Keloğlan İş Başında Padişahın Kızı Masalı
Yine Keloğlan İş Başında, çok zeki biri olan kel bir oğlan’ın zekası sayesinde herkesin evlenmek istediği güzeller güzeli prenses ile evlenmesini konu edinen güzel ve eğlenceli bir masal, iyi okumalar.
Keloğlan İş Başında Padişahın Kızı Masalı
Keloğlan keleş oğlan, sevmesi beleş oğlan saçsız bir şekilde dünyaya gelmiş. Anası oğlunu her akşam uyutur iken “kel oğlum, keleş oğlum, aklından saçları dökülmüş zeki oğlum” diye çok severmiş.
Tüm köy halkı, keloğlanın her durumda üretebildiği fikirlerinden çok fazla etkilenirmiş. Ne zaman zorda olsalar, “Hımm, bunu halledebilecek tek kişi var o da keloğlan” derlermiş.
Bir gün köyün tellalı akşam vakitlerinde saraydan gelen bir haberi herkese duyurmak için düşmüş yollara, davulunun sesi sarmış her bir yeri; gümbede güm, gümbede güm. Gümbede güm, gümbede güm “Duyduk duymadık demeyin, ey ahali bana kulak verin. Padişahımız kızını evlendirmek için damat adayları arasında bir yarışma düzenlemiştir.” gümbede güm güm gümbede… güm..güm.
Hemen yaşlı annesinin yanına koşan keloğlan “Anacığım, hazırla çıkınımı, elbiselerimi, bende katılacağım bu yarışmaya” der, demesine de annesinin gönlü pek de razı olmamıştır bu işine;
Keloğlanın annesi “Kel olduğundan, padişahın kızı onu beğenmez ” diye düşünür, düşüncelerini de saklayarak konuşmazmış o günden sonra içinde bir üzüntü oluşmuştu. Ama gel gör ki çaresizce keloğlanın isteğine razı gelmişti.
Ertesi sabah bizim bu keloğlan erkenden hazırlanarak yola koyulur. Padişahın sarayına vardığında bir de ne görsün? Saray halkının bütün ileri gelenleri, zengin olan kimseler bir çok aday da bu yarışmaya katılmaktadır.
Padişahın kızı ise, öyle güzel öyle muhteşem ki, onu görenler aşk bile ne kelime? Onun için deli divane olmuştur. Keloğlan düşünceler içinde prensesi izlerken, Padişahın gür olan sesi ile kendine gelmiştir.
Padişah “Sizlere üç tane soru soracağım. Cevabını bilen olur ise kızımla evlenmeyi hak edecektir.”
Bir çok aday, bu yarışmayı kılıç tutmak, ata binmek, cirit oynamak gibi düşündüğünden şaşırır. Keloğlan ise kendisinden fazlasıyla emin olduğundan epeyce sevinmişti.
Padişah oradaki tüm damat adaylarına sorar “Gökyüzünde kaç tane yıldız vardır?” Uzun bir süre adaylar arasında bir sessizlik oluşur.
Padişah, hem sessizliği bozmak hemde bilemeyeceğini düşündüğünden keloğlana bakarak “Sen söyle tüysüz” der.
Keloğlan gafil avlanmış olmasına rağmen, hemen cevabını vermiştir.”Sizin başınızda ne kadar saç teli varsa, gökyüzünde de o kadar yıldız vardır, siz sayısını benden daha iyi bilirsiniz.”
Padişah şaşkınlık içerisinde hemen vezirlerine bakar, bu cevap ziyadesiyle onların hoşlarına gider. Hemen onay verirler “Öyledir, padişahım.”
Padişahın kızı ise, bu genç ve bir o kadarda zeki adamdan etkilenmiştir. Padişah ise içten içe oldukça sinirlenmiştir. O kel adama kızını kesinlikle vermeyi istemiyordu. O yüzden daha zor bir soru sorar. “Söyle bakalım keloğlan, Dünya’nın merkezi neresidir?”
Keloğlan için ise bu sorunun cevabı fazlasıyla kolaydır. Yüzünde yaramaz bir gülümseme ile birlikte “Ayaklarımın altındadır, isterseniz ölçtürün” der.
Vezirleri bir anda endişe kaplar; ya “ölçün” der ise padişah, hemen cevabı hepsi bir ağızdan onaylarlar. “Doğrudur, padişahım ayaklarının altındadır.”
Padişahın iri olan yanaklarını al kaplar, padişah kızı oldukça büyülenir keloğlanın her zor soruyu cevaplaması karşısında.
Padişah, söylediği sözden dönemeyeceğini bilerek, en zor olan soruyu sormasının gerektiğini artık fark etmiştir.
Öyle bir kurnazlık düşünür ki, çok gülümsemekten kendini bir türlü alamaz, bıyıklarını burkarak sözüne devam eder, “Peki bu iki soruyu gerçekten bildin. Bir bakalım bunu bilecek misin? İki parmağın ile bu dünyayı nasıl ters çevirebilirsin?”
Padişah ise, böyle bir şeyin olamayacağını bildiği için, gayet rahat ve sakin bir şekilde dolanmaya başlar. damat adayları ve Vezirler birbirlerine baka kalmışlar. Keloğlan ise saçsız olan başını kaşımaya başlamıştır bile.
O anda güneşle birlikte, aynadan yansıyan ışığın keloğlan’ın gözüne gelmesiyle birlikte, muhteşem olan fikirde aklına düşüvermiştir. Hızlı adımlar ile yürüyerek kalabalığın içinde duran hanımdan aynasını vermesini rica eder.
Aynayı alarak Padişahın karşısına geçer; “Müsaadenizle” der ve aynayı padişahın başının üstünde iki parmağı ile tutarak “Bakınız, dünya sizin için artık ters bir şekilde” Vezirlerden ve halktan inanılmaz bir şekilde alkış sesi kopar. Prenses ise oldukça heyecanlanmıştır.
Padişah 3. Soruya da bir cevap bulan keloğlana kızını artık vermek zorunda kalmıştır.
Düğün için köydeki annesine haber ulaştığında, annesi “Kel oğlum, zeki oğlum, padişahın kızını da aldın ya” diye sevinerek düğün için yola koyulmuştur. Keloğlan ve padişahın kızı harika bir düğün ile evlenerek, bir ömür boyu mutlu yaşamışlar.