Su Perisi Hikayesi

Su Perisi Hikayesi

Abone Ol google news

Bu gün sizlere Türkçe Peri Masalları içerisinden bir tanesi olan Su Perisi Hikayesi ‘ni derledik zevkle okuyacağınız Perili masallar için bizi takip etmeye devam edin.

Su Perisi Hikayesi

Su Perisi Hikayesi ve Masalı

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde karısıyla birlikte rahat ve mutlu bir yaşam sürmekte olan bir değirmenci varmış.

Hali vakti yerinde olan değirmencinin gün geçtikçe serveti kat kat artmaktaydı.

Günlerden bir gün başına gelen bir musibet dolayısıyla tüm mal varlığını kaybetmiş, elinde sadece bir değirmen kalmıştı.

Bu duruma çok üzülen değirmencinin bir türlü yüzü gülmüyor. Geceleri ise sıkıntıdan uyuyamıyor, yatakta kıvranıp duruyordu.

Bir gün sabaha karşı evden çıkarak değirmene doğru yürüyüş yapmaya karar vermişti. Güneş o güzel ışıklarını yeryüzüne saçarken değirmenci suya yaklaştı.

Suda bir hışırtı işiten Değirmenci başını kaldırınca, suların içinden yavaş yavaş çıkan parlak ve güzel bir kadın gördü.

Değirmenci onun bir su perisi olduğunu hemencik anlamıştı. ilk başta biraz korktuysa da uzaklaşıp uzaklaşmama konusunda tereddütte girmişti.

O anda su perisi, çok tatlı bir sesle değirmenciye niçin o kadar üzgün olduğunu sordu.

Suskun kalan değirmenci biraz kendine gelince, bir zamanlar ne kadar zengin olduğunu şimdiyse beş parasız kaldığını, bu nedenle üzgün olduğunu anlattı.

Su Perisi: “İstersen seni eskiden olduğundan daha fazla zengin biri olmanı sağlayabilirim ancak senin de bana bir söz vermen lazım.”

Değirmenci: “Eğer yapabileceğim bir şeyse kabul ediyorum.”

Su Perisi: “Evinde doğacak olan ilk canlıyı bana vereceğine dair söz vereceksin.” demiş

Değirmenci bu teklife karşı kayıtsız kalmayarak epey bir memnun kalmış nasıl olsa tez zamanda beslediği hayvanlardan biri doğurur.” diye düşünerek teklifi hemen kabul etmiş

Peri tekrardan suya girmiş, değirmenciyse sevinçli bir şekilde eve doğru yürümeye başladı.

Bahçe kapısını açtığı anda hizmetçileri ona doğru koşarak sevinçle efendim: “Müjde bir erkek çocuğunuz oldu.” demiş.

Değirmencinin o sevinçli halinden eser kalmamıştı. Ağzından tek kelime bile çıkmıyor neredeyse yere düşüp bayılacaktı.

Perinin bunu bile bile kendisine bir oyun oynadığını anlamıştı. Başını önüne doğru eğilmiş ve çaresiz bir vaziyette karısının yatağına yaklaştı.

Karısı: “Sevinmedin mi baksana çocuğumuz ne kadar güzel, ne kadar tatlı?” Diye sordu.

Değirmenci başını önüne eğmiş üzgün bir şekilde bu sabah olan biten her şeyi anlatarak su perisine vermiş olduğu sözü anlattı.

Karısı: “Çocuğumuzu kaybettikten sonra gelen zenginlik ve refahı biz ne yapacağız.” demiş.

Kendisini tebrik etmeye gelen yakınlarına da bu durumu anlattılar ama onlarda buna bir çare bulamadılar.

O günden sonra değirmenci her ne iş yaptıysa başarılı oldu. Neredeyse bir haftada tüm para kasaları ve sandıkları para ile doluverdi.

Ama değirmenci bu duruma bir türlü sevinemiyordu. O yüzden Su Perisine vermiş olduğu söz yüzünden her ne zaman peri ile karşılaşmış olduğu derenin yanında geçse, perinin karşısına çıkarak ona sözünü hatırlatmasından korkarak geçerdi.

Oğlunu ise asla o suyun yanına yaklaştırmıyordu.

Aradan epey bir zaman geçti usta bir avcının yanında yetişen delikanlı maharetli bir avcı olup, o zamanki derebeyine hizmet için yanına yerleşti.

Delikanlı o köyde bulunan güzel bir kızla evlenerek o köye yerleşti. Sakin ve mutlu bir hayat sürüyorlardı.

Bir gün ava giden delikanlı ormanda gördüğü bir ceylanın peşine düşerek onu bir derenin kenarına kadar takip etti ve en sonunda onu avladı.

Bu arada babasının kendisini hiç yaklaştırmadığı derenin yanına geldiğini fark etmemişti bile, ellerini yıkamak için suyun kenarına giden delikanlı ellerini yıkarken birden suyun içinden çıkan su perisi gülümseyerek Avcıyı kolundan tuttuğu gibi suyun dibine çekiverdi.

Karısı, kocası eve dönmeyince akrabalarına haber vererek onlarla birlikte avcıyı aramaya çıktılar.

Avcı eşine su perisinden bahsettiğinden, eşi periyle ile karşılaştığını tahmin ediyordu. O yüzden önce Perinin yaşadığı dereye doğru gittiler.

Oraya vardıklarında suyun kenarında Avcı’nın çantasını bulduklarında artık kocasının başına neler geldiğini biliyordu.

Ah vah ederek, çaresizlik içerisinde eşine ne kadar seslendiyse de bir yanıt alamadı. Bu kez de suyun öte tarafına geçerek seslenmeye başladı ama nafile! Cevap veren yoktu.

Eşi o gece suyun etrafında dönüp durdu. En sonunda bitkin düşen kadın ağacın altında uzanıp, derin bir uykuya daldı.

Rüyasında, sarp kayalıkların bulunduğu bir dağın yamacında yürüdüğünü, biraz ilerledikten sonra karşısına, çevresinin çiçeklerle çevrili güzel bir kulübe olduğunu gördü.

Hemen oraya doğru koşarak kulübenin kapısını açtığında kendisine dostça gülümseyen yaşlı bir kadın gördü.

Tamda o sırada uyandı sabah olmuştu.

Çaresiz kadın, rüyasında gördüklerinin etkisindeydi hemen orayı aramaya başladı. En sonunda o yamacı buldu hepsi rüyasında gördüğü gibiydi.

Yaşlı kadın, ona bir sandalye göstererek oturmasını işaret etti sonrada;

“Sen beni bulduğuna göre, başından bir şeyler geçmiş olmalı.”

Genç kadın gözyaşları içerisinde olup biteni baştan beri anlattı.

Yaşlı Kadın:

“Güzel kızım sen merak etme, ben sana yardım edeceğim, şu köşede bulunan altın tarağı al. Gece ay belirginleşince suyun başında otur ve o güzel saçlarını bu tarakla tara ardından tarağı suyun içine bırakarak bekle?” Demiş

Genç kadın söylenenleri harfiyen yaptı ve tarağı da suyun içine bıraktı.

Aradan çok fazla bir süre geçmemişti ki suda bir ses geldi ve bir dalgayla o tarağı aldı. Tarak kaybolduktan sonra sudan Avcı’nın kafası çıkmaya başladı.

Avcı konuşamadan gelen dalga onun başını örterek tekrar suya çekti.

Çaresiz kadın eve geri döndü, o gece yine yaşlı kadının kulübesini rüyasında gördü ve ertesi günün sabahında kalkar kalkmaz oraya giderek olup biteni anlattı.

Yaşlı kadın bu kez ona altından bir flüt vererek şöyle dedi:

“Ay belirginleşince şu flütü al ve suyun kenarına oturarak güzel bir şarkı çal. Sonrada flütü suyun kenarına indir ve bekle bakalım neler olacak!”

Kadın, söylenenleri yaptı. Sudan hışırtıyla yükselen bir dalga flütü alarak suyun dibine doğru çekti. Sonrasında da Avcı’nın vücudunun yarısı ortaya çıktı. Karısına doğru kollarını uzattı. Gelen bir dalga delikanlının üstünü örterek onu suyun dibine çekiverdi.

Zavallı kadın kendi kendine bunların niye fayda sağlamıyor ki! Kocam görünüyor sonrasında da hemen kayboluyor.

Çaresiz kadın o gece rüyasında yine yaşlı kadının kulübesini gördü. Sabah erkenden tekrar oraya gitti.

Yaşlı kadın, bu defa altın kaplı bir çıkrık vererek:

“Ay belirginleşince, suyun başına otur çıkrık ile iplik çekmeye başla işin bitince çıkrığı suyun kenarına koy ve bekle.” demiş.

Kadın söylenenleri yaptıktan sonra beklemiş bu sefer kocasının tüm vücudu sudan dışarı fırladı. Avcı hemen karaya yüzerek karısının kolundan tuttuğu gibi oradan uzaklaştılar.

Çok fazla uzaklaşmadan su öylesine fokurdayarak taştı ki, yükselen dalgalar önüne gelen her şeyi yutarak karı ve kocanın peşine takıldı.

Kadın o kadar korkmuştu ki imdat imdat diye bağırıyorlardı. O anda Kadın kaplumbağaya adam da kurbağaya dönüşüverdi. Dev dalgalarla birbirlerinden uzaklara doğru sürüklendiler.

Her şey normale döndükten sonra ayakları kuru toprağa basınca kadın ve kocası tekrardan eski hallerine dönüverdiler ama nerede olduklarını bilmiyorlardı.

İkisinin arasında koca koca dağlar ve derin vadiler vardı. Aradan yıllar geçti birbirlerini bulamadılar. ikisi de dağlarda koyun çobanlığı yaparak geçimlerini sağlıyorlardı.

Bir ilkbahar sabahı sürülerini otlatmak için yaylalara çıkmışlardı. Dağın yamacında karşılaştılar ama birbirlerini tanımadılar. Ama yalnız kalmamak için koyunları beraber otlatmaya karar verdiler.

O günden sonra hep birlikte sürülerini gütmeye başladılar. Pek konuşmuyorlardı bir akşam Avcı cebinden flütünü çıkararak güzel ama hüzünlü bir şarkı çalmaya başlayınca kadının hüngür hüngür ağladığını fark etti.

Avcı kadına: “Ne oldu, ne için ağlıyorsunuz? Diye soruverdi.

Kadın: “Şu çaldığınız şarkıyı her dinlediğimde aklıma kocamın bir peri tarafından esir edildiği günler geliyor.” demiş.

Avcı kadına yaklaşarak iyice baktı ve gözyaşları içerisinde ona sarıldı. Karısına ismiyle hitap edince oda kocasını tanıyıverdi.

O buluşma anında ne kadar çok mutlu olduklarını, daha sonrasında ise ne kadar mutlu bir hayat yaşadıklarını da artık kimse sormasın!

Çocuklarınıza uykudan önce zevkle anlatabileceğiniz Perili Masallar arasında ilk sırada yer alan Su Perisi Hikayesi ni beğendiğinizi umarız, dilerseniz Sihirli Fasulye Masalı ‘nı okuyabilirsiniz

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Kopek-Baligi-Masali
Köpek Balığı Masalı
Tembel Kız Türk Masalları
Tembel Kız Masalı: Türk Masalları
Akıllı Tilkinin Masalı
Akıllı Tilkinin Masalı
Kuğu Çifti ile Kaplumbağa Masal ve Hikayesi
Kuğu Çifti ile Kaplumbağa Masal ve Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.