Kayıp Prenses

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde Kaf dağının arkasında büyük ve güzel bir ülkenin Kral’ının ve fakir bir çiftçinin aynı anda bir kızları doğmuş.

Kral kızının olmasının sevinciyle tüm ülkede kutlamalar yaparak kızının adını da Helen koymuş. Çiftçi ise kızının adını Diana koymuştu.

Prenses Helen Sarayda bolluk ve bereket içerisinde büyürken, Diana ise sade ve fakir bir şekilde büyüyormuş.

Hem Helen’i hemde Diana’nın aynı anda doğmasına şahit olan bir Peri, ikisini de çok seviyor onlara her zaman yardım etmek istiyormuş.

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovalamış, hem Prenses Helen hemde Diana büyüyüp genç ve güzel birer kız olmuşlardı.

Çok şımarık bir genç kız olan Prenses Helen, her istediğini elde etmenin şımarıklığıyla sürekli bir şeyler istiyor. İsteği gerçekleştikten sonra, tekrar başka bir şey istiyormuş.

Diana ise, sürekli halinden ve ailesinin zengin olmamasından şikayet ediyormuş. Hem Prenses Helen’in hemde Diana’nın bu tavırlarından rahatsız olan Peri, onlara ders vermek istemiş ve o günün akşamı ikiside uykudayken onların yerlerini değiştirmişti.

Diana, sabah olunca prensesin odasında, Prenses Helen ise Diana’nın odasında gözlerini açmış.

Helen’in odasına giren Kraliçe kızı yerine başka birinin yatakta oturduğunu görünce şaşkınlıkla ona “Helen nerede.” Diye sormuş.

Diana “Helen mi? Ben onu tanımıyorum ki. Dün akşam evimdeydim. Ama bu sabah gözlerimi açtığımda kendimi burada buldum.” Demiş.

Kraliçe “Sen buradan ayrılma.” Diyerek üzgün bir şekilde hemen durumu Kral’a bildirmeye gitmiş.

Bu arada Diana’nın anneside kızının kahvaltı yapmak için mutfağa gelmediğini görünce, odasına çıkmış. Odada yatağın üzerinde oturup şaşkın, şaşkın etrafa bakan bir kız olduğunu görünce şaşkınlıkla “Sende kimsin, kızım Diana nerede?” diye sormuş.

Helen “Ben ne bileyim, burası neresi sende kimsin?” demiş.

Kadın, karşısındaki kızın zengin bir ailenin çocuğu ve aksi biri olduğunu anlamıştı. “Kızım, gel kahvaltı yapalım. Sonra konuşuruz.” Demiş.

Beraber aşağı inmişler kahvaltıda sadece peynir ve zeytin olduğunu gören Kayıp Prenses “ Kahvaltıda bunlar mı var, ben bunları yemem.” Diyerek bahçeye çıkmış.

Kraliçe durumu kral’a anlatınca Kral “Kızlarını bulana kadar Diana’yı saraydan dışarı çıkmaması konusunda uyarmış.”

İki ailede kızlarını aramaya başlamış ama hiçbir yerde bulamamışlar. Diana Sarayda herkesin kibirli olduğunu ve kimsenin anne ve babası kadar kendisine değer vermediğini görünce ailesinin kıymetini anlayıp evine geri dönmek istemişti.

Helen ise yokluğun ne demek olduğunu anlayınca, başkalarını küçümsemekle çok büyük hata yaptığını ve başkalarının kıymetini bilmesi gerektiğini anlamış. O fakir ailenin yanında kalmak istese de, ailesinin kendisini merak ettiğini bildiğinden saraya geri dönmek istiyormuş.

İkisininde kısa bir sürede değiştiğini gören Peri, o akşam onlar uykudayken yine yerlerini değiştirmiş. İkiside kendi evine dönmüştü.

Sabah uyandıklarında kendi evlerinde olduklarını görünce sevinçle kalkarak anne ve babalarının yanına koşup, onlara sarılmışlar.

İkside başından geçenleri ailesine bir bir anlattıktan sonra Prenses Helen “Babacığım, o fakir aile bana çok iyi baktı. Ne olur onları bulup, saraya yerleştirelim.” Demiş.

Prensesin tarif etmesiyle Diana ve ailesi bulunup, saraya yerleştirilmiş. İki iyi birer arkadaş olan, Prenses Helen ve Diana bir ömür mutlu bir yaşam sürmüşler.

Peri ise amacına ulaşmanın sevinciyle onları hep gülümseyerek izlemiş…

Bu güzel Kayıp Prenses Masalı da burada son buldu. Tekrardan görüşmek üzere hoşçakalın.

Bu masalın izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden yayınlanması, çoğaltılması ve kopyalanması yasaktır.