Bülbül ile Hükümdar Masalı: Türk Kültürüne Ait Masallar
Bülbül ile Hükümdar Masalı, Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde, dünyada bulunan en güzel ülkelerin birinin başında iyi yürekli bir hükümdar varmış. Fakat, sahip olduğu onca güzelliğin farkına varmayan talihsiz kişilerden biriymiş.
Çok güzel bir sarayı ve bir o kadar da güzel bir bahçesi varmış ki, ucu bucağı görünmezmiş, o ülkede bulunan en güzel çiçekler orada yetişirmiş.
Halkın arasında dilden dile dolaşanlara bakılırsa o güzel bahçeden daha güzel olan şey ise, o büyük bahçenin içerisinde yaşayan bir bülbül imiş. Onun öylesine güzel bir ötüşü varmış ki, ününü işitenler, çok uzak ülkelerden bile onu görmek ve onun sesini işitmek için oraya gelmek isterlermiş.
Bu bülbül hakkında söylenenleri hükümdar bile duymuştu, işin garip olan yanıysa, kendi bahçesinde bulunan bülbülden hükümdarın haberinin olmamasıymış, o sebeple işittiği anda çok sinirlenerek Vezirini yanına çağırıp;
“Vezir bu ne demek oluyor anlat bakalım, benim sarayımın bahçesinde yaşayan bülbülden benim niye haberim yok?”
Vezir başını önüne eğmiş ona cevap verememiş, çünkü o bülbülden onun da haberi yokmuş. ,
Hükümdarın huzurundan ayrıldıktan sonra hemen bahçıvanı çağırtarak;
“Bahçıvan efendi söyle bakalım, sarayda duyulan hatta sarayı geçtim bütün dünyanın duyduğu çok güzel bir bülbül varmış, ondan neden benim haberim yok?
Bahçıvan; “Bağışlayın efendim, bilmediğinizden haberim yoktu!”
Vezir:
“Çabuk o bülbülü bulun bana!” diye bağırmış.
Bahçıvan, muhafızlarla beraber her yeri aramış, herkese sormuş ama bir türlü bülbülü bulamamış ve vezirin yanına gelerek bahçede bülbülün olmadığını söylemiş.
Vezir ise çare olarak, hükümdarın huzuruna çıkarak “Efendim bu birilerinin uydurduğu bir efsane olsa gerek” demiş.
Hükümdar vezirin söyledikleri karşısında daha da kızmış;
“Hayır, dediğin gibi olamaz! Çünkü o bülbülü bana çok güvendiğim birisi söyledi, hemen bahçedeki o bülbülü bulun, yoksa hepinizi birlikte ağır bir şekilde cezalandırırım” demiş.
Vezirde Bülbülü aramaya çıkmıştı, olanları duyan sarayın mutfağında çalışan bir kız hemen bahçıvanın yanına giderek;
“Efendim sizler aradığınızı buralarda bulamazsınız! ama isterseniz ben sizleri onun yanına götürebilirim.”
Bülbülün yerini bulacaklarına çok sevinen bahçıvan durumu hemen vezire iletmiş, saray görevlileri o kızla birlikte hemen bülbülün yaşadığı ormanını yolunu tutmuşlar. Bülbülün yaşadığı o yere geldiklerinde;
Kız;
“Küçük bülbül, küçük bülbül!” diye bağırmış, o güzel bülbül bir ağacın dalında görününce, “Ey güzel Bülbül hükümdar, seni görmek ve sesini duymak istiyor eğer bizimle gelmezsen buradaki herkesi cezalandıracak” demiş
Bülbül onlarla gitmeyi kabul edince, yolda onun güzel sesinden şarkılar dinleyerek saraya dönmüşler. Hükümdarın huzuruna çıkartılan o güzel bülbül, o muhteşem sesiyle ötmeye başlamış.
Öyle yanık öylesine güzel ötmüş ki, hükümdar ve yanında bulunanlar göz yaşlarını tutamamışlar, Hükümdar bülbüle “Güzel bülbül dile benden ne dilersen!” demiş.
Bülbül “Efendim benim alabileceğim en güzel hediye, sizin gibi iyi yürekli bir hükümdarı mutlu bir şekilde görmektir.” diye cevaplamış
Bütün herkesin sevgisini kazanan güzel bülbül, sarayda bulunanların sevgisini kazanmış, O günden sonra tekrar sarayın bahçesinde yaşamaya, zaman zaman da o muhteşem sesiyle hükümdara şarkılar söylemeye devam etmiş.
Bülbülü duyan bütün ülke halkı, zaman zaman onun şarkılarını dinlemek için sarayın çevresine toplanırlarmış.
Günler bu şekilde geçip giderken bir gün hükümdara hediye olarak bir sandık gelmiş. O sandığın içinde mücevherler ve değerli taşlarla süslenmiş çok güzel oyuncak bir bülbül varmış.
Bu oyuncak bülbülün bir de kurma kolu varmış, onu ayarladığınızda gerçek bir bülbül gibi güzel bir sesle ötmeye başlıyormuş.
Bir zaman sonra, gerçek bülbül, hükümdarın kendisine hediye olarak gelen oyuncak bülbül geldiğinden beri kendisiyle ilgilenmediğini hissedince çok üzülmüş ve hemen saraydaki bahçeden ayrılmış.
Her gün güzel sesiyle öten oyuncak bülbül, nasıl olmuşsa bozulmuş, hükümdar bülbülün sesine o öylesine alışmıştı ki,o sesi duymadan dayanamıyormuş, hemen bülbülün yanına getirilmesini emretmiş ama bülbül’ün bahçeden ayrıldığının haberini alınca ona haksızlık ettiğini anlamış.
Üzüntüden hasta olarak yataklara düşen hükümdar günden güne daha da kötüleşmişti, Saray ahalisi ve halk onun bu durumuna çok üzülüyordu.
Onu yatağında çaresiz bir şekilde olduğunu gören fırsatçılar artık iyileşmeyeceğini düşünerek yeni bir hükümdar seçmek istemişler.
Hükümdar hastalandığından yeni hükümdar seçileceği haberi saraydan kaçmış olan bülbüle kadar ulaşmış. Hükümdarın kendisine olan sevgisini ve pişmanlığını öğrenen bülbül, ona yardım etmeye karar vermiş.
Hemen hükümdarın kaldığı odanın penceresine konan bülbül o güzel sesiyle şarkılar söylemeye başlamış.
Hasta yatağında kıpırdamayan Hükümdar bülbülün o güzel sesiyle kendine gelmeye başlamış, nihayet sabaha karşı bir mucize olmuş gözlerini açan hükümdar iyileşerek ayağa kalkmış.
Kendisini iyi eden o bülbülden özür dileyen hükümdar artık onu hep seveceğine; bülbül de ara sıra ona şarkı söyleyeceğine dair söz vermiş.
Sabah olunca hükümdarı ayakta gören herkes çok şaşırmış, hem de çok sevinmişti.
Hükümdar o günden sonra kalan zamanını sarayın bahçesindeki o güzellikleri yaşayarak ve bülbülün tatlı nağmelerini dinleyerek mutlu bir şekilde geçirmiş.
Bu güzel masal da ilginizi çekebilir: Çirkin Ördek Yavrusu Masalı