Kitap Kurdu Küçük Kız

Kitap Kurdu Küçük Kız Masalı‘nda kitap okumayı çok seven bir kız çocuğunun kitap okuma sevgisi ve en sonunda kitap okumanın faydalarını köylülere göstermesini konu edinen güzel bir eğitici masal. İyi Okumalar.

Bir varmış bir yokmuş, yeryüzündeki güzelim diyarların bir tanesinde bu güzel masala konu olan küçük ve tatlı bir kız yaşarmış.

Küçük kız teyzesinin yanında büyük ve gösterişli olan bir evde bir eli yağda, bir eli balda, her istediği olmasına rağmen mutlu değilmiş.

Çünkü bu küçük kız, çevresindekilerin ona küçük bir çocukmuş gibi muamele göstermesinden rahatsız oluyordu.

Tatlı kız kendi yaşıtları gibi oyuncak ile oynamaktan, salıncak ile sallanmaktan, ip atlamaktan, kovalamaca oynamaktan, hele hele arkadaşlarının sık sık oynadığı o evcilik oyunundan hiç mi hiç hoşlanmıyordu.

Ona göre o oyunlar hem çok basit hemde aptalcaydı. O oyun oynarken karşılaştığı arkadaşıyla bir daha konuşmak bir yana ona selam bile vermiyor onunla arkadaşlığını bitiriyordu.

Günler bu şekilde ilerlerken bu küçük kız böylece bütün arkadaşlarını kendisine küstürdüğünden, etrafında hiçbir arkadaşı kalmamıştı.

Bu durumu düşünen küçük kız kendi kendine “onlar benim arkadaşlığımı hakketmiyorlar ki” diyor ve hiçbirini umursamıyormuş.

Hem oyun oynamadığı gibi hiç kimseyle konuşmayan bu Kitap Kurdu Küçük Kız, günlerini yalnızca kitap okuyarak geçirirmiş,  sabahtan akşama kadar kitap okusa da bıkmaz sürekli okurmuş.

Okumayı o kadar severmiş ki hem teyzesinin hemde köyde bulunan diğer insanların nasıl olup da böyle güzel bir şeyden kendilerini mahrum bıraktıklarını bir türlü anlamıyormuş.

Arkadaşlarının Kitap Kurdu Küçük Kız’dan uzaklaşmalarının en önemli sebeplerinden biri de kızla her konuştuklarında, onun arkadaşlarına sürekli okuduğu kitaplardan bahsetmesi ve onlarında o kitapları okumaları konusunda diretmesiymiş.

Sabahtan akşama kadar o güzelim çimlerde güzel oyunlar oynayarak eğlenmek varken, yaramazlık etmek varken, o kızın bütün gün kitap okumasını arkadaşları bir türlü anlamıyorlarmış.

Küçük kız neredeyse evde bulunan o kitapları yalayıp yuttuğu için, teyzeside ona kitap yetiştirmekte oldukça zorlanıyormuş, çünkü köyde kitap satılan yer bulunmuyordu o yüzden sırf kitap satın almak için şehre gidermişler.

Kız her defasında onlarca kitap beğenirmiş, beğendiği o kitaplarda gerçekten kalın kitaplarmış eve varır varmaz küçük kız odasına giderek satın aldıkları kitapları okumaya başlardı.

Teyzesi kitapların onun hiçbir işine yaramayacağını düşündüğünden ona:

“Ah be kızım çocukluğunu yaşa nasıl olsa günün birinde evleneceksin, o zamanlar çocukluğunu yaşamadığına üzüleceksin” der dururmuş.

Kız ise teyzesinin sözlerini işitince gözleri dolar ses çıkarmadan odasına gidermiş.

Teyzesinin düşüncelerinin yanlış olduğunu çünkü o asla evlenmeyeceğini düşünüyormuş, ona göre o kitap okuyacakmış ve bir gün mutlaka o kadar çok kitap okuduğu ve boş şeylerden uzak kaldığı için mutlaka ödüllendirileceğinden eminmiş.

