Hacivat Ve Karagöz Komik Diyaloglar
Karagöz Ve Hacivat, Bursa Gezisi
Hacivat:
– Selamun aleykum Karagözüm.
Karagöz:
– Ooo hoş geldin suda pişmiş olan bal kabağı.
Hacivat:
– Aman ne oldu sana Karagözüm benimle güzel konuş, gel hadi seninle biraz Bursa’yı gezip dolaşalım.
Karagöz:
– Susalım da kime dalaşalım.
Hacivat:
– Dalaşalım değil iki gözüm dolaşalım.
Karagöz:
– Haa nereyi dolaşacakmışız?
Hacivat:
– Bursa’yı dolaşalım, dedim ya iki gözüm senin kafa nerde kaldı kim bilir beni dinlemiyorsun.
Karagöz:
– Hı öylemi dedin anladım Hacı cavcav.
Hacivat:
– Gel hemen ilerdeki dolmuşa binelim.
Karagöz:
– Ne dolmuş mu? Yine tepemin tasını attırıp, açacaksın bayramlık ağzımı!
Hacivat:
– Ne dedim ki, şu arabaya binerek Bursa’yı dolaşalım diyorum ama sen anlamıyorsun.
Karagöz:
– Hı öyle desene şimdi anladım, hadi şu dolmuşa binelim.
En sonunda dolmuşa binerek Bursa’ yı gezerler, eve dönmeden önce son olarak da Kapalı çarşıyı ziyaret ederler.
Karagöz:
– Kardeşim bu insanlar çıldırmış sanki kendi kendilerine konuşuyorlar.
Hacivat:
– Sen onun ne olduğunu bilmiyor musun? Onlar kendi kendine değil telefonla konuşuyorlar.
Karagöz:
– Telefon oda nedir?
Hacivat:
– Uzaktan iletişimi sağlayan elektronik bir şey.
Karagöz:
– İyi, iyi çok güzel bir şeymiş, teknoloji de epey gelişmiş.
Karagöz:
– Dostum benim işim var gitmem lazım.
Hacivat:
– Tamam, bende gideceğim sonra görüşürüz hoşçakal.
Karagöz:
– Oh çok şükür artık senden kurtuluyorum.
Hacivat:
– Haydi, haydi git gideceğin yere sana uğurlar olsun.
Hacivat ve Karagöz, Mühür
Hacivat
– OO hoş gelmişsin sevgili Dostum!
Karagöz
– Hoş gördük kel kafalı kara üzümüm!
Hacivat
– Nereden gelip, nereye gidiyorsun yine komikliğin üstünde?
Karagöz
– Hiçbir yere gittiğim yok, bizim çocukla kaç saattir okuma-yazma üzerine çalıştık, yoruldum biraz gezeyim dedim
Hacivat
– İyi yapmışsın, şimdi kafan balon gibi olmuştur.
Karagöz
– Ha, ha, ha, ha aynen kafam balon gibi oldu da uçmasın diye yapıştırıcı ile boynuma yapıştırdım
Hacivat
– Hemen sözü başka yöne çevirme, uzun bir süre ders çalışmaktan kafanın şiştiğini söylemek istedim.
Karagöz
– He, he kafam pişti de soğuması için dışarı çıktım.
Hacivat
– Allah senin iyiliğini versin! Peki, çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Karagöz
– Oooo nasıl iyi gittiğini bilemezsin sen Hacı Cavcav! Sen hemen şu müdüre söyle de benim ilkokul diplomamı tez zamanda hazırlasın.
Hacivat
– Kardeş hele sen hepsini iyice öğren diploma işi kolaydır.
Karagöz
– Şey, aslında okuma yazmayı öğrenirsem o diploma denen kağıt parçası başka benim ne işime yarayacak?
Hacivat
– Bak, öğrenirsen mühüre lüzum kalmayacak
Karagöz
– Peki, o zaman yerine kimse bakmayacak mı?
Hacivat
– Kimin yerine bakmayacak mı iki gözüm?
Karagöz
– Sen şimdi dedin ya müdüre lüzum kalmayacak!
Hacivat
– Sen ne alemsin müdür değil mühür, mühür! Hani imzanın yerine kullandığın o damga yok mu?
Karagöz
– Sende öyle söylesene köftehorum!
Hacivat ve Karagöz, Davul Bahşişi
Hacivat
– Selamun Aleykum iki gözüm, beni ne kadar kızdırsan da seni görünce her zaman rahatlıyorum.
Karagöz
– Teşekkür ederim, Hacı Cavcavım çok iyiyim!
Hacivat
– Hayrola, Niye öyle kendi kendine gülüp duruyorsun?
Karagöz
– Başıma gelmişleri hatırladıkça gülmeden duramıyorum, hah hah hah!
Hacivat
– Hah, hah, hah hah! Demek seni böyle sürekli güldürecek kadar bazı şeyler oldu.
Karagöz
– Seni pataklarım ha, sen bana gülme!
Hacivat
– Canım benim sana nasıl gülmeyeyim, çok komikmiş…
Karagöz
– Köftehor, daha ben sana anlatmadım ki bilmeden neye gülüyorsun?
Hacivat
– Tamam, tamam efendim, gülmüyorum, haydi neler oldu onu anlat?
Karagöz
– Biliyorsun ki Ramazan orucu yaklaşınca benim o dededen kalma antika davulu sakladığım yerden çıkartıyorum.
Hacivat
– İyi yapmışsın! Davulsuz Ramazan tuzsuz yemeğe benzetilir.
Karagöz
– Aynen öyle, ben de ilk günden o davulumu gümbür şenlendirdim.
Hacivat
– Aferin, güzel yapmışsın! Eeee sonra ne oldu?
Karagöz
– Dinleyeceksen önce şu çeneni kapat kızdırma beni Hacı Cavcav!
Hacivat
– Aha kapattım!
Karagöz
– Dün de davulumu sırtladığım gibi yollara düştüm, komşu mahallenin girişinde başladım tokmağı sallamaya.
Hacivat
– Aman, aman çal davulcu davulu, çal ki şu mübarek Ramazan âdetimiz unutulmasın.
Karagöz
– Seni pataklarım ha, yine şu çenen açıldı!
Hacivat
– Söylediklerine seviniyorum da konuşmadan edemiyorum.
Karagöz
– Davulun sesi varya öyle bir güzel çıkıyor ki değme benim keyfime!
Hacivat
– Oh oh, ne güzel maşallah, bol bol gelsin bahşişler!
Karagöz
– Bahşişler he geldi, geldi ama evin birisinde başıma neler gelmedi ki.
Hacivat
– Aman ne oldu bir yanlışlık mı oldu?
Karagöz
– Yok, yanlışlık falan, şu huysuz Haydar bey varya onun kapısının önünde işler epey karıştı, evde sesler çok ama beklediğim halde bahşiş yok.
Hacivat
– Eee yoksa yok öteki kapıya geç, herkes zorla para vermek zorunda değil ki
Karagöz
– Çok konuşma alamadığım o bahşişleri senden isterim bak! Köftehor, bahşiş vermeyecekse onu önceden bana söylesinler de boşuna tokmak sallamayayım.
Hacivat
– Aynen sana da hak veriyorum iki gözüm! Eee bekleyince ne oldu?
Karagöz
– Ne olacak, işte beklediğim yetmedi birde davul çalmaya devam ettiğim için üstüme pencereden bir kova soğuk suyu boşalttı.
Hacivat
– Ayıp etmiş ama niçin öyle etmiş bir şeye mi sinirlenmiş?
Karagöz
– Ben onun kapısında davul çalmaya başlamadan evine hırsız girip bir şeylerini soyan hırsıza sinirlenmiş.
Hacivat
– Ha, ha, ha o hırsıza kızarak bir davulcunun başına soğuk su dökülür mü?
Karagöz
– Dökülmez, dökülmez.
Hacivat
– Sen ne yaptın peki?
Karagöz
– Ne bileyim! Kızdım ve dedim ki kafama suyu boşaltacağına bana soyulduğunu söyleseydin, toplamış olduğum tüm bahşişleri sana verirdim.
Hacivat
– Aferin sana güzel demişsin! Eeee, sonra ne oldu?
Karagöz
– Ben inadına inadına çalmaya devam ettim.
Hacivat
– Peki, davulun ıslanmamış mıydı?
Karagöz
– Islanmamıştı ama tekrardan çalıp mâniyi söyleyince kafama bir kova daha su boşlatıverdi.
Hacivat
– Ha, ha, ha ne mânisi söyledin bakayım?
Karagöz
– Yarım kaldı güzelim uykusu, onu sardı bahşişin korkusu, der demez Haydar Bey pencereden Başıma suyu boşalttı.
Hacivat
– Ha, ha, ha Allah iyiliğini versin iki gözüm!
Hacivat Ve Karagöz Komik Diyalogları okurken eğlendiğinizi umuyoruz.