El Kirlenmeden Ağız Tatlanmaz Hikayesi: 3-4 yaş masal oku
Evvel zaman içinde güzel bir diyarda herkesin “tembel çocuk” diye hitap ettiği bir çocuk yaşarmış. Bu çocuk hiçbir iş yapmadan, günü gün ederek geçirmekteymiş.
Şekeri çok seven bu çocuk, her gün bahçesinde oturur, tıkır tıkır sesler çıkartarak şeker yermiş. Anne ve babası da her ona baktığında ne de olsa büyüyünce tembelliği geçer diye düşünürlermiş. Fakat tembel çocuğun düşündükleri gibi hiç de çalışkan olacak bir hali yokmuş.
Gün geçtikçe çocuğun tembellikleri azalmadığı gibi gittikçe de artıyormuş, tembel çocuğun anne ve babası onun için ne yaparlarsa yapsınlar bir türlü onu tembellikten kurtaramamışlar. Ona ne iş verirlerse versinler tembel çocuk,
“Aman; “Ben hiç çalışmak istemiyorum” diye düşünür ve hiçbir şey yapmazmış.
Onun bu hali, anne ve babasının canına tak etmişti, bu sebeple Baba tembel çocuğu Akça dedenin yanına göndermeye karar vermişti, belki çocuklarının tembelliğine o bir çare bulur diye.
Akça dede o bölgede yaşayan bilge kişiydi, ertesi günün sabahında tembel oğlanı köy arabasına bindirip Akça dedenin yanına yollamışlar Akça dedeye de önceden haber yollamışlardı.
Akça dede torunu gelecek diye bir gün önceden hazırlıklar yaptırmıştı, Şekerlemeler, Pastalar, börekler almış.
Tembel oğlan öğlene doğru Akça dedenin yanına varmıştı, eve girer girmez o şekerleri görünce gözleri parlamıştı.
“Dedeciğim,siz şuana kadar gördüğüm en iyi dedesisiniz” diye bağırmış, sonrada cebinden çıkardığı mektubu ona uzatarak; “annem size vermemi söyledi” demiş.
Akça dede mektubu okudukça kaşları çatılmıştı, çünkü mektupta tembel oğlanın tembellikleri yazıyordu.
Akça dede mektubu okuduktan sonra önce tembel oğlana şöyle bir bakmış, ama çocuğun ağzı sulanmış bir şekilde böreklere, pastalara, çöreklere, şekerlere bakıyormuş. Akça dede o haline bakınca yüzünde muzip bir gülüş belirmiş.
“Sofrada bulunanları beğendin mi?” diye sormuş.
Çocuk, “Beğenmek de söz mü? dedeciğim hepsi harika gözüküyor? demiş
Akça dede:
“Şimdi o sofrada bulunanları yemek istiyorsan, önce bahçemdeki çiçekleri sulamalısın yoksa yiyemezsin” diyerek gülümsemiş.
Tembel oğlan bir bahçeye birde sofradaki güzel yiyeceklere bakmış. İçinden de, “Bugün onları yemezsem ölmem ya! Nasıl olsa o masadakileri bana verecek, aç bırakacak değil ya” diye düşünmüş, sonra da Akça dedeye bakarak, “Ama benim canım hiç çalışmak istemiyor” diye söylenmiş.
Akça dede sesinin hiç çıkarmamış ve kapıyı açarak sokakta oynayan çocuklara, “Çocuklar gelsenize benim bahçeyi bir güzel sulayın, sonrada zararlı otları temizleyin, buraya gelin” diye seslenmiş.
Çocuklar Akça dedenin kendilerine iş yaptırdığı zaman onlara güzel şeyler vereceğini biliyorlarmış. çünkü her işten sonra onlara “El kirlenmeden ağız tatlanmaz. çocuklar, çalışarak emek verdiniz, elleriniz kirlendi, şimdi ise çalışmanın karşılığı olarak, ağzınız tatlanmalı.” dermiş.
Çocuklar bir saat gibi kısa bir süre içerisinde bahçedeki otları temizleyip, sulamışlardı. Sonra neşe içerisinde evin içine doluşmuşlardı. Akça dede onlara:
“Şimdi ellerinizi yıkayarak doğruca sofraya oturun” demiş.
Bu seferde tembel tembel oturan çocuğa dönerek, “Onlar çalıştıkları için bu yiyecekleri hak ettiler. bu sözü hiç unutma el kirlenmeden, ağız tatlanmaz” demiş.
Ertesi gün Akça dede, sokakta oturan çocukları yine çağırarak onlara;
“Bana ormandan odun toplayıp getirin, sonra da benim yanıma gelin, peki kimler gitmek istiyor” deyince,
Tembel oğlan “Ben, ben, ben” diye elini kaldırmış, sonra da “Anladım ki el kirlenmeden ağız tatlanmazmış” diye gülümsemiş.
O günden sonra çocuğun tembelliği kalmamış, adı ise artık tembel çocuk olarak anılmamaya başlamış hatta öyle olmuş ki o yörenin en çalışkanlarından biri olmuş.