Günler ayları, aylar yılları kovalamış aradan 2 yıl geçmişti bu esnada ülkede kuraklık baş göstermiş, tarlalardaki tüm ürünler olgunlaşamadan kuruyup kalmıştı.

O yüzden herkes zor durumda kalmış, teyzesi de o yıl tarlalardan hasat elde edemediği için işçi giderlerini karşılamak için tarları satmak zorunda kalmıştı.

O günden sonra sadece ayda bir şehre giderek çok daha az kitap satın alabiliyorlardı. Kız ise durumun farkında olduğundan teyzesini zor durumda bırakmak istemediğinde, hiç itiraz etmeyip yeni alınan kitapları okumayı bitirdikten sonra, daha önce okuduğu kitapları bir daha okumaya başlıyormuş.

Kuraklığın sürmesi dolayısıyla köydeki çocukların eskisi gibi dışarıda oynamasına aileleri izin vermiyordu, zaten çocuklar da aç haldeyken oynamaktan da zevk almıyorlarmış.

Gün boyu evde kalıyorlardı kimse durumu belli etmese de bu durum biraz daha bu şekilde devam ederse herkes evini barkını bırakarak şehre göçmek zorunda kalacakmış…

Küçük kızda kitap okumanın dışında kalan zamanda ise kuraklığın verdiği zararın ne ile yenilebileceğini düşünür dururmuş.

Kendisine “madem toprağı sürüp ektiğimiz halde yeterli ürün elde edemiyoruz, o zaman ne yapılabilir.” Diye sorular soruyormuş.

O günün akşamında aklına birden okuduğu tarih kitapları gelmiş, Eskiden yaşamış olanlar kuraklık geldiğinde neler yaptığını hatırlamış. Heyecanla evden dışarı çıkarak köyün yukarı kısmında bulunan dereye doğru koşmuş.

O dere çok hızlı aktığından herkes o dereyi kızgın dere diye bilirmiş. O dereyi iyice inceledikten sonra teyzesinin tarlalarına gitmiş.

Ondan sonrada Köyün aşağı kısmında bulunan ormanlık alana bir göz attıktan hemen eve dönerek teyzesine düşüncelerini anlatmış.

Kızın düşüncelerinde tasarladığı ormanda kurumaya yüz tutmuş kocaman ağaçlar kesilerek içi güzelce oyulacak  bu şekilde kızgın deresinden tarlalara toprak kazılarak bu kovuklar ara verilmeden güzelce yerleştirilecek, bu şekilde tarlalara ulaştırılacak, sonrada tarlanın içerisinde de su yolları kazılarak bütün tarlaya su ulaştırılacaktı.

Teyzesi o fikrin pek işe yaramayacağını düşünse de kızın ısrarları üzerine köydeki diğer tarla sahiplerine bu fikri anlatmış.

Herkes zor durumda olduğu için kızın dediğini yapmaya karar vermişler. köylü hep beraber çalışarak kısa bir sürede tüm tarlalara suyu ulaştırmışlar.

Kızın fikri işe yaramıştı iki ay gibi kısa bir süre sonra olgunlaşan bereketli ürünleri hasat etmişlerdi bile, o günden sonra teyzesi kitap okuyan küçük kızın kitaplardan gerçekten faydalı bir şeylerde öğrendiğini anlamıştı.

O günden sonra teyzesi her fırsatta küçük kızla gurur duyduğunu dile getirerek daha önce ona söyledikleri için özür dilemiş.

Artık o köydeki büyük küçük herkes kitaplar okumaya başlamış. O günden sonra o köy kalkınmış ve herkes çok çok mutlu doğmuş mutlu yaşamış ve ihtiyarlamış…

Çok güzel bir kız masalı olan Kitap Kurdu Küçük Kız Masalı ’nı beğendiğinizi umarız. Bu güzel Küçük Deniz Kızı Masalı ve Hikayesi de ilginizi çekebilir.