Sihirli Fasulye Masalı: Jack ve Fasulye Sırığı

Sihirli Fasulye Masalı

Abone Ol google news

Sihirli Fasulye Masalı‘nda, ineğine karşılık bir adamdan aldığı sihirli fasulye sırığı büyüyerek bulutların üstüne çıkması üzerine yaşadığı macera dolu hikayeyi konu edinen çok güzel bir Klasik Masal. İyi okumalar.

jack ve fasulye sırığı hikayesi

Jack ve Fasulye Sırığı

Günlerden bir gün o uzak diyarlarda bulunan bir ülkenin güney yamacındaki bir köyünde,  çok fakir olan yaşlı bir kadın ile jack adındaki tembel oğlu ile birlikte yaşarmış.

Bu ailenin Rosi adını verdikleri tek bir inekleri olup,  başkaca hiç bir şeyleri yokmuş.

Yaşlı kadın her gün sabah erkenden kalkarak Rosi’nin sütünü sağar sonra da sütü kasabaya satmaya götürürmüş.

Günlerden bir gün inekleri Rosi sütten kesilmiş artık süt vermez olmuştu. Bu durumda annesi ve Jack’ın yiyecek hiç parası kalmamıştı.

Çaresiz yaşlı kadın en sonunda inekleri Rosi’yi satmaya karar vermiş o yüzden Jack’e: “Evladım artık bu saatten sonra Rosi bize bir fayda sağlamaz o yüzden Rosiyi tez zamanda pazara götür de sat. O parayla da tarlayı ekebilecek buğday tohumunu da satın al.” demiş.

Jack: “Tamam, anneciğim.” demiş

Ertesi sabah erkenden Rosi’nin yularından tutmuş isteksiz bir şekilde pazara doğru yola koyulmuş. Yol boyunca düşünüp durdu ama nafile tam da kasabaya varmak üzereydi ki birden önüne ihtiyar bir adam çıkıvermiş.

Bu ihtiyar uzun sakallı sevimli biriymiş. Sakalı öylesine uzunmuş ki neredeyse dizlerine ulaşıyormuş, jack sakalla ilgili bir soru sormadan.

İhtiyar: “Hiç sakal bu kadar uzar mı? Deme çünkü hiçbir şey imkansız değildir.” demiş.

Rosi ihtiyarı gördüğü andan itibaren durmadan mölemeye başlamıştı bu durum jack’in dikkatini çekmişti.

İhtiyar adam gülümseyerek elindeki fasulye sirigi ona göstermiş. “Eğer ineğini bana verirsen, ben de sana şu görmüş olduğun bu sihirli fasulye sırığı veririm.” demiş.

Jack: “Şaşkınlık içerisinde ihtiyara, “Sen ne dediğinin farkında mısın? Efendim.”

İhtiyar: “Evladım biraz sakin ol, bu senin sandığın gibi bir fasulye sırığı değil, sihirli fasulye sırığı.”

 Jack yine parlayarak “Basbayağı bir fasulye işte!” demiş,

İhtiyar: “Evladım gel oturalım biraz soluklan ve beni dinle” demiş. Biraz soluklandıktan sonra ihtiyar. “Evladım bu sihirli bir fasulye sırığı tanesidir köyüne döndüğünde onu ekersen bir günde büyür ve boyu göğe kadar uzanır.” demiş.

Jack ihtiyarın konuşmaları sonucu iyice ikna olduktan sonra heyecanlanmış ve ihtiyara dönüp, “Peki, kabul ediyorum.” demiş

Bu sözleri duyan Rosi bile daha fazla mölemeye başlamış, Jack Fasulye sırığını aldıktan sonra hiç zaman kaybetmeden evin yolunu tutmuş, yolda giderken acaba bu gerçek mi? Yoksa dolandırdı mı beni gibi düşünceler içerisinde evine varmış.

“Anne, Anne” diye seslenmiş.

Annesi: “Ne çabuk geri döndün, Rosiyi sattın mı?”

