Rüzgaroğlu Masalı

Rüzgaroğlu Masalı

Abone Ol google news

Yine bir akşam Rüzgaroğlu, eşine “Bana biraz yiyecek hazırlar mısın? Sabah erkenden Ava çıkacağım.” Demiş.

Eşi hemen yiyecek bir şeyler hazırlayarak mutfağa bırakmış. Sabah erkenden kalkan Rüzgaroğlu, eşinin hazırladığı, yiyecekleri heybesine koyduktan sonra ormana doğru yola koyulmuş.

Ormana vardığı zaman ağaçların tepesine konmuş güzel güzel öten kuşların sesi onu çok etkilemişti.

Hemen bir ağacın altında oturup, o güzel sesleri dinlemeye başlamış. Bir süre sonra daha önce gördüklerinden çok daha güzel bir Ceylan’ın karşısında olduğunu görünce hemen oturduğu yerden kalkarak Ceylan’ı takip etmeye başlamış.

Sessizce Ceylan’ı takip eden Rüzgaroğlu, dağlardan inci gibi akan şelalelerin, rengarenk açmış çeşit çeşit çiçeklerin bulunduğu bir yere gitmişti. Orası o kadar çok güzeldiki oradan ayrılmak istemiyordu.

Bir süre şelalenin tam karşısında uzanarak etraftaki güzelliği seyretmeye başlamış. Uzandığı gibi uykuya dalan Rüzgaroğlu işittiği bir sesle gözlerini açıp etrafa bakınmış.

Ama etrafında kimsecikler yokmuş. Tekrardan uzandığında, yine o ses “Ey Rüzgaroğlu gençlikte zenginlik, ihtiyarlıkta fakirlik mi? İstersin yoksa gençlikte fakirlik, ihtiyarlıkta zenginlik mi? İstersin.”

Rüzgaroğlu “Kimsin sen, ne demek istediğini anlamadım. Seni görmeden bu sorunun cevabını vermem.” Demiş. Çünkü birilerinin kendisine şaka yaptığını zannediyordu.

Bir süre daha bekleyen Rüzgaroğlu etrafta kimsenin olmadığını görünce uzandığı yerden kalktığı gibi Atına binerek evine geri dönmüş.

İlk defa eşinin Avdan eli boş bir şekilde döndüğünü gören kadın şaşkınlıkla “Bir şey mi oldu? Bu sefer elin boş gelmişsin?”

Başından geçenleri olduğu gibi eşine anlatan Rüzgaroğlu, o günden sonra yaşadıklarını düşünmeden duramıyordu.

Havanın güzel olduğu bir gün, eşine yiyecek bir şeyler hazırlamasını söyleyen Rüzgaroğlu tekrardan ormana doğru yola koyulmuş.

Yine o ceylanı görünce onu takip ederek güzel şelalelerin olduğu yere gitmiş. Daha önce uzandığı ağacın altına giderek sırtüstü uzanıp gökyüzünü seyretmeye başlamış.

Yine o ses “Ey Rüzgaroğlu gençlikte zenginlik, ihtiyarlıkta fakirlik mi? İstersin yoksa gençlikte fakirlik, ihtiyarlıkta zenginlik mi? İstersin.”  Demiş.

Hemen uzandığı yerden kalkarak bir oraya bir buraya koşmuş, ama gerçekten de etrafta kimsecikler yokmuş.

Şaşkın bir şekilde eve dönerek eşine olup, biteni bir bir anlatmış. Eşi de “Madem öyle gençlikte fakirlik, ihtiyarlıkta zenginlik iste.” Demiş.

Eşinin dedikleri ona mantıklı gelmişti. Sabah erkenden kalktığı gibi şelalenin olduğu bölgeye giden Rüzgaroğlu, ağacın altında uzanarak beklemeye başlamış.

Daha önce olduğu gibi bir ses “Ey Rüzgaroğlu Gençlikte zenginlik, ihtiyarlıkta fakirlik mi? İstersin yoksa gençlikte fakirlik, ihtiyarlıkta zenginlik mi? İstersin.”

Uzandığı yerden doğrulan Rüzgaroğlu “Gençlikte fakirlik, ihtiyarlıkta zenginlik isterim.” Demiş. Sonrada ayağa kalkarak şelalenin kenarına gitmiş. Bir anda ayağı kayan Rüzgaroğlu, suyun akıntısına kapılarak çok uzaklara doğru sürüklenmişti Uzun bir süre sonra bir ağacın dalına tutunarak kıyıya çıkmayı başarmış.

Nerede olduğunu bilmeden günlerce aç ve susuz bir şekilde dolaşıp, durmuş. En sonunda büyük bir şehre ulaşan Rüzgaroğlu, orada sadece karnını doyuracak kadar para kazanabileceği bir iş bularak çalışmaya başlamış.

Günler haftaları, aylar yılları kovalamış. Rüzgaroğlu yaşlanmaya başlamıştı. O güne kadar ne evinin yolunu bulabilmiş nede eşini görebilmişti.

Bir gün Padişah, Başvezirini seçmek için tüm halkı meydana toplayarak “Ey ahali bu kafeste tuttuğum Kuş, kimin başına konarsa o artık benim Başvezirim olacak.” Demiş. Tüm halk merakla o Talih Kuşu’nun kimin kafasına konacağını bekliyordu.

Kuşun kafesini açan Padişah Talih Kuşunu serbest bırakmıştı. Gökyüzünde bir süre uçan Talih Kuşu, döne döne gelip, Rüzgaroğlunun başına konmuş.

Onun çok fakir biri olduğunu gören soylular. “Padişahım, lütfen bir daha deneyin, baksanıza bu bir dilenciye benziyor.” Diyerek padişahı ikna etmişler.

Israrlar karşısında Padişah bir daha Talih kuşunu yakalatarak onu salmış. Talih Kuşu yine döne döne Rüzgaroğlunun başına konmuş.

Soylular yine itiraz edince bir daha, bir daha derken kaç defa Talih Kuşunu bırakmışsa da her defasında Rüzgaroğlu’nun başına konunca padişah “Yeter artık, bu günden sonra o adam benim Başvezirim. Hemen ona güzel kıyafetler giydirerek huzuruma getirin.” Demiş.

Rüzgaroğlu çok akıllı ve zeki biriydi. Kısa bir zamanda Padişah’ın en çok sevdiği ve değer verdiği insanlardan biri ve sırdaşı haline gelmişti.

Bir gün Rüzgaroğlu ile Padişah beraber Av’a çıkmışlardı. O güzel ceylanı gören Rüzgaroğlu, Padişahın ona okunu yönelttiğini görünce “Durun Lütfen Padişahım.” Diyerek başından geçenleri olduğu gibi Padişaha anlatmış.

Padişah Rüzgaroğlu’nun ülkesini biliyordu. Hemen Adamlarını o ülkeye göndererek Rüzgaroğlu’nun eşini getirtmiş.

Uzun bir zaman sonra eşine kavuşan Rüzgaroğlu eşiyle beraber o günden sonra zenginlik ve rahat içinde bir yaşam sürmüşler.

Bu güzel Rüzgaroğlu Masalı’da burada son buldu. Başka Yörelere ait masallar ile buluşmak üzere hoşçakalın…

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Yağmur Yağdıran Kedi Masalı
Yağmur Yağdıran Kedi
Denizaltı Masalı
Denizaltı Masalı
Koca Nine İle Tilki Masalı
Koca Nine İle Tilki
Keloğlan Masalları Oku
Keloğlan ve Dev Anası Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.