Cüceler ve Ayakkabıcı Masalı
Grimm Kardeşler ünlü masallarından olan Cüceler ve Ayakkabıcı Masalı’nı beğeneceksiniz. Keyifli okumalar dileriz…
Evvel zaman içinde yaşayan bir ayakkabıcı hem çok çalışkan hemde dürüst bir insanmış, hayat işte nasıl olmuşsa işleri de epey bir düşünce yoksullaşmış ve elinde yalnızca bir çift ayakkabı yapacak derisi kalmıştı adamcağızın.
Akşam olunca ayakkabıcı, ayakkabı derisini akşamdan kesmiş ve kalıba koymuş, güzelce düzeltmiş ki sabaha hazır olsun, niyeti sabah erken kalkarak o ayakkabıyı hazır etmekmiş.
Dükkânını kapatarak eve gidip huzurla yatağına uzanmış, yorgunluktan hemen uyuyakalmış. Sabah erkenden güneşin doğmasıyla birlikte uyanan dürüst ayakkabıcı yatağından kalkarak hazırlandıktan sonra işyerine doğru gitmiş.
İşyerini açmadan önce duasını etmiş sonrada kapısını açarak içeri girmiş, birde ne görsün ki! Dün akşam kestiği deriler çok güzel bir çift ayakkabıya dönüşmüştü.
Önce hayal gördüğünü zanneden ayakkabıcı gözlerini ovduktan sonra tekrar bakmış, gördükleri doğruydu tezgâhın üzerinde çok güzel bir çift ayakkabı öylece duruyordu.
O kadar çok şaşırmıştı ki ne yapacağını da, ne diyeceğini bileyemiyordu çünkü dükkanın kapısı kilitliydi, etrafta da kimsecikler yoktu.
Sevinç içerisinde dikili ayakkabıları eline alarak iyice incelemiş, ayakkabılar kusursuz bir şekilde bir büyük ustalıkla dikilmişti, tam da o sırada içeriye bir müşteri girmiş.
Ayakkabılara bakan müşteri ayakkabıyı çok beğenmişti o yüzden değerinin 2 katı para vererek ayakkabıyı satın almış.
Hayretler içinde kalan ayakkabıcı sevinçle hemen dericiye giderek iki çift ayakkabı dikecek kadar ayakkabı derisini satın almış.
Akşam olmak üzereydi, dürüst ayakkabıcı her zaman yaptığı gibi derileri kesip hazır hale getirmiş, sonrada evin yolunu tutmuş.
Sabah erkenden uyanan ayakkabıcı her sabah yaptığı gibi işyerini açmış, içeri girince de yine hayretler içerisinde kalmış, çünkü tezgâhın üzerinde iki çift birbirinden güzel ayakkabı dikilerek hazır hale getirilmişti.
Önceki ayakkabının kalitesini duyan kişiler ayakkabı satın almak için işyerine gelmişlerdi bile o iki ayakkabı da hemen satılmıştı.
Bu sefer elinde dört ayakkabıya yetecek kadar ayakkabı derisini satın alacak parası vardı, aynı şekilde akşamleyin derileri keserek hazır hale getirdikten sonra eve gitmişti sabah olunca da ayakkabıların dikili halde tezgahın üzerinde olduğunu görüyordu.
Günler bu şekilde geçip giderken, yoksul olan ayakkabıcı artık çok para kazandığından dilediği kadar ayakkabı derisini satın alabiliyormuş, hatta zor zamanlar için kenara bir miktarda para bile bırakıyormuş.
Hanımı ayakkabıcıya “Bizlere kim yardım ediyor bilmiyoruz, onu bir şekilde öğrenip yardımlarına karşı ona güzel hediyeler almalıyız” demiş.
Ayakkabıcı haklısın ama onların kim olduğunu öğrenmek için gece gizlice dükkanda kendimizi gizlememiz lazım,”
Ayakkabıcı yine her zamanki gibi derileri hazırlayarak tezgaha bırakmış, her şey hazır hale getirildikten sonra karı koca ayakkabı atölyesindeki bir dolabın içerisine girerek sessizce beklemeye başlamışlar.
Saatler gece yarısını gösterince şarkı sesleri gelmeye başlamıştı pencereden çok sevimli mi sevimli iki minik adam işyerine girivermiş, hemen tezgahın yanına gelerek kesilmiş ayakkabı derileriyle güzel ayakkabılar dikmeye başlamışlar.
Ayakkabıcı ve karısı onları sessizce izliyormuş, minik adamlar işlerini bitirdikten sonra sabah olmadan şarkılar söyleyerek atölyeden çıkıp gitmişler.
Ertesi gün, kunduracı ve eşi düşünmeye başlamışlardı, kendilerine büyük yardımları dokunan o minik adamlara teşekkür etmek için neler yapabileceklerini.
Akşam olunca hanımı: “En iyisi biz o minik adamlar için güzel elbiseler hazırlayalım” demiş.
Bu fikir Dürüst adamında hoşuna gitmişti, hemen elbiseler diktirmek için hazırlık yapmaya başlamışlar.
Onların bedenlerine uygun kıyafetler ve bereler ve çoraplar hazırlayıp tezgâhın üzerine bırakmışlar, sonrada yine dolabın içerisine girerek kendilerini gizlemişler.
Saatler gece yarısını gösterince minik adamlar şarkılar söyleyerek atölyeye girmişler, tezgahın üzerinde bedenlerine uygun kıyafetleri görünce sevinçlerinden dans etmeye başlamışlar.
Tezgahın üzerinde dikilecek ayakkabı derisi olmadığından kıyafetlerini alarak şarkı söyleye söyleye çıkıp gitmişler o günden sonrada onları bir daha görememişler.
Ayakkabıcı ve karısı ise minik adamlar sayesinde kazandıkları parayla bir ömür boyunca rahat bir hayat yaşamış ve onları hayatları boyunca unutmamışlar.
Cüceler ve Ayakkabıcı Masalı’ nı okurken eğlendiğinizi umarız. Bu güzel Keloğlan ve Çilli Tavuk Masalı da ilginizi çekebilir.