Jack olup, biteni olduğu gibi annesine anlatmış, bu duruma çok üzülen annesi: “Şu fasulye tanesini bana ver de bir bakayım.” demiş.

Jack cebindeki fasulye tanesini çıkartarak annesine uzatmış, annesi o fasulyeyi aldığı gibi pencereden dışarı fırlatmış.

Bu duruma hiçbir anlam veremeyen jack, annesinin bu duruma çok sevineceğini düşünürken sihirli fasulyeyi pencereden dışarı fırlatması üzerine ne diyeceğini bilememişti. Yatağa uzanan jack yorgunluktan uyuyakalmıştı

Sabah erkenden uyanıp dışarı çıktığında karşısında ihtiyarın bahsettiği gibi koskoca bir fasulye sırığı görmüş hemen o sihirli fasulyeye sırığına yanaşarak iyice bir bakmış

Fasulyenin nereye kadar uzandığını merak eden jack,  fasulyeye tırmanmaya başlamış, biraz tırmandıktan sonra kendi kendine: “Amma da tırmanmışım.” demiş, 

Biraz daha tırmandıktan sonra  bir bulutun üzerine çıkmış, harika bir manzara varmış. Bir süre bulutun üzerinde tepinmeye başlamış olan jack’e  seslenen bulut “Heyy  delikanlı üzerimde tepinmekten vazgeç ve  arkana bir  bak.” demiş.

Jack arkasını  dönüp bakınca taştan yapılmış olan koskoca bir şato görmüş, bulutların üzerinden zıplaya zıplaya şatonun yanına varmış. Meraklı bir şekilde kapıyı çalmış, biraz bekledikten sonra kapıyı dev bir kadın açmış.

Dev Kadın: “Sende kimsin ne arıyorsun burada” demiş

Bu sözler üzerine korkuyla  geri çekilen jack, cesaretini toplayarak dev kadına: “Çok acıktım  efendim bana ikram edecek biraz  yiyeceğiniz var mı?” Demiş

Dev kadın gülümsemiş: “Hadi gel içeri, sana yeni yapmış olduğum mis gibi çöreklerden ikram edeyim.” demiş sonrada Jack çöreği tam ağzına götürecekmiş ki büyük bir gürültüyle kapı çalınmış.

Dev Kadın: “Kocam geldi sen en iyisi şurada saklanmalısın çünkü benim kocam çocukları pek sevmez.” demiş.  Jack’in korkudan eli ayağı birbirine dolanmış.

Dev kadın: “Çabuk şu fırının arkasına gir.” demiş. Jack hemen kadının gösterdiği yere saklanarak sessizce beklemiş,  Dev içeri neşeli bir şekilde şarkılar söyleyerek girmeye başlamış.

Dev: “Sanki burada bir çocuk var kokusunu alıyorum nerede hadi söyle bana.” demiş karısına.

Karısı: “Ne çocuğu burada çocuk yok.” demiş.

Sonrada yemeklerini yedikten sonra altınları saymaya başlamışlardı. Devler yatınca Jack saklandığı yerden çıkarak altınları bir kısmını bir keseye koyup hızla oradan uzaklaşmış. Bulutların üzerinden zıplaya zıplaya sihirli fasulye sırığına ulaşmış oradan da aşağıya inmiş.

Jack annesine altınları gösterince annesi şaşkınlık içerisinde önce çok sevinmiş. Sonrada bu duruma bir türlü akıl sır erdirememiş. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra altınları bitince jack tekrardan fasulye sırığına tırmanmış.

Bulut: “Yine mi sen geldin,  eğer yine devin şatosuna gideceksen orasının çok tehlikeli olduğunu bil” demiş.

Jack uyarısı üzerine buluta teşekkür ettikten sonra, bulutların üzerinden zıplaya zıpla şatonun yanına ulaşmış. Kapıyı çalmış, kapıyı açan devin karısı jackı şatoya almış sonra da ona:

“Sen daha önce geldiğinde bir kese altınımız kaybolmuştu. O nedenle senden biraz kuşkulandım.” demiş.

Jack: ” Yaaa, ciddi misiniz nasıl olduda kayboldu!” Bu sözleri sarf ederken, kendisini çok kötü hissediyordu çünkü devin karısının kendisine yapmış olduğu iyiliği unutmamıştı.

Ona güzel bir kahvaltı sofrası hazırlayan kadın kahvaltıya buyur etmiş, etmesine ancak yine kapı çalınmış. Jack daha önce saklandığı yere saklanmamış, Dev yine şarkılar söyleyerek içeri girmiş, karısı ona:

“Güzel kocacığım! Bil bakalım bugün senin için hangi yemekleri yaptım. Kokusunu hemen aldın değil mi?” demiş.

Dev, gülümseyerek: “İnan bende çok acıkmıştım.” demiş.

Bu arada devin elinde beyaz renkli bir tavuk varmış. Karısı: ” O tavuğu bana ver bahçeye bırakayım. demiş.

Dev: “Olmaz!” diyerek elindeki tavuğu yere bırakarak “tavuğa yumurta yap.” diye seslenmiş.

Olanları saklandığı yerden izleyen Jack, hayretler içinde o tavuğun altın bir yumurta yumurtladığını görmüş. Karınlarını iyice doyurduktan sonra devler uykuya dalmış. Bunu gören Jack, tavuğu yakaladığı gibi şatodan çıkarak bulutların üzerinden zıplaya zıplaya sihirli fasulye sırığına ulaşmış hızlıca inerek eve varmış.

“Anne, anne” diye seslenmiş

Oğlunun sesini duyan kadın: “Ne oldu” diye seslenmiş. Jack gülümseyerek tavuğu yere bıraktığı gibi ona: “Yumurta yap” diye seslenmiş.

Tavuk altından bir yumurta yumurtlamış, yaşlı kadın gözlerine inanamamış ve oğluna: “Bu nasıl olur evladım bana bak oğlum, ben senin alın terinle çalışmanı istiyorum, çalıp çırpmanı değil.” demiş.

Annesinin sözleri bir kulağından girip bir kulağından çıkıyormuş, epey bir zaman geçtikten sonra tekrardan devin şatosuna gitmeyi kafasına koymuştu.

Jack bir sonraki gün erkenden kalkmış, annesinden gizlice fasulyeye tırmanarak şatonun yolunu tutmuş. Şatonun yanına ulaştığında bakmış ki etrafta kimsecikler yok, yavaşça kapıyı açarak etrafa iyice bakmış kimsenin olmadığından emin olunca kendisine saklanacak bir yer bakmış.

Her zamanki yere saklanırsam yakalanırım diye geçirmiş içinden, etrafa bakınırken bir ses işitmiş ve hemen kendini odanın ortasında bulunan heykelin arkasına zar zor atabilmiş.

Dev her zamanki gibi şarkılar söyleyerek içeri girmiş. Gür bir sesle: “Bura bizden başka birileri var kokusunu alıyorum onu mutlaka bulacağım!” Demiş.

Karısı telaş içerisinde: “Ne çocuğundan bahsediyorsun hani çocuk falan yok ortada” demiş. Dev kahkaha içerisinde aramaya başlamış, Jack öyle korkmuş ki arkasına saklandığı o heykelin altında kıpırdayamamış bile,

Dev etrafta onu ararken masanın üzerinde duran arp’a bakan karısı: “Bu da ne oluyor.” diye sormuş.

Dev adam: “Görmüyor musun? Bu bir arp, nasıl çaldığını görmek ister misin?”

Eşi: “Merak ettim açıkçası” demiş.

Dev: Arp’a dönerek: “Çal, diye seslenmiş,”

Arp başlamış birbirinden güzel melodiler çalmaya ikiside jack’i unutup keyifle Arp’ı dinlemeye başlamışlar, vakit epey geç olunca ikisinin de uykusu gelmiş ve yatmaya gitmişler.

Devlerin derin uyuduğundan emin olan Jack, masadaki arpı kaptığı gibi hızlı adımlarla sessizce dışarı çıkmıştı ki beklemediği bir şey olmuş.

Arp: ” İmdaat, İmdaat kurtarın beni diye yüksek sesle bağırmaya başlamıştı.” Bu sesle uyanan dev dışarı çıktığında Jack’in kaçtığını görmüş ardından.

“Seni gidi hırsız, seni! Ben senin burada olduğunu biliyordum, bütün her şeyimi çalan sendin” demiş.

Jack korku içerisinde hızlıca koşuyordu onun ardından hızlıca koşan dev tam onu yakalayacakmış ki,  Jack sihirli fasulye sırığına ulaşıp aşağı inmeye başladı.

Dev de onun ardından sihirli fasulyeye tutunarak inmeye başlamış onun ağırlığından fasulye sırığı sallanıyormuş. 

Jack: “Avazının çıktığı kadar anne, anne çabuk bir balta getir!” Onun bu bağırışlarını işiten annesi baltayı alıp fasulye sırığının yanına gitmiş, fasulyeden aşağı inen devi görünce adeta ne yapacağını şaşıran anne beklemiş.

Jack inince elindeki baltayı alarak bir vuruşta fasulyeyi ortadan ikiye bölmüş. Fasulye bölününce yere yığılan fasulyenin tepesinde kalan dev bulutların üstünde asılı kalmış.

Jack, annesine gözyaşları ile sarılmış. Annesi: “Evladım neredeyse yüreğime inecekti, bir daha kimsenin malına göz dikmeni istemiyorum.”

Jack: “Ama anne onlarda başkalarının malını çalıyor.”

Annesi jack’e kızarak: “Bütün bu dediklerin senin yaptıklarının doğru olduğunu göstermez, çalışarak hak ettiğin kadarını helal olarak kazanıp,  verdikleri için Allah’a şükretmelisin.” demiş

Bu sözler üzerine biraz düşünen jack annesinin sözlerinde tamamen haklı olduğunu anlamış. O günden sonra alın teri ile çalışan Jack çok yakışıklı bir delikanlı olmuştu. Daima alın teriyle çalışarak kazanmış.

O çalıştıkça arp, daha güzel melodiler çalıyormuş, çevrede olan hayvanlar neşe içerisinde arp’a eşlik ediyorlarmış

Arp’ın ünü her yerde yayılmış, melodileri dilden dile dolanıyormuş, ünü prensese ulaşınca merak eden prenses jack’in evine ziyarete gelmişti.

Prensesi karşısında gören jack, o kadar çok heyecanlanmıştı ki onunla konuşamamıştı bile, ikisi birbirini görünce birbirlerine aşık olmuşlardı.

İkisinin yerin edile gelen Arp, “Tüm sevenler tez zamanda evlenip mutlu olsun,  prenses ve Jack da benim dediklerimi iyice işitsin.” demiş.

Bunun üzerine birbirlerine bakmışlar Jack prensese: “Benimle evlenir misiniz?” demiş

Prenseste bu teklifi kabul edince dillere destan bir düğünle evlenip mutlu bir yaşam sürmüşler. Halen arp ile ilgili bazı söylentiler devam etmektedir. Söylentilere göre arp hala bilinmeyen bir yerlerde harika melodiler çalmaya devam ediyormuş.

Bu çok güzel Aslan ile Fare Masalı da ilginizi çekebilir.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Zıp Zıp Kanguru Masalı
Zıp Zıp Kanguru Masalı
Süpürgeli Cadı Hikayesi
Süpürgeli Cadı Hikayesi
Yavru-Köpek-Masalı
Yavru Köpek Masalı : Köpek Hikayeleri
Rakun Kunkun Hikayesi
Rakun Kunkun Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.