Sabırsız Kraliçe Masalı

Sabırsız Kraliçe Masalı

Abone Ol google news

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde uzak bir krallıkta iyi yürekli bir kral ve çok sabırsız olan kraliçe yaşıyormuş. Kral iyiliği ve adaleti yüzünden tüm krallık halkı tarafından sevilirken, sabırsız kraliçe ise sabırsızlığı yüzünden pek sevilmiyormuş.

Kraliçe her sabah hizmetçilere saçlarını taratırdı. Yine bir sabah hizmetçi kız onun saçlarını tararken, Kraliçe “saçımla çok fazla oyalanıyorsun, biraz acele etsene.”

Hizmetçi kız “Özür dilerim majesteleri ama sizin istediğiniz bu saç stili çok karmaşık.”

Kraliçe “Sen bana nasıl cevap verirsin? Hemen bu sarayı terk edeceksin.” Diye cevap vermiş.

Olanlara şahit olan kral, “Kraliçem bunu neden yaptın. Kızcağız saçını yapmak için elinden geleni yapıyordu.”

Kraliçe “ Yeterince hızlı değildi. Çok oyalanıyor.”

Kral” Olabilir ama daha sabırlı olmayı öğrenmelisin aşkım. Halkımızı bu şekilde çok incitiyorsun.“demiş

Bazı zamanlar kraliçenin sabırsızlığı krallıkta huzuru bozarmış? Zavallı kral ise bu durumu düzeltmek için hemen devreye girermiş. Kral bu durumdan çok sıkılmıştı. Bir gün yalnız başına sarayın dışına çıkmış derenin kıyısında dolaşıyormuş. 

Kendi kendine “Kraliçe evlenmeden önce çok daha iyi ve anlayışlı biriydi. Evet, o zaman da biraz sabırsızdı. Ama şimdi sabırsızlığı iyice arttı ve daha da kötü davranan biri oldu. “ diye söylenip, neler yapacağını düşünürken Ağlayan bir bebek sesi duydu.

Etrafa bakınan kral derede, kıyıdaki çalılara takılmış ve içinde bir bebek olan sepeti görünce hemen bebeği sepetin içinden çıkartarak saraya dönmüş.

Bebeği, kraliçenin yanına götürerek “Kraliçem baksana derede sepetin içine konulmuş bir bebek buldum.”

Kraliçe “ Bir bebek mi ama bu nasıl olur?” diyerek bebeği kucaklamış.  Bebeğin yeleğinin içine konulmuş bir not olduğunu görünce o notu açarak okumuş” Bebeğimin ismi Helena, lütfen ona iyi bakın.” Yazılıymış.

Kral bu bebeği çok sevmişti. Çocukları da olmadığından onun sarayda kendi çocukları gibi büyütülmesine karar vermiş.

Aradan yıllar geçmiş. Kraliçenin aksine sıcakkanlı ve herkes tarafından sevilen Helena genç ve güzel bir kız olmuştu.

Sarayda bulunan çok özel bir taç varmış. Parlayan Taç olarak bilinirmiş. Layık olan kişiye sihirli güçler kazandırmış ama uzun yıllardır hiç parlamamış. Bu durum kraliçeyi çok kızdırıyormuş.

Bir gün Helena meraklı bir şekilde yasak kuleye girmiş. Uzun bir koridordan geçtikten sonra büyük kapıyı açmış. Karşısında özel olarak bir camekânın içine konulmuş bir taç görünce şaşkınlıkla Taç’a doğru yürürken, Taç aniden parlamaya başlamış.

Helena çok şaşırmıştı. Ama ona dokunamayacak kadar da çok korkmuş. “Bunu annemle, babama söylesem iyi olacak. “diye düşünmüş vehemen Kral ve kraliçenin yanına giderek  “Baba, Anne az önce yasak kuleye gittim.”

Kral  “Kızım sana oradan uzak durmanı söylemiştim.”

Helena “Ama orada bir taç var ve parlıyor.”

Kraliçe “Parlıyor mu?”

Helena onlara olan biteni anlatmış.

Kral “Parladı mı? Oooo çok güzel senin adına çok mutlu oldum.”

