Kız Kulesi Masalı

Bir zamanlar denizin kıyısındaki saraylarında mutlu bir yaşam sürmekte olan Kral ve kraliçenin çocukları olmadığından sürekli içlerinde bir burukluk varmış.

Özellikle Kraliçe’nin çok üzüldüğünü gören Kral, bir gün tek başına saraydan ayrılarak epeyce uzak olan bir şelalenin yanına gitmiş. Şelalenin karşısında oturup, düşünmeye başlamıştı.

Bir süre sessiz kalan Kral, kendi kendine konuşmaya başlamış. “Bizim niye bir çocuğumuz olmuyor. Çocuğumuz olması için ne yapmalıyım.” Diye söylenirken uzun sakallı bir adam ortaya çıkmış.

Uzun sakalı adam “ Kralım dileğiniz gerçekleşecek ama kızınız 16 yaşına vardığı zaman karada yaşayan bir hayvan tarafından ısırılıp, derin bir uykuya dalacak.” Diyerek ortadan kaybolmuş.

Kral kızının olacağı haberine sevinirken, 16 yaşına varınca derin bir uykuya dalacağı haberi ise onu çok üzmüştü. Yinede bir çözümü olacağını düşünerek sevinçle kızı olacağı haberini kraliçeye vermek için saraya geri dönmüş.

Saraya dönünce Kraliçeye karşılaştığı adamı ve bir kızı olacaklarını söylemiş. Ancak kızın 16 yaşına geldiğinde derin bir uykuya dalacağını söylememişti.

İşittikleri karşısında çok mutlu olan Kraliçe, Kral ile birlikte merakla kız çocuklarının olmasını beklemişler.

Günler bu şekilde geçip, giderken hamile kalan Kraliçenin bir kız çocuğu olmuştu. Kız çocuklarının olması sevinciyle tüm ülkede şenlikler yapılmış, kızlarına ise Mahperi simini koymuşlardı.

Gün geçtikçe büyüyen prenses Mahperi, çok tatlı ve sevecen bir prenses olmuştu. Mahperi büyüdükçe Kralı bir telaş kaplıyor, ne yapacağını bilemiyormuş.

Günlerden bir gün sarayın balkonundan denizi seyreden kral, Denizin içinde ama kıyıya yakın küçük bir adacığın üzerine konan martıları seyrederken aklına bir fikir gelmişti.

Üzerinde bir kule inşa edilebilecek büyüklükte olan adacığın üzerinde bir kule inşa eder ve prensesi oraya yerleştirirse, onu tehlikelerden kuruyabilecekmiş.

Hemen ülkedeki Mimarları saraya çağıran kral onlara büyük ve güvenli bir kule yapmasını emretmiş. Mimarlar bir yıl içerisinde büyük ve güvenli bir kule inşa etmişler. Kral ise o kuleye kız kulesi ismini vermişti.

Herkes o kuleyi niçin inşa ettiğini bilmiyordu. Prenses Mahperi 15 yaşına ulaşınca, ona ve kraliçeye bildiklerini anlatan kral, prenses Mahperiyi kız kulesine yerleştirmiş, ihtiyaçlarını ise bir kayıkla kuleye bıraktırıp, kimseyi oraya yanaştırmamıştı.

Kral ve kraliçe her gün aynı saatte ya sarayın balkonuna çıkıp, kızlarıyla uzaktan konuşur yada kayıkla Kız kulesinin önüne gidip kızlarıyla sohbet ederlermiş.  

Yalnız başına Kız kulesinde yaşayan prenses, gün geçtikçe sıkılmaya başlasa da, bir süre orada kalması gerektiğini biliyormuş.

Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış ve Prenses 16 yaşına girmişti. Kral ve Kraliçe tedirgin olsalarda Prensese Kız Kulesinde hiçbir şey olmayacağını düşünerek birazda olsa rahatlıyorlarmış.

Bir sabah, her zamanki gibi prensesin istediği meyveler bir sepetin içerisinde kulenin kapısına bırakılmıştı. Prenses aşağı inip, o sepeti aldığı gibi kuledeki odasına çıkarmış.

Sepetin içerisindeki kırmızı elmayı çıkarmak için elini uzatan Prensesi, sepetin içindeki küçük bir yılan ısırmış ve prenses olduğu yerde derin bir uykuya dalmıştı.

Her zaman olduğu gibi kayıkla Kız kulesinin önüne giden Kral ve Kraliçe “Mahperi, Mahperi.” Diye seslenmişler.

Mahperiden hiç ses çıkmayınca bir şeylerin ters gittiğini düşünen Kral ve Kraliçe Kulenin kapısını kırdırarak Kuleye çıkmışlar.

Kızlarının yerde uzandığını görünce bir şeylerin onu ısırdığını anlamışlar. Hemen Prensesi alıp, saraya götürmüş ve onun uyandırmak için ülkedeki tüm hekimleri saraya çağırmışlar. Ama hiçbiri Prensesin derdine derman bulamayınca, sabah erkenden kalkan kral uzun sakallı adamı gördüğü şelalenin yanına giderek ona seslenmiş.

Uzun sakalı adam ortaya çıkınca Kral “ Ne olur bize yardım edin, kızımı bir şeyler ısırınca derin uykuya daldı. Yok mu bunun bir çaresi. ” Diyerek yalvarmaya başlamış.

Uzun sakallı adam Kralın üzgün ve çaresiz olduğunu görünce “Aslında bir çaresi var. Şu Şelalenin altında bir mağara, o Mağaranın içerisinde ise küçük bir kuyu var. O kuyunun suyundan alıp, prensese içirirseniz. Prenses iyileşir.” Demiş.

Çok sevinen Kral uzun sakallı adama teşekkür ederek hemen suya atlayıp, şelalenin arkasındaki mağaradaki sudan alıp, saraya geri dönmüş.

Prensesin odasına giden Kral, o suyu hemen prensese içirtmiş. O sudan içen Prenses ise hemen gözlerini açıp, uzandığı yerden kalktığı gibi anne ve babasına sarılmış.

Kral ve Kraliçe kızlarının uyanmasının şerefine 40 gün boyunca ülkede şenlikler yaparak, yiyecekler dağıttırmışlar.

Kız Kulesi ise Prensesin, arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği bir yer olmuş.

Bu güzel Kız Kulesi Masalı da burada son buldu. Başka güzel masallar ile buluşmak üzere hoşçakalın…