Bir zamanlar uçsuz bucaksız, büyük bir denizde yaşayanlar arasında yemek yemeyi çok ama çok seven kocaman bir balina varmış. Bu balinanın sürekli bir şeyler yediğini bilen balıklar, kendi aralarında ona Obur Balina diye hitap ederlermiş. Obur…
Bir zamanlar kalabalık şehirde bulunan büyük ve görkemli saraylarında yaşayan Kral ve Kraliçe çok iyi olduklarından herkes tarafından sevilirlermiş. Kral uzun boylu ve Tombul biri iken, Kraliçe kısa boylu ve çok güzel bir bayanmış. Cana yakın…
Güneşin tüm ihtişamı ile yeryüzünü ısıttığı güzel bir yaz sabahıydı. Uykudan yeni uyanan Pati ismindeki yavru kaplan, annesinin evde olmadığını görünce doğruca mutfağa gitmiş. Annesinin kendisi için hazırlamış olduğu yiyecekleri yedikten sonra dışarı çıkarak gezmeye başlamış…
Bir kış sabahı odalarındaki pencerenin kenarında yağan yağmuru izleyen Kral ve Kraliçe bir çocuğu olacağı müjdesini aldıkları günden beri çok mutlularmış. Günler bu şekilde hızla geçip giderken, bir sabah sabırsızlıkla bekledikleri kız çocukları doğmuştu. Çok tatlı…
Baharın gelişiyle beraber mis gibi kokan çiçeklerin her tarafı sardığı yemyeşil ormanın girişinde büyük bir arı kovanı varmış. Bu kovandaki arılar o gün epey bir heyecanlıymış. Çünkü kovandaki yumurtaların çatlayıp, içinden yavru Arıların çıkma günü gelip,…
Yine bir gün bir Ceviz ağacının üzerine çıkmış. Çıtır çıtır sesler çıkartarak ceviz yerken, çok sevdiği sincap arkadaşı Pıtır ağacın altından seslenmiş. “Kıtır, Kıtır.” Kıtır “O Pıtır sen misin, gelsene yukarıya, bu ağacın cevizleri çok lezzetli.”…
Çok güzel bir ilkbahar sabahı ormandaki tüm canlılar neşe içerisinde güzel bir gün geçiriyorlarmış. Ormanı ikiye ayıran bir derenin her bir yakasında hem çok sevimli hemde çok inatçı olan iki keçi yaşarmış. Bu keçilerden beyaz renkli…
Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal pireler berber iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken dünyanın tam ortasında şirin mi şirin küçük bir köy varmış. Bu köyde Koca Nine…
Çilli Horoz kızgınlıkla bir o tarafa, bir bu tarafa gidiyormuş. Onu izleyen Tavuklardan biri “Ne oldu, niye bu kadar sinirlisin.” Diye sormuş. Çilli Horoz “Nasıl sinirli olmayayım. İki üç gündür birileri benden habersiz, depodaki yiyeceklerimizi götürüyor….
Her taraf o kadar güzel kokuyormuş ki, Civciv “İyiki dışarı çıkmışım. O küçük kümeste kalsaydım. Çok sıkılırdım.” Diye söylenmiş. Bir süre öylece dolaşırken bir kestane ağacının altından tam geçerken ağaçtan düşen bir Kestane, Civcivin kuyruğuna değince…