Prenses Çilek Masalı

Prenses-Cilek-Masali

Abone Ol google news

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken çok uzaklardaki bir ülkenin tam orta noktasında bulunan büyük bir şehirde bir saray varmış.

Son günlerde sarayda bir bayram havası varmış çünkü Kral ve kraliçenin bir kız çocukları olacakmış.

Günler bu şekilde geçip, giderken bir gece kraliçe bir rüya görmüş, telaşlı bir şekilde uyanmıştı. Kraliçeye rüyasında doğacak kızına çilek yedirirse onun derin bir uykuya dalacağını söyleyen bir peri varmış.

Kraliçe o gece telaştan yatamamış, kralın uyanmasını beklemişti. Kral uyanır uyanmaz, Kraliçe hemen ona gördüğü rüyayı anlatmaya başlamış.

Duydukları üzerine ne yapacağını bilemeyen kral, biraz düşündükten sonra hemen vezirini yanına çağırarak ona “Ülkede bulunan bütün çilekleri toplayıp, çöpe atın ve bu ülkede çilek yetiştirmeyi yasaklıyorum. Her kimin çilek yetiştirdiği tespit edilirse zindana atılsın.” Diye emir vermişti.

Artık o günden sonra o ülkede ne çilek ekilmiş, ne de dışarıdan çilek getirilmiş.

Çok geçmeden Kraliçenin dünyalar tatlısı bir kızı olmuştu. Günler geçtikçe büyüyen prenses dahada güzelleşiyordu. İşte günler bu şekilde geçip giderken, çevresindeki herkesin sevgisini kazanan küçük prenses, büyüdükçe sağ kolunun üzerinde çilek şeklinde izler belirmeye başlamış.

Bu izleri fark eden kraliçe hemen sarayın hekimini çağırtarak ona Prensesin kolundaki izleri ve daha önce görmüş olduğu rüyayı anlatmış.

Hekim de “Kraliçem, Prensesin kolundaki o izler gördüğünüz rüyanın gerçek olduğunu gösteriyor. O yüzden asla ve asla prensesin çilek yememesi gerekmektedir.”

Kraliçe derin bir offf çekerek “Tamam” demiş

Günleri ayları, aylar yılları kovalamış, Prenses büyümüş ve büyüdükçe de güzelleşmiş. Ancak kolundaki çilek lekesi de belirginleşince herkes ona prenses çilek diye hitap etmeye başlamış.

Hayatında hiç çilek görmeyen prenses, kolunda çıkan izin şeklinin bir çilek şekli olduğunu da öğrenmişti.

Gel zaman git zaman derken, prenses genç bir kız olunca artık dışarıya çıkıp gezmeye başlamıştı. Gezmeyi çok seven Prenses Çilek, bir gün yanındaki korumalarla gezerken bir yolunu bulup, korumalardan kaçmış. Çünkü onlar etrafında gezinirken canı çok sıkılıyormuş.

Kral ve Kraliçe prensesin kimseyle arkadaşlık etmesini istemediklerinden hiçbir zaman sarayın dışına yalnız çıkmasına izin vermiyorlardı.

Prenses korumalardan kurtulmanın sevinciyle ormanın derinliklerine doğru gitmiş. Ormanda karşılaştığı bitkileri inceliyor, gördüğü hayvanlara ise elindeki poşette bulunan yiyecekleri veriyordu.

Epey bir yürüdükten sonra birden prensesin başı dönmeye, gözleri kararmaya başlamış ve olduğu yerde yere yığılmış.

Birkaç saat sonra prensesi arayan askerler, prensesi baygın bir halde bulmuşlar. Hiç vakit kaybetmeden prensesi kucaklayarak saraya götürmüşler. Prensesi baygın bir halde gören kraliçenin aklına çilek gelmiş ve üzüntüden hasta olarak yataklara düşmüş.

Sarayın hekimi prensesin hastalığı karşısında çaresiz kalmış, ne yapacağını bilmez haldeymiş. Aradan aylar geçmesine rağmen prenses hala gözlerini açmamıştı.

Kızının bir türlü iyileşmediğini gören Kral, hekimi saraydan kovarak ülkede bulunan tüm hekimleri saraya davet etmiş. Ülkedeki hekimlerde çare bulamayınca bu sefer çevre ülkedeki tüm hekimlere tellal aracılığıyla duyurular yapılmış.

Kral: “Her kim kızımı iyi eder onu eski sağlığına kavuşturursa, genç biri olmak kaydıyla kızını onunla evlendireceğini.      Ama onu tedavi edip iyileştiremeyen hekimi de zindana atacağını“  herkese duyurmuş.

Bunu duyan ve prensesin güzelliğinden haberdar olan tüm gençler hiç vakit kaybetmeden kendilerinin hekim olduğunu söyleyerek saraya gelmişler. Fakat Prensesin derin uykusunun nedenini ve şifasını bulamadıkları için zindana atılmışlar.

Günler geçmesine rağmen prensesi iyi eden olmadığı gibi hekimlerin zindana atılması üzerine çoğu hekimde saraya gitmeye korkar olmuştu.

Bir gün ava çıkmış bir prens,  ormanda av peşinde dolanırken bilmeden Prenses Çilek’in yaşadığı ülkeye girmiş. Ormanda karşılaştığı diğer avcılardan prensesin başına gelenleri öğrenmişti.

Prens bir hekim değilmiş ancak sürekli ormanda dolaştığından şifalı otları iyi tanır onlardan halka faydalı olmak adına özel ilaçlar yapar, fakir ve yoksullara o ilaçlardan içirtir, onları iyi edermiş.

O gece sabaha kadar yatmadan Prense Çilek’in hastalığının ne olduğunu düşünüp, durmuş sabah olunca da saraya gitmeye karar vermiş.

Saraya gittiğinde kapıdaki nöbetçilere kendisinin hekim olduğunu söyleyerek içeri girmiş.

Kral’ın yanına giden prens, onu o kadar çaresiz bir halde görünce ona daha çok yardım etmek istemiş.

Prens “Sayın Kralım, ben bu ülkenin vatandaşı değilim. Eğer bana olanları anlatır ve Prensesi görmeme müsaade ederseniz. Belki prensesi iyileştirebilirim.”

Kral’ın pek ümidi kalmamıştı ama yinede kızının iyileşmesi için hiçbir fırsatı kaçırmaması gerektiğini biliyordu. O yüzden olup biteni hekim olarak bildiği genç delikanlıya anlatmış. Sonrada onu alarak prensesin odasına götürmüştü.

Prens,  prensesin odasına girdiğinde bu güne kadar gördüğü en güzel kızın derin bir uykuya daldığını görmüş. Hemen prensese yaklaşarak onu incelemeye başlamış.

Prens, prensesin kolundaki çilek şeklini görünce kraliçeye bakarak ‘’Bu neden oldu biliyor musunuz? ’’ diye sormuş. Kraliçe de yıllar önce görmüş olduğu rüyayı ve hekimin kendisine söylediklerini ona anlatmış.

Prens gülümseyerek, “Kraliçem, her gördüğünüz rüyaya inanmamalısınız.  Ayrıca o hekimde sizi kandırmış.” Demiş.

Kraliçe şaşırmıştı: “Nasıl yani kızım çilek yerse derin uykuya dalmayacak mıydı?”

Prens:” Hayır kraliçem, lütfen bana birkaç tane çilek temin edin.” Demiş.

Kraliçe hemen adamlarına ormanda çilek bularak saraya getirmelerini istemiş.

Kısa bir süre sonra ormanda buluna çilekler saray getirilip, prensese yedirilmiş. Prenses çileği yedikten sonra uyandığında karşısında çok yakışıklı bir genç çocuğunu görmüş.

İkiside birbirini sevmiş, kral ve kraliçede bu durumu fark etmişti. Prens, aslında kim olduğunu söyleyince kral ve kraliçe onları evlendirmeye karar vermişti.

Bir ay gibi kısa bir süre sonra prenses Çilek ile Prens 40 gün 40 gece süren bir düğünle evlenip bir ömür mutlu bir yaşam sürmüşler.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Yavru-Köpek-Masalı
Yavru Köpek Masalı : Köpek Hikayeleri
Minik Kuzu Hikayesi
Minik Kuzu Hikayesi
Sihirli At Masalı
Sihirli At Masalı
At İle Eşek Masalı
At İle Eşek Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.