Harika Bir Masal Olan Altın Yürekli Kız Masalı oku

Sizler için derlediğimiz Harika Bir Masal olan Altın Yürekli Kız Masalı’nı okurken eğleneceksiniz.

Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde o uzak diyarlarda bulunan güzel ve tatlı ülkelerin birinde hamamcılık yapan tombul bir adam, temiz yürekli karısıyla beraber mutlu bir yaşam sürerlermiş.

Hamamcı ve eşi mutluydular ancak tek sıkıntıları çocuklarının olmamasıymış, karısı her gün bir çocukları olsun diye Allah’a dua edermiş.

Günler bu şekilde ilerlerken bir gün bir çocuklarının olacağı haberi ile mutlulukları dahada artan ailenin 9 ay sonrada nur topu gibi bir kız çocukları olmuş.

Çok tatlı olan kız çocuğu daha 2 aylıkken annesi onu alarak hamama babasının yanına götürmüştü.

Kadın bebeğiyle yalnız hamamda yalnız olduğu sırada bebeğin yanına gelen aksakallı bir dedenin bebekle biraz oynadıktan sonra koluna bilezik taktığını gören anne hayretler içerisinde aksakallı dedeyi izliyor herhangi bir tepki vermiyordu.

Aksakallı dede anneye doğru dönerek ona:

– Bu bilezik bebeğin kolundan çıkarıldığı vakit kızınız felç olacak, koluna tekrardan bilezik takıldığı vakit yine eski haline dönecek, demiş.

Aksakallı dede tekrar bebeğin saçını okşayıp öptükten sonra,

– Bu güzel ve tatlı  bebeğin saçını her yıkadığınızda saçlarından altınlar dökülecek, güldüğü vakit yanağından güller saçacak, demiş.

Kadın başını çevirdiği vakit aksakallı dede ortadan kaybolmuş,

Hamamcının eşi şaşkınlık içerisindeydi, gördüklerine inanamıyordu bir türlü, hemen bebeğe doğru giderek onu kucaklamış ve hamamın bir köşesinde oturarak kocasının gelmesini beklemiş.

Kocası gelince ona olanları bir bir anlatmış, Hamamcı öyle ise gel bir bebeği yıkayalım, dediklerinin doğru olup olmadığını öğreniriz demiş.

Bebeği yıkarlarken saçından altınlar döküldüğünü gören karı koca gözlerine inanamamışlardı, o altınları bir kısmını fakirlere dağıtıp bir kısmını kendilerine ayırmışlardı.

Günler ayları, aylar yılları kovalamış küçük kız büyüdükçe güzelleşiyordu, o kadar güzel bir kız olmuştu ki, onun bu güzelliği dilden dile dolaşır olmuştu.

Onu görüp seven genç ve yakışıklı biri, sürekli onların evlerinin çevresinde dolanır dururmuş,

Genç delikanlı bir gün Altın yürekli kızın camın kenarında oturmuş etrafı seyrederken görmüş, hemen çantasından çıkardığı beyaz bir gül’ü  genç kıza doğru fırlatıvermiş.

Her gün evlerin yanına gelir kıza gülümsermiş, güzel kızında kendisine gülümsediğini görünce, çok sevinmiş birkaç hafta sonrada ailesiyle beraber kızı istemeye gitmişler.

Altın yürekli Kızın düşüncesini soran aile onunda rızasının olduğunu anlayınca kızı vermişler, hemen söz kesilmiş, çok geçmeden de düğün dernek hazırlıklarına başlanılmış.

Düğün günü gelip, çatmış o yörenin örf ve adetleri gereği gelini evinden çıkartıp düğün yerine götürmek için damadın bir yakının gitmesi gerekiyormuş.

Damat ise kendi kardeşi gibi gördüğü komşu kızını sevdiği kızı alıp düğün yerine getirmesi için göndermiş.

Bu komşu kızı damadı sevdiğinden bu düğünün olmasını hiç istemiyor, düğünü bozmak için elinden gelen tüm gayreti gösteriyormuş

Komşu kızı ve annesi gelini evinden çıkartarak arabayla düğün yerine doğru yola koyulmuşlar, kimsenin olmadığı bir yerden geçerlerken, gelin çok susadığını söylemiş.

Komşu kızı ise,

-Eğer bana o güzel gözlerini vermeyi kabul edersen belki sana bir bardak su verebilirim demiş.

Duydukları karşısında şaşkına dönen güzel kız şaka olduğunu düşünerek.

-Tamam, gözlerimi vermeyi kabul ediyorum demiş.

Biraz daha yol gittikten sonra arabayı bir kuyu’nun yanında durduran komşu kızı ve annesi, gelini arabada indirdikten sonra zorla kuyunun içerisine atmışlar.

Arabaya binen Komşu  kızı ve annesi hemen oradan uzaklaşmışlar, düğün yerine ulaştıklarında damada:

– Gelin yolun yarısında arabayı durdurarak evlenmekten vazgeçtiğini söyleyip, hemen yanımızdan uzaklaştı demiş.

Duydukları karşısında epey öfkelenen damat, hemen komşusunun kızıyla o düğünle evlenivermiş.

Güzel kızda gelinlikle koyunun dibinde çaresiz bir şekilde hüngür hüngür ağlıyormuş, o ağlarken gözlerinden akan yaşlara birkaç gün içerisinde kuyuyu doldurduğu için kız kuyudan kolayca çıkıvermiş.

Oralardan geçen bir adam genç kızın bitkin ve perişan bir halde olduğunu görünce hemen yanına gelerek,

-Kızım sana neler olmuş böyle…

Genç kız başından geçenleri o adama anlatmış, onun başına gelenlere o kadar çok üzülmüş ki genç kıza:

-Kızım istersen benimle gel eşim seni görünce çok sevinir,  diyerek onu eve götürmüş.

Adam karısına da durumu anlatınca ikisi de kızın kendileriyle beraber yaşamasını teklif etmişler, bu teklifi kabul eden güzel kız,  ailenin çok fakir olduğunu görünce onlara yardım etmek için şöyle demiş:

– Ben güldüğüm zamanlarda yanaklarımdan kırmızı güller dökülür, sizlerde o gülleri güzelce deste haline getirerek satın ki maddi sıkıntı çekmeyelim.

Adam ve karısı güzel kızın teklifine çok sevinmişti, ertesi sabah erkenden kalkan aile odanın güllerle dolu olduğunu görünce sevinçle o gülleri sepete yerleştirip satmak için dışarı çıkmışlar.

Kadın sokak sokak gezinirken, genç kızı kuyuya atan komşu kızının kaldığı mahalleye gelmişti.

O esnada camın kenarında oturan komşu kızı gülleri görünce dışarı çıkarak gül satan kadından bir sürü gül almış, gülleri seçerken kadına:

– Bunlar ne kadarda güzel güllermiş, bunları kendiniz evinizde mi yetiştiriyorsunuz? Diye sormuş

Gül satan kadın, iyi niyetinden komşu kızına olup biteni anlatınca, o andan itibaren komşu kızını bir telaş almış hemen güllerle beraber annesinin yanına giderek olanları ona anlatmış.

Eğer damat kız ile karşılaşırsa, komşu kızın tüm oyunları ortaya çıkacaktı,  mahallelerinde oturan paragöz bir bohçacı kadın vardı para karşılığı her türlü kötülüğü yapabilirdi.

Komşu kızı ile annesi gül satan kadının evini bohçacı kadına göstererek demişler ki…

– O evde genç ve çok güzel olan bir kız göreceksin onun kolunda da bir tane bilezik var nasıl yaparsan yap o bileziği onun kolundan çıkartarak bize getir, karşılığında ise ne kadar para istersen sana veririz demişler.

Bohçacı kadın,

-Tabiki siz hiç merak etmeyin demiş.

Ertesi gün gül satan kadın evden ayrıldıktan sonra o eve giderek kendisinin çok hasta ve bitkin olduğuna inandırarak kendini acındırmış.

İyi niyetli olan genç kız, aile o gece kadını evde misafir olarak ağırlamışlar, gece geç saatlerde herkes uyuduktan sonra bohçacı kadın gizlice kızın kaldığı odaya girerek kızın kolundaki bileziği çıkarttığı gibi sessizce evden uzaklaşmış.

Sabah olunca o bileziği götürüp komşu kızına vermiş, karşılığında bir sürü para almış.

Ertesi günün sabahı adamla karısı Altın yürekli kızın odadan çıkmadığını görünce, onu uyandırmak için odasına gitmişler ama kızın kolundaki bileziğin çıkarıldığını ve felçli olduğunu görünce üzgün ve çaresiz bir şekilde ne yapacaklarını bilemeden başında beklemişler.

Komşu kızı o bileziği gülleri koyduğu cam kavanozun içine koymuştu, akşam olunca eve gelen damat gülleri görünce koklamak için yanına gitmiş ve tesadüfen bileziği görünce hemen tanımış.

Kızgın bir şekilde komşu kızı ve kaynanasını zorlayarak olup biten her şeyi onlardan öğrenmiş.

Kavanozdaki bileziği aldığı gibi gül satan kadının evine doğru koşmuş, eve varınca kapıyı çalmış,

Kapıyı açan adama

– O kız nerede diye sormuş.

Adam, içeride deyince müsaade isteyen delikanlıyı kızın yanına götürmüşler, cebinden çıkardığı bileziği kızın koluna takınca tekrardan normale dönen kız, sevdiği erkeği karşısında görünce çok mutlu olmuş.

İkiside başlarına gelenleri birbirlerine anlatmışlar.

O günden sonra hiç birbirlerinden komşu kızı ve annesi ise yaptıklarının bedelini çok ağır bir şekilde ödemişler.

Harika Bir Masal olan Altın Yürekli Kız Masalı’nı okurken eğlendiğinizi umuyoruz dilerseniz Prenses Masalları  kategorimizi inceleyebilir veyahut Kurbağa Prens Masalı‘ nı okuyabilirsiniz.