bir şekilde eve doğru giderken ormanda yaşlı bir adamla karşılaşmış.

Yaşlı adam elindeki baltayla ormandaki kurumuş ağaçları kesiyor yerine yenisini dikiyormuş. Adamın epey yorulduğunu gören Fakir kardeş “Hey, amcacım, sen çok yorulmuşsun . Sen biraz oturup, dinlen ben şu kuru ağacı keserim.”

Yaşlı adam “Teşekkür ederim evladım. Niye bu kadar düşüncelisin, bir şey mi oldu?

Fakir kardeş “Eşim ve çocuklarım aç ve ben onlara yiyecek götüremiyorum ne yapacağımı bilemiyorum. Çok çaresizim ne yapsam diye düşünüyordum?”

Yaşlı adam “Demek öyle, biraz dinleneyim, ben seni çok zengin edecek bir şey biliyorum.” Demiş.

O kuru ağacı kesen fakir kardeş’e yaşlı adam: “Teşekkür ederim evladım.” demiş sonrada çantasından çıkardığı bir parça çöreği ona uzatarak. “Evladım al bu çöreği ve ormana git ve kuzeye doğru yürü bir süre sonra yan yana dizilmiş 3 Armut ağacına denk geleceksin. O ağaçların arka kısmında bir dere akar. derenin dar kısmında ufak bir kulübe göreceksin. O kulübeye git, orada yaşayan bir cüce var. O cüce bu çöreği çok sever. Bu çöreği senden almak için ne istersen sana verecek. Ama sen ondan taştan yapılma bir değirmen iste.” Demiş.

Yaşlı adamın dediklerini yapan fakir kardeş ormana girdikten sonra kuzeye doğru yürümüş. Bir süre sonra az ileride yan yana dizilmiş 3 armut ağacının olduğunu görmüş. Armut ağaçlarını geçerek derenin yanına gitmiş. Bir süre yürüdükten sonra büyük bir ağacın altında şirin bir kulübenin olduğunu fark etmiş.

Hemen kulübeye doğru gitmiş. Kısa bir sürede kulübenin yanına ulaşan adam, kulübenin açık kapısından içeri girince cüce ona bağırmaya başlamış.

“Hey sende kimsin,  ne işin var ve buraya nasıl geldin?

Fakir kardeş neye uğradığını şaşırmış ve kekeleyerek, ”Şey, ben, ben.” Diyebilmiş sadece

Cüce “ Sen bir hırsız mısın? Ne çalmaya geldin, söyle bakalım.” diyerek onu baştan aşağı süzmüştü. Adamın elindeki çöreği görünce “Senin o elindeki o çörek benim en çok sevdiğim çörektir. Ona karşılık ne istersen alabilirsin.”

Fakir kardeş “Tamam, bu çöreği sana veririm ama bana taştan yapılmış bir değirmen vermeni istiyorum.”

Cüce “Kabul ediyorum” diyerek değirmeni kucaklayarak adama uzatmış. “Şunuda unutma bu sıradan bir değirmen değildir. Bu değirmen çalışmaya başlayınca senin dileğin ne ise onu yerine getirecek, işin bittiği vakit üstünü kırmızı bir kumaşla ört ki değirmen dursun.”

Fakir kardeş cüceye teşekkür ettikten sonra evin yolunu tutmuş. Eve varınca karısının ve çocuklarının halsiz bir şekilde uzandıklarını görmüş.

Hemen karşısından yere kırmızı bir örtü sermesini istemiş ve değirmeni kırmızı örtünün üstüne koyarak değirmeni bir kere çevirince değirmen çalışmaya başlamış. Adam “Değirmen ben senden makarna istiyorum.” demiş

Değirmen hemen makarna yapmaya başlamış, hepsi hayretler içerisinde değirmene bakıyormuş. Adam hemen değirmenin üzerine kırmızı örtüyü atınca değirmen çalışmayı durdurmuş.

Adam ailesinin istediği ne varsa bu şekilde öğüttükten sonra bir güzel karınlarını doyurmuşlar.

O günden sonra fakir kardeş değirmenden her gün bir sürü şey üretmesini istemiş. Ürettiği mercimek, nohut, darı ve birçok ürünü pazara götürerek satmaya başlamış

Bu sayede kısa sürede zengin olan fakir kardeş büyük bir ev inşa etmiş. Artık herkesin giyecek yeni giysileri varmış. Herkes mutluymuş.

Ama bu büyük değişiklik kıskanç abisinin dikkatinden kaçmamış.  “Nasıl olur, daha bir ay önce benden para istemeye gelmişti ama şan benden çok daha zengin olmuş. Bu işte bir iş var.” Diye düşünüyormuş.

Zengin kardeş neler olduğunu öğrenmek için gizlice kardeşinin evine girerek evde olanları izlemeye başlamış. Evde olanları öğrenmesi fazla uzun sürmemişti.

Akşam eve gelen fakir kardeş değirmeni salonun ortasında çalıştırınca gördüklerine inanamayan zengin kardeş herkes uyuduktan sonra değirmeni çalmış ve ailesini de alarak kasabayı terk etmeye karar vermiş.

Sabah erkenden ailesini de yanına alarak kasabanın güneyindeki sahile giderek kiraladığı bir kayığa binerek kimsenin onları bulamayacağı bir yöne doğru açılmışlar.

Kasabadan epey bir uzaklaştıktan sonra zengin kardeş değirmeni test etmeye karar vermiş. Değirmeni içine koydukları çuvaldan çıkartarak seslenmiş. “Değirmen ah değirmen, bana tuz üretmeni istiyorum .”demiş.

Değirmen hemen tuz üretmeye başlamış, başlamasına ama zengin kardeş o sihirli değirmeni nasıl durduracağını bilmiyormuş. Durdurmak için seslenip durmuş ama değirmen bir türlü durmayınca üretmiş olduğu tuzun ağırlığından kayık suya batmış.

Zengin kardeş, eğer küçük kardeşini kıskanmamış olsaymış, ailesiyle birlikte güven içerisinde yaşayabilirmiş.

Başka birilerini kıskandığımız zaman her zaman zararlı çıkan taraf kıskanan taraf oluyor. O yüzden başkalarını kıskanmamalı ve sahip olduklarımızla mutlu olmasını bilmeliyiz. Başkalarının elinde olanlara göz koyarsak sonucumuz işte bu olur.

Kendinize, arkadaşlarınızla kıyaslayarak sürekli ailenizden yeni şeyler istemeyin. Sizden daha iyi oyuncakları var diye hiçbir zaman arkadaşlarınızla kavga etmeyin. Zengin kardeşte aynısını yaptı ve başına gelenleri hepimiz gördük.

Başka öyküyle masal okumak istiyorsanız Eğitici Masallar bölümüne bakabilirsiniz.