Keloğlan Zenginler Ülkesi Masalı
Keloğlan Zenginler Ülkesinde Masalı, sevilerek okunan popüler masallardan biri olan Keloğlan’ın maceralarını anlatan güzel bir çocuk Masalı… iyi okumalar
Bir varmış, bir yokmuş analar ne yiğitler doğururmuş… Bir gün bir diyarda yaşayan Keloğlan adında genç biri varmış.
Çok çalışkan olan bu genç çok çalışırsam, daha çok kazanırım ümidiyle anasından izin isteyerek, şehre çalışmaya gitmiş.
Günler günleri kovalarken ardan epey bir zaman geçmesine rağmen Keloğlan hayal ettiği parayı bir türlü elde edememiş. Şehirde çok iş varmış var olmasına ama bulduğu tüm işler, sürekli işler değilmiş.
Bir hafta çalışır bir hafta boş gezer, iş bitince de on gün iş ararmış. Çalıştığı günler azda olsa biraz para artırırmış, boş gezdiği vakitlerde ise bu parayı yer, elinde hiçbir şey kalmazmış.
İstermiş ki, devamlı çalışacağı bir iş bulsun, orada çalışarak para biriktirsin o parayla da kocaman bahçeli bir ev satın alarak evi güzelce döşesin, kendisine bayram günlerinde yeni giysiler alarak her bayram farklı giysiler giysin.
Bir gün sürekli duyduğu bolluk ve refah ülkesi olarak bilinen Zenginler Ülkesi’ne gitmeye karar vermiş. Ertesi gün hazırlanarak yollara düşmüş. Günlerce, haftalarca yol gitmiş ve en sonunda Zenginler Ülkesi’ne ulaşmış.
O ülkede girdiği ilk köyün girişinde bulunan evin önüne kurulmuş çardağın altında oturan bir adama rastlamış.
Keloğlan adama selam vererek çok uzaklardan geldiğini, çalışmak için işe ihtiyacı olduğunu söylemiş. Adam, Keloğlan’a önce öyle bir bakmış sonrada: “ İş bulup da ne yapacaksın ha evladım? “
Keloğlan: “Hayallerimi gerçekleştirmek için çalışıp para kazanacağım “ demiş.
Adam sinirli bir şekilde: “Hayallerin neymiş? “ diye sorunca Keloğlan’ın morali çok bozulmuştu. Önce bir yutkunmuş, aklına geleni söyleyecekmiş ki kavga çıkar düşüncesiyle söylemekten vazgeçmiş.
Sakin bir şekilde: “ Kazanacağım parayla kendime güzel elbiseler alacağım, ihtiyaçlarımı gidereceğim parayla başka ne yapılır ki? “ demiş.
Keloğlan’ın verdiği cevaba adam kahkahalar atarak gülmeye başlamış “ Sen çok yaşa emi yıllar oldu ne ağladım ne de güldüm ama sen beni öyle güldürdün ya ben de seni sevindireyim. Bu ülkeye Zenginler Ülkesi derler ama şu var ki bu ülkede hiç para kullanılmaz herkesin tüm ihtiyaçları karşılanır.
Bu ülkede her şey bol bulunur
Dereler paldır küldür akar durur
En güzel elma, armut ve nice meyveler daldan düşer
Çardaklar altında güzelce yatılır.
Dert ve keder yoktur buralarda
yiyecek, içecek bedavadır
İşte lokanta az ilerde.
Karşı komşum şehre yeni taşındı istersen sen orada kalabilirsin burada kira yok her ay sana yeni elbiseler, ayakkabılar verilir. Günde üç öğün lokantada yemek bedava veriliyor. Bahçelerde çeşit çeşit meyveler pek boldur. Dilediğin kadar ye, iç ve keyfine bak.
Keloğlan epey yorgun olduğundan lokantada karnını doyurarak o eve yerleşmiş. Hiçbir şey yapmadan ev bark sahibi olmuştu. Hemen o adamın çardağının karşısına kendisi için bir çardak inşa etmiş.
Akşama kadar yan gelip yatıyordu, akşam yemeğine komşusuyla birlikte gidiyorlardı. Lokantada yok yokmuş. Keloğlan hayatında böyle bir sofra görmemişti, karnı ağrıyıncaya kadar yemiş, içmiş.
Yemekten sonra eve giden Keloğlan o gece sabaha kadar deliksiz bir şekilde uyumuş. Sabah olunca kahvaltıya yine komşusuyla birlikte gitmişler. Güzel bir kahvaltıdan sonra evlerine gelip çardakları altında oturmuşlar. Öğle vakti gelince haydi yemeğe, akşam olunca haydi yemeğe diyerek lokantaya gidiyor geri kalan zamanı da yan gelip yatarak geçiriyorlarmış.
Bu şekilde aradan aylar geçmiş, Keloğlan o kadar çok kilo almıştı ki artık köyde kendisine şişman oğlan diye hitap etmeye başlamışlardı.
Bir gece uyurken rüyasında sofrada her çeşit yiyeceğin bulunduğu çok büyük bir sofrada kendisini yemek yerken görmüş. O kadar çok yiyormuş ki yedikçe şişip durmuş ve en sonunda booom diye patlamış.
Uyanan Keloğlan ter içinde kalmıştı, yan gelip yatmaya devam ederse sonunun ne olacağını anlamıştı. Mutlaka çalışması gerekliydi, çalışmadan yaşamanın tembellik olduğunu, tembelliğin de insanı içinden çıkılmaz bunalımlara sevk edeceğini, tembellik sonucu bol bol yemek yeme sonucu çok fazla şişmanladığının bilincine varmıştı. Bu halden kurtulmanın tek yolunun yeniden çalışmaya başlamak olduğunu iyice anlamıştı.
Sabah erkenden güneş doğar doğmaz bir daha geri dönmemek üzere zenginler Ülkesi’ne veda ederek ülkesine, daha önce çalıştığı şehre doğru yollara düşmüş.
Eskiden olduğu gibi, o çalışkan ve zayıf olduğu günlerin yakın olduğunu hayal ede ede ülkesine dönerek tekrardan çalışmaya başlamış ve çok geçmeden eskisi gibi yiğit ve çalışkan bir delikanlı olmuştu. O günden sonra hiçbir zaman çalışmayı bırakmamış ve ömrü boyunca mutlu bir yaşam sürmüştü.
Bu güzel masal da ilginizi çekebilir: