Karlar Kraliçesi Masalı
Karlar Kraliçesi Masalı ‘nda Kay ve gerda adında iki iyi arkadaşın karlar kraliçesi ile olan mücadelesini konu edinen hem çok eğlenceli hemde çok güzel bir klasik masal. İyi okumalar.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde güzel bir ülkede birbirlerini çok seven Kay ve Gerda adında çok yakın iki arkadaş varmış. Birbirine yakın evlerde oturan iki arkadaş sürekli beraber vakit geçirirlermiş.
Günlerden bir gün bu yakın arkadaşlar kendi evlerinin önüne birbirlerine olan sevgilerinin göstergesi olarak bir gül dikmeye karar vermişler. Böylece o güller de iki arkadaşla beraber büyüyecekmiş.
Günler bu şekilde geçerken sonbahar mevsimi bitmiş ve kış mevsimi gelmişti. Yoğun kar yağışıyla beraber soğuk hava Kay ve Gerda’nın evden çıkamamalarına sebep olmuş.
Kış mevsimi soğuk ve uzun geçerken Kay ve Gerda kendilerine yeni bir eğlence buluvermişlerdi. Gerda’nın büyükannesinin anlattığı o heyecanlı ve güzel peri masalları, ikilinin kış boyunca en büyük eğlencesi olmuştu.
Bir gece yine Kay ve Gerda büyükannenin yanında oturmuş onun masallar anlatmasını beklerken;
Gerda: “Büyükanne soğuk ve kar nereden geliyor?” Diye soru sorar.
Büyükanne Gerda’nın bu sorusuna şu şekilde cevap verir;
“Soğuk ve kar çok hemde çok uzaklardan gelir kızım. Buzlarla ve karlarla kaplı olan bir ülkede, karlar kraliçesinin sihirle yapmış olduğu bir şatosu varmış. Karlar kraliçesi bu buzla kaplı şatosunda tek başına yaşarmış.”
Büyük anne derin bir nefes aldıktan sonra sözüne tekrar başlar.
“Bazı kişilerde ona Buzlar kraliçesi diye hitap eder. Bu kraliçe o kadar çok güzelmiş ki güzelliği her yerden bilinirmiş, buz gibi parlak teni, ışıl ışıl parlarmış, fakat bu kraliçe güzel olduğu kadar da çok kötü kalpli birisiymiş. Soğuk, görkemli ve buzdan yapmış olduğu şatosunda birçok sır da saklıymış.”
Gerda: “O sır neymiş büyük anne”
“Şatoda bulunan bir buz aynada sihirli bir ayna varmış. Kötü kalpli karlar kraliçesi, buz aynasına bakarak tüm dünyada olup biteni izlermiş.” demiş.
Büyükanne karlar kraliçesi hikayesini anlatmaya devam ederken Gerda kötü kalpli karlar kraliçesini pencerede kendilerini izlerken görmüş.
Heyecanlı bir şekilde ” Büyükanne, Kay baksanıza, karlar kraliçesi pencereden bize bakıyor.” demiş.
Büyükanne, “Yok canım o bir kedi olabilir.” demiş, bunun üzerine Gerda, “Büyükanne peki kötü kalpli karlar kraliçesi buralara gelir mi? diye sormuş.
Kay, “Hele o bir gelsin, onu tuttuğum gibi şöminenin içine atarım, eriyip gider. Sonra herkes ona sulu kraliçe diye hitap eder.” demiş.
Bu sözleri işiten karlar kraliçesi;
“Demek öyle beni şömineye atarak sular kraliçesine dönüştürecek! Sen şimdi görürsün!”
“Buz kıvılcımları sizlere emrediyorum! Uçun ve şimdi benimle alay eden o küçük çocuğu bulun. Onun kalbi ve gözleri benim olsun ki artık, etrafındaki şeyleri kötü bir gözle görsün ve kalbindeki o sevgi buz olsun.” demiş.
Karlar kraliçesinin emriyle evin önünde aniden bir kar fırtınası başlamış. Gerda’nın penceresine doğru hızla ilerleyen buz kıvılcımları, kraliçenin emirlerini hemen yerine getirmeye başlamışlardı.
O anda Kay olup biteni anlamak için pencereye doğru yönelmiş ve camı açarak dışarı bakmış, Gerda “Kay durr…” diye bağırmış ama artık çok geç kalmıştı.
Kay, “Ahh! Gözüm, çok acıyor, gözüme bir şey battı diye haykırmış. Neler oluyor ah kalbim!” Diyerek yaşadığı şoku anlamaya çalışmış ama artık olan olmuştu.
Buz kıvılcımları Kay’ın kalbine ve gözüne çarpmış, Karlar Kraliçesinin sihri gerçekleşmiş ve Kay, artık başka birine dönüşmüştü. Ona neler olduğunu soran arkadaşı Gerda’yı da terslemeye başlamıştı.
Gerda durup dururken Kay’ın kendisine neden kötü davrandığını hiç anlayamamıştı. Ertesi günün sabahı da Kay’ın akşamki kaba davranışları devam ediyordu.
Bu duruma bir türlü anlam veremeyen Gerda sinirli bir şekilde bahçeden çıkan arkadaşına nereye gittiğini sormuş, fakat Kay onu yine tersleyerek başkaca bir şey söylemeden uzaklaşmıştı.
Kızağa binen arkadaşının ardından koşan Gerda, ona yetişememişti. Tam da bu esnada karlar kraliçesi kızağıyla belirivermiş. Kraliçenin kızağının peşine takılan Kay, kraliçe ile birlikte buzdan yapılmış şatoya gitmiş.
Her şeyi gören Gerda, öylece bakakalmıştı. Aradan günler, haftalar, aylar geçmiş ama Kay geri dönmemişti. Evinin penceresinde aylarca Kay’ın geri gelmesini bekleyen Gerda, artık daha fazla bekleyememişti.
Büyükannesinin kendisine hediye ettiği aynayı da yanına alarak yollara düşmüş canı pahasına da olsa arkadaşını kurtarmak istiyordu. O yüzden yol boyunca karşılaştığı bütün canlılara Kay’ı soruyordu.
Gerda az gitmiş uz gitmiş günlerce yolculuk yapmış ve en sonunda bir nehrin kıyısına varmış.
Etrafta Kay’ı sorabileceği kimse yoktu, o yüzden akan nehre sorusunu sormuş; fakat nehir cevap vermiyormuş kendisine, bir süre orada dinlenen Gerdanın yanına bir martı konmuş.
Martı: “Nehir sorunun cevabını mutlaka biliyordur ancak önce ona bir hediye vermelisin.” demiş.
Gerda boynundaki kolyesini çıkartarak nehre bırakmış. O anda nehirde tam anlamıyla bir mucize gerçekleşmiş.
Gerda’nın olduğu yere küçük bir sandal yanaşmış, Nehrin kendisine yardım edeceğini düşünen Gerda sandala binmiş, o anda sandal kendi kendine hareket etmeye başlamış.
Nereye gittiğini merak eden Gerda, bir süre sonra sihirli bahçenin kıyısına ulaşmış, rengârenk çiçeklerin bulunduğu bu bahçe adeta Gerda’yı büyülemişti.
Fakat birbirinden güzel çiçeklerin hiçbirinin kokmadığını fark edince dikkatlice etrafına bakınmaya başlamıştı. O esnada kendisine doğru bir kadının geldiğini görmüş. Kendisine doğru gelen kadın o güzel bahçenin sahibiymiş.
Kadın; “Güzel kız hoş geldin” deyince, bahçedeki çiçeklerden mis gibi kokular yayılmaya başlamıştı.
Gerda: “Özür dilerim, bahçenize izinsiz girdim.” demiş.
Kadın: “Gel güzel kızım uzun zamandır buralara kimseler gelmiyordu. Çok sıkılmıştım yalnız kalmaktan, tek başına buralarda ne işin var?” diye sorar
Gerda aylardır kayıp olan arkadaşı Kay’ı aradığını anlatmış. Çiçekçi kadın ise yıllardır buralarda kimseyi görmediğini söylemiş.
Gerda, “Öyle mi? Eğer müsaadeniz olursa ben yoluma devam edeyim, çünkü biran önce arkadaşım Kay’ı bulmam gerek.” demiş.
Çiçekçi kadın Gerda’nın gitmesini istemiyormuş, o yüzden bir yalan söyleyivermiş. “Kay mı dedin? Onun ismini duydum sanki! Ne olmuştu Kay’a?” Diye sormuş.
Gerda olan biteni bir bir anlatmış, Karlar kraliçesi elsa ismini duyan Çiçekçi kadın birden telaşlanmış; Aman kızım o kötü kalpli kadın buradan uzak dursun. Onun yüzünden benim çiçeklerim yıllardır kokmuyor.
Çiçekçi kadın “güzel kızım saçların dağılmış, gel otur da senin saçlarını tarayayım.” demiş
Gerda bu isteğe bir anlam veremese de onu kırmak istemediğinden teklifini kabul etmiş, Çiçekçi kadın eline aldığı tarakla Gerda’nın saçlarını taramaya başlamış. Aslında Gerda’ya sihir yapıyormuş.
Sihirli tarak Gerda’nın bütün bildiklerini unutturmuş, kötü niyeti olmayan ve yalnızca onunla biraz beraber yaşamak isteyen çiçekçi kadın, Gerda’da yalnızca neşe bırakmış, geri kalan bütün her şeyi unutturmuş.
Aradan bir hafta gibi bir süre geçtikten sonra kadının şapkasında bulunan güller Gerda’nın bir şeyler hatırlamasına neden olmuştu. Çünkü hiçbir sihir gerçek sevgi ile baş edemezmiş.
Her şeyi hatırlayan Gerda, beklemeden sandala dönmüş, bu seferde sandalın tepesinde uçan kargayı takip etmeye başlamış böylece, buzlarla kaplı olan bir denize ulaşmış. Kıyıda bekleyen korsan gemisini gören Gerda, gizlice gemiye tırmanmış.
Kendi kendine acaba bu gemiyle mi karlar kraliçesinin şatosuna gideceğim? Diye söylenmeye başlamış.
Çok geçmeden korsanlar geminin güvertesinde belirmişler Korsanlar arasında bulunan bir kız çocuğu yavaşça Gerda’ya yaklaşmış. “Sende bizim gittiğimiz yere mi gideceksin, hahaha, hahaha, yani hiçbir yere” Demiş.
Gerda, korsan kıza arkadaşını aradığını ve başından geçenleri bir bir anlatmış. Gerda’nın samimiyeti hoşuna giden korsan kız, onun kendi yanlarında kalmasını ve Karlar kraliçesinin tehlikeli olduğunu, o nedenle arkadaşı Kay’ı aramaktan vazgeçmesini söylemiş;
Fakat Gerda arkadaşını bulmakta kararlıymış. onun cesareti ve samimiyetinden etkilenen korsan kız, ona yardım etmeye karar vermiş.
Bu arada Karlar kraliçesi ise şatosunda Kay’a geçmişini unutturmaya çalışıyormuş. Neredeyse her şeyi unutan Kay yalnızca arkadaşı Gerda’yı unutamamış.
Kısa bir süre sonra kalbinin buza dönüştürüleceğini söyleyen karlar kraliçesi, Gerda’yı unutması için elinden geleni yapıyormuş.
O geceyi korsan kızla gemide geçiren Gerda, sabahın ilk ışıklarıyla beraber uyanınca korsan kızın yanında bir ren geyiği ile onu beklediğini görmüş,
Korsan kız “bu geyik seni doğruca karlar ülkesine götürecek. Ama bana bir söz vermeni istiyorum, o kötü kalpli cadıyı yeneceksin böylece gemimizde kurtulacak.” demiş.
Gerda, “Söz veriyorum, sana bana yaptığın bu iyiliğin karşılıksız kalmayacağına emin ol.” Diye cevap vermiş.
Ren geyiğine binen Gerda, tek başına yola çıkmış. Uzun süren bir yolculuk yaptıktan sonra en sonunda kuzey kutbuna ulaşmıştı ki yolda kendisini bekleyen yaşlı bir bilge ile karşılamış.
Bilge adam, “sonunda sihirli aynayı bana getirdin demek.” demiş.
Yaşlı adamın, kendisinde ayna olduğunu bilmesine şaşıran Gerda, doğru yere geldiğini anlamış ve aynayı çıkartarak bilge adama göstermiş.
Sonrada “Kötü kalpli karlar kraliçesini bu aynayla mı yeneceğim?” diye sormuş.
Yaşlı bilge, “Bu ayna sana gerçekleri hem de gizli yerlerde saklanan tüm gerçekleri gösterir, hiçbir şey ve hiç kimse gerçek sevgiden daha güçlü olamaz. Çünkü her şeyden daha güçlü olan tek şey içimizdeki gerçek sevgi” demiş.
Gerda, o yaşlı bilge adamdan kötü kalpli kraliçenin kim olduğunu ve sırlarını öğrenmiş,
Önceleri Karlar kraliçesi sevgi dolu biriymiş. Gülümseyen gözleri güneş gibi parlar, dokunduğu yerler rengarenk çiçeklerle dolup taşarmış. Gerçek Adı da Lila’ymış, eskiden herkes iyi kalpli Lila’yı küçük bir cadı olarak tanıdığından kimse onunla oynamazmış.
Her zaman yalnız kalan Lila, artık her şeyden ve herkesten nefret etmeye başlamıştı bir gün Lila bir dilek dilemiş ve kendisine kötü davranan herkesin buza dönüşmesini istemişti. Sonrada kendisinde buzdan bir şato yapmış ve herkesten uzak, yalnız, mutsuz ve sevgisiz bir şekilde yaşamını sürdürmeye başlamış.
Gerda eğer ona bu gerçekleri gösterebilirse, onu yenmiş olacaktı. Karlar kraliçesinin buzdan şatosuna ulaşan Gerda, Kay’ıın öylece oturduğunu görünce ona seslenmiş.
“Arkadaşım, en sonunda buldum seni çok özlemişimi?” demiş. Gerda’ya bakan Kay, onu tanıyamamıştı. Şatodaki her şey gibi onun kalbi de buza dönüşmüş. Gerda kendisini hatırlamayan Kay’ın yanına koşarak sarılmış fakat Kay onu hala tanımamış.
O anda yanlarına gelen Karlar kraliçesi Gerda’ya öfkeyle bağırmış; Bırak hemen onu Kay, artık bana ait şimdi sıra sende senide buza dönüştüreceğim.
Gerda; “Hayır, buna asla izin vermeyeceğim dedikten sonra, Seni çok seviyorum Kay…” diye arkadaşına seslenmiş.
O anda Kay Gerda’yı hatırlamaya başlamış. “Gerda,” sensin.
Bu duruma karşısında çok öfkelenen kötü kalpli karlar kraliçesi elindeki asayla büyü yapmış. Gerda ise hemen aynasını çıkartarak asadan çıkan büyüye doğru tutmuş. Aynadan yansıyan büyü etkisini kaybetmiş.
Gerda’nın elinde tuttuğu aynaya bakan karlar kraliçesi, aynadaki yüzün kendisine ait olmadığını görünce şaşırmış, çünkü aynada gördüğü yüz küçük Lila’ymış.
O anda Karlar kraliçesi yeniden küçük, masum ve neşeli haline dönmüştü . Gerda ve Kay’a gülümseyen karlar kraliçesi Gerda’ya teşekkür etmiş.
Hep beraber birbirlerine bakıp gülüşmüşler ve tıpkı evlerinin önüne diktikleri güller gibi hiç ayrılmadan beraber mutlu bir hayat yaşamışlar.
Karlar Kraliçesi Masalı Özeti
Bir zamanlar soğuk bir ülkede, çok iyi iki arkadaş yaşıyordu. birinin ismi Gerda, diğerinin ismi ise Kay’di. Kay ve Gerda sürekli beraber vakit geçirirlerdi.
Soğuk kış gecelerinde Gerdanın ninesinin anlattığı birbirinden güzel uzun çocuk masalları’nı dinler güzel vakit geçirirlerdi.
Birgün büyük anne Karlar kraliçesi hikayesini anlatırken, kraliçeyle alay eden Kay’a kızan kraliçe sihirle Kay’ı etkisi altına alarak kendisiyle götürür.
Onu kurtarmak isteyen arkadaşı gerda ise büyükannesinin kendisine hediye ettiği sihirli ayna ile yollara düşer epey bir zaman dolaştıktan sonra, bir korsan kızın yardımıyla Kay’ın yerini bulur.
Onu gerçek sevginin gücüyle Karlar kraliçesinden kurtararak, her şeyi eskisi gibi güzel hale dönüştürmeyi başarır.
Karlar Kraliçesi Masalı’nı beğendiğinizi umarız. Bu güzel Uyuyan Güzel Masalı da ilginizi çekebilir.