Helena “Niyeki ben hiçbir şey anlamadım.”

Kral “ Biraz daha büyüdüğünde anlatırım.” Demiş.

Kral bu duruma çok sevinirken, kraliçe ona öfkeyle bakıyormuş. Kraliçe o gece saraydan çıkmış ve tanıdığı bir cadıyı görmeye gitmiş.

Cadı “Neden burada olduğunu biliyorum. Çünkü Taç parlamaya başladı değil mi?”

Kraliçe “ Evet, peki ne yapmam gerekiyor?”

Cadı “ Endişelenme canım, eşinin parmağına takman için sana bu yüzüğü hazırladım. İçindeki sihirle o kızdan nefret edecek ve dokunduğu her şeyi yok etmek isteyecek.”

Kraliçe yüzüğü alarak saraya döndü. Ertesi gün eşinin yanına giderek yüzüğü parmağına geçirmiş.

Kral “Bu güzel yüzükte nereden çıktı.”

Kraliçe “Benden sana küçük bir hediye.”

Tam bu sırada elinde bir tabak kek ile odaya giren Helena “Baba, anne” diye seslenmiş.

Bu ses kralı rahatsız etmişti. Çünkü sihir etkisini göstermeye başlamıştı. “Biraz sessiz olur musun? Kızım”

Helena “Özür dilerim, babacığım. Sadece yaptığım pastadan tatmanızı istemiştim.”

Kral pastadan bir dilim almış. “Bu çok tuzlu, böyle bir şeyi bana nasıl verebilirsin?”

Helana “Ama bana çok tatlı gelmişti.”

Kraliçe “Şimdi de yalan mı söylüyorsun.” Diyerek kahkaha atmaya başlamış.

Yüzükteki sihir kek’in tadını tam tersine çevirmiş ve aynı şekilde Helena’nın krala verdiği her şeyi mahvetmiş ve daha çok nefret etmesini sağlamış.

Günler geçtikçe Helena kendini kraliçe tarafından aşağılanır ve kral tarafından nefret edilir halde bulmuş. Bu nedenle genellikle yalnız kalıyormuş.  Bazen “Belki de krallık yönetiminde sıkıntılar vardır. Kendilerini iyi hissedene dek ortalıkta görünmeyeyim.” Diye kendi kendine konuşuyormuş.

Helena bir sabah erkenden kalkarak efsanevi tacın bulunduğu odayı ziyaret etmiş. “Bu çok güzel bir taç, acaba başımda nasıl duracak?” diyerek aynanın karşısına geçmiş.

Taç “Sadece layık olanlar beni başına takabilir.”

“ Sende kimsin.”

“Ben efsanevi Tacım bilmeyi istediğin her şeye cevap veririm.”

“Öylemi peki bilmek istediğim bir tek şey var oda ailem son dönemde neden bu kadar tuhaflaştı.”

 Taç Helena’ya sihirli yüzük ve annesi hakkında her şeyi anlatmış?

 “Demek babam benden nefret etmiyormuş.  Öyleyse annem tacım peşinde.”

Sabırsız Kraliçe Hikayesi

“Hayır, annen değil, cadı tacın peşinde, annen sabırsız ama buna rağmen o hala çok iyi bir kadın.  Cadı onun zayıflığını kullanarak sihirle etkisinin altına almış. Cadı benim güçlerimi kullanarak krallığı yönetmek istiyor. Ama güçlerim ona fazla geliyor. O yüzden kraliçe aracılığıyla beni kontrol etmek istiyor. “

“Annemin üzerindeki sihri nasıl bozacağız?”

“ Kraliçe sabırlı olmayı öğrenerek sihri kendi bozmalı.”

Helena biraz düşünmüş ve aniden aklına bir fikir gelmiş. “Annem zambakları çok sever, belki onları yetiştirirse sabretmeyi öğrenebilir, o zaman sihir bozulabilir. Ama bunu nasıl yapabilirim?”

“ Benden iste sihrin ve dileğin gerçekleşsin.”

Tacın sihrini kullanan Helana, pembe zambaklardan oluşan güzel bir bahçe yaratmış. Günün ilerleyen saatlerinde kraliçe oradan geçerken bahçeyi görmüş. Görür görmez, adeta onlara aşık olmuş ve bahçıvanlara onlarla ilgilenmelerini emretmiş.

Helena bahçeye bakmaya geldiğinde orada kraliçenin değilde işçilerin çalıştığını görünce mutsuz olmuş. “Hayır, olamaz, böyle olmaması gerekiyordu.” Diye söylenmiş.

Bahçıvanlar kraliçeyi pek sevmediklerinden zambaklara gerektiği kadar iyi bakmıyorlarmış. Kraliçe bir dahaki bahçe ziyaretinde çiçeklerden bazılarının solduğunu görünce çok sinirlenmiş. “Zambaklara siz bakamıyorsanız o zaman ben bakarım, artık buraya kimse yaklaşamayacak.” Demiş.

Helena’nın istediği gibi kraliçe her gün bahçede çalışmaya başlamış, başta her şey zor geliyormuş.

Cadı, kraliçenin zambaklardan nefret etmesini sağlamak için tüm gücünü kullanmış. Ama kraliçenin sevgisi çok daha güçlüymüş. Onlardan nefret etmesini sağlayamamış. Çiçeklere gösterdiği sabırla diğerlerine de sabırlı davranmaya başlamış.

Herkes kraliçedeki değişikliği fark edip, ona ısınmaya başlamış. Bir gün Kraliçe bahçede otururken Helena gelip yanına oturmuş. “Anne zambaklar henüz açmadı mı?”

Kraliçe “Hayır kızım, yeter ki sağlıklı olsunlar. Zamanı gelince açacaklar o zamana dek bekleyebilirim.” Demiş ve aniden kraliçe bayılmış.

“Anne, sana ne oldu böyle,” diye seslenmiş. Ama annesi bir türlü uyanmayınca bu sefer sihirli Tacı çıkartarak “ sihirli taç Annemin nesi var?” diye sormuş.

“Üzerindeki sihir bozuldu, bundan sonra iyi olacak.” Demiş. Tacın söylediği gibi kraliçe ertesi gün gayet iyiymiş. Yaptığı ilk şey, eşinin parmağındaki yüzüğü çıkartmak olmuş. Sihir hemen etkisini kaybetmiş. Ama kral son bir kaç günde olanları hatırlıyormuş?

“Sevgili kızıma nasıl böyle davranabildim kraliçem, daha dikkatli olmalıydım.”

“Kendini suçlama aşkım artık hepsi geçti. Olan biten her şeyi unutalım.” Demiş.

Bu sırada odaya başındaki taç ile giren Helena “ Ben size bir şey vereceğim.” Diyerek Tacı başından çıkarmış ve kraliçenin başına yerleştirmiş. Taç parlamaya devam etmiş.

Kral “Görünüşe bakılırsa ikinizde tacını takmaya layıksınız. “

Kraliçe “Bence bu tacı Helena taşımalı, o buna gerçekten layık. Çünkü onun sabrı hepimizi kurtardı.” demiş.

Krallık yeniden neşe dolu bir yer haline gelmiş. Kraliçe hızla iyileşmiş ve en sabırlı kraliçe olarak bilinmiş. Kral bunu gördüğü için çok mutluymuş. Cadıyı sürgüne yollamış. Böylece bir daha krallık için sorun yaratmamış.

Kraliçe her zamanki gibi çok iyiymiş. Herkese sabrın değerli bir özellik olduğunu öğretmiş insanlara yeterince sabır gösterirseniz büyük bir değişiklik yaratabilirsiniz.

Bu güzel masal da burada bitti bir başka güzel bir Prenses masalları ‘nda buluşmak üzere hoşçakalın…

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Çalışkan Pastacı Masalı
Çalışkan Pastacı Masalı
Yağmur Damlası Masalı
Yağmur Damlaları Masalı
Bülbül ile Hükümdar Masalı
Bülbül ile Hükümdar Masalı: Türk Kültürüne Ait Masallar
Minik-Dev-Masali
Minik Dev Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.