Mutlu Prens Oku
Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde büyük bir şehrin ortasında bulunan ve tüm şehrin o tepeden göründüğü bir yerde, Mutlu Prens’in heykeli duruyormuş.
Mutlu Prensin heykeli saf altın kaplıymış, kılıcının kabzası kıpkırmızı bir yakut ile süslenmiş, gözleri ise yemyeşil zümrüt ile yapılmıştı.
Mutlu prens, şehrin her tarafından görünüyor adeta halka umut ve mutluluk dağıtıyormuş.
Bir gün yaklaşmakta olan kış soğuğundan korunmak için sıcak ülkelere doğru uçan küçük bir kırlangıç, gece vakti Mutlu prensin bulunduğu şehre ulaşmıştı. Ailesi ve arkadaşları daha önceden sıcak ülkelere doğru uçmuşlar ama o geride kalmıştı.
Kırlangıç yüksek tepenin üstündeki heykeli görünce kendi kendine “Çok yoruldum, bu geceyi burada geçireyim, yarın yine yola devam ederim.” Diye söylenmiş
Kırlangıç mutlu prensin ayaklarının arasına konarak “Ahhh ne güzel, bu gece altından bir yatağın üstünde, uyuyacağım.” Diye söylenip, kafasını kanadının altına alarak, uyumaya hazırlanmıştı ki üstüne bir damla su düşmüş.
Kafasını kaldırıp yukarı bakmış, ama gökyüzünde bulut yokmuş, havada güzelmiş, yağmur yağması da imkânsızmış.
Tam başını indirmişti ki bir damla su daha düşünce, kırlangıç ne olduğunu anlamak için havalanmış ve heykelin kafasına konmuş.
İşte o zaman üstüne düşen damlaların heykelin gözyaşları olduğunu fark etmiş. Mutlu prens’in gözlerinden akan yaşlar yanağından süzülerek aşağı damlıyormuş.
O anda kırlangıcın yüreği sızlamıştı, “Merhaba bay heykel siz kimsiniz?”
“Ben mutlu prensim.”
“Öyleyse ne olduda böyle ağlıyorsunuz.”
“Ben insanken gözyaşı nedir bilmezdim. Çünkü sarayımızın kapısından üzüntü giremezdi. Gündüzleri bahçeye çıkar gün boyunca arkadaşlarımla oyunlar oynar, akşamları ise büyük salonda dans ederek eğlenirdim. Sarayın bahçesini saran yüksek bir duvar vardı. Ama o duvarın arkasında ne olduğunu hiçbir zaman merak etmedim. Çevremde her şey o kadar çok güzeldi ki herkes bana mutlu prens diye hitap ederdi. Doğrusuda çok mutluydum. Yaşamım sona erdiğinde benim heykelimi bu tepeye diktiler. Şimdi ise halkın fakirliği görebiliyorum. Ama elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyor.”
Kırlangıç onun bu haline çok üzülmüştü hiçbir şey demeden mutlu prensi dinliyordu.
Mutlu prens “ Şu mavi konağın arkasındaki bir sokakta, derme çatma bir ev var. Pencerelerinden biri sürekli açık, içeride dikiş masasının başında oturmuş fakir bir kadın görüyorum. Odanın köşesindeki yatakta ise küçücük oğlu hasta, ateşi var ama annesinin hiç parası olmadığından hastaneye götüremiyor. Sevgili kırlangıç kılıcımın üzerindeki yakutu çıkartıp, o eve götürebilir misin?”
Kırlangıç “Ama biraz dinlendikten sonra sıcak ülkelere doğru uçacağım.”
Mutlu Prens “Hiç olmazsa sadece bu gece yanımda kal, yarın sabah istediğin yere gidersin.”
Kırlangıç, hem çok üşümüş ve daha hiç dinlememişti. Ama mutlu prensin üzgün halini görünce onu sevindirmek için teklifini kabul etmiş.
Kırlangıç prensin kılıcı üzerindeki kocaman yakutu gagası ile çıkarttıktan sonra gökyüzünde süzülerek yıkık, dökük eve ulaşıp, içeriye bakmış.
Çocuk yatağın üzerinde ateşler içinde ağlayıp duruyor, annesi ise yanı başında uyukluyormuş. Açık pencereden içeri giren Kırlangıç, yakutu masanın üzerine bıraktıktan sonra çocuğun üstünde uçarak kanatlarıyla biraz da olsa onu serinletmiş.
Kırlangıç mutlu prensin yanına giderek ona, yaptıklarını anlatmış.
Mutlu Prens, “Çok teşekkür ederim sevgili kırlangıç, şimdi o kadın uyandığında değerli taşı görecek ve artık çocuğuna ilaç ve yiyecek alabilecek, bu gece huzur içinde uyuyabiliriz.” Demiş