Yürek Ana Masalı

Yürek Ana Masalı

Abone Ol google news

Yürek Ana Masalı, oldukça beğenilen Türk Masalları’nı okurken eğleneceksiniz.. iyi okumalar.

Ala dağlar, karlı dağlar yüceden yüce çok eski zamanlarda öylece  insanlar düşünüp dururlarmış kendince.

Evvel zaman içinde ayların isimleri dahi yokken, kendisine yiğit ana denilen iyi yürekli bir kadının birbirinden yiğit oniki erkek çocuğu varmış. Onları o kadar çok severmiş ki zaman zaman evlatlarım der de başka da bir şey demezmiş.

Bu çocuklar gel zaman git zaman derken büyüyerek hepsi iyi birer denizci olmuşlardı. Her gün denize açılarak, balık tutup, sünger avcılığı yapıyorlardı.  Yani  anlayacağınız, hepsi hayırlı  birer evlat olma gayreti içerisindeydiler. Yiğit ana ise  çocuklarını izler ve onların bu çalışkanlığından çok gururlanırmış.

Nasıl olmuşsa yiğit ananın bu mutluluğu uzun sürmemişti. O zamanlarda oralarda hüküm süren zalim bir hükümdar; her nasıl olmuşsa sebepsiz yere on iki kardeşi yakalatarak zindana attırmış.

Kardeşler, o zindan kurtulmak için düşünüp taşınmışlar ama ellerinden hiçbir şey gelmiyormuş. Oniki kardeşin en büyükleri:

“Bizleri buradan kurtarsa kurtarsa ancak yiğit ana kurtarır.” demiş.

Bir diğer kardeş: “Ona gerek kalmaz ki, onun türküsü dahi bizi buradan kurtarabilir ancak…” demiş ve susmuş.

Çünkü yiğit analarının kale duvarının dibinde türküye duracağı günü bilmediklerinden onu beklemişler aradan iki yıl gibi bir süre geçmiş, ama bu kardeşler ümitlerini yitirmeden sabırsızlıkla beklemişler. Çünkü kollarına ve ayaklarına  takılan zincirleri koparmanın ve o zindandan kurtulabilmelerinin tek çaresi türküymüş meğer…

Gün gelmiş bir sabah muratlarına ermişler…Artık bekleyecek sabrı kalmayan yiğit ana; her türlü zorluğa rağmen kalenin duvarı dibine giderek, sesi çıktığı kadar,  durmadan başlamış yanık yanık türkü söylemeye…

Nice yiğit durur namerdin ülkesinde

Adam heves ve eğlence peşinde

Gurbetin çar-ı köşesinde

Hiç eğleşilmez kisb-u kâr olmayınca

Bu ezgiyi söyledikten sonra yiğit ana bu sefer başka bir türküye geçti…

Yiğitler düşmesin elin diline

Söyleye söyleye destan ederler

Birçoğu yavuz olsa yiğidin adı

Hayali  gurbet ile mihman ederler

Yüreğimin yangını bunun ile dört oldu

Saramadım onları yüreğime dert oldu

Karacaoğlan der ki yiğidin namı alemde

Kudretten çekilmiş o kaşlar kalemde

Yiğit yetim kalmış gurbet elde

Bunu duyan düşmanlarım bayram ederler.

Türkü rüzgar ve denizin etkisiyle zindandaki çocuklar tarafından duyulmuş. Türküyle beraber çocukların yüreğine dolan sevgi ile adeta zindanın içi bir anda aydınlanmıştı. oniki delikanlının yüreği coşkuyla dolduğu gibi zincirleri çekip koparmışlar.

Sonrasında ise zindandaki nöbetçileri etkisiz hale getirerek dışarı çıkmışlar. Yiğit analarının yanına vararak onun  boynuna doya doya sarılmışlar.

“Anam eğer sen olmasaydın bizler bu zindandan öylece  kalırdık” demişler.

Yiğit ana, çocuklarına kavuşmanın sevinciyle doya doya onlara sarıldıktan sonra, üzgün bir şekilde:

“Artık bu diyarlarda fazla kalamazsınız… hemen evden giysilerinizi alıp, on iki ayrı kola dağılın, kendinize göre bir yaşam kurun!..” demiş.

Oğulları “bizler sensiz hiç bir yere gidemeyiz,” demişler.

Gözü yaşlı Yiğit ana:

“Ben sizin olduğunuz her yerde olacağım yiğit  evlatlarım.. Yürekleriniz daima sevgi ve güzellikle çarpacağına göre, benimde daima yanınızda olacağımı unutmayın…” demiş.

En büyükleri, anasının elini öperek:

“Anam bizim isimlerimiz yok ki, adsız, şansız nasıl uzaklara gidebiliriz ki! üstelik oralarda ne yapacağımız ve ne iş tutacağımızı da bilmiyoruz!..” demiş.

önce biraz  düşünüp taşınan yiğit ana sonra da kendinden emin bir ifadeyle:

“Hele şöyle bir önümde diziliverin bakalım,” demiş.

Oniki yiğit  hemen analarının önünde yaş sırasına göre dizilmişler.

Yiğit ana, o yiğit çocuklarını iyice süzdükten sonra, en büyüklerinden başlayarak:

“Senin adın, ocak”,

sonrada sırasıyla isimleri söylemeye başlamış:

“Seninki, Şubat,”

“Seninki , Mart,”

“Seninki, Nisan,”

“Seninki. Mayıs,”

“Seninki, Haziran,”

“Seninki, Temmuz,”

“Seninki, Ağustos,”

“Seninki, Eylül,”

“Seninki, Ekim,”

“Seninki, Kasım,”

“Seninki de Aralık,”  olsun dedikten sonra isimlerinizi unutmayın canlarım benim ama buralarda fazla durmayın gittiğiniz yerlerde adınıza layık işleri  nasıl yapacağınıza da Doğa Ana’dan zamanla öğrenmiş olacaksınız. Yolunuz ve uğrunuz açık, kılıcınız keskin, kazancınız daima bereketli olsun, hadi canlarım hükümdar ve adamları gelmeden uzaklaşın buralardan.”

Kardeşler analarının yanından ayrılmadan önce:

“Peki onu nasıl bulabiliriz?” diye sormuş.

Anaları:

“O sizleri teker teker bulacak, hiç meraklanmayın siz!.. Sizleri bulduğunda ise görevlerinizin ne olduğu söyleyecek iş ve aş verecek canlarım.” Demiş.

İşte her bir kardeş bir diyara doğru gitmiş  sevgili çocuklar, Yiğit Ana’nın hikayesi de böyle bitivermiş. Sizlerin de yaşamı sevgi ve  güzellikle dolu olması temennisiyle çocuk hikayemiz burada bitti sevgi dolu günler dilerim.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Keloğlan ile Kırmızı Taş Masalı
Keloğlan ile Kırmızı Taş Masalı
Sincap Ailesi
Sincap Ailesi Hikayesi
Keloğlan ile Kör Bakır Masalı Oku
Keloğlan ile Kör Bakır Masalı Oku
Bir Varmış Bir Yokmuş Masalı
Bir Varmış Bir Yokmuş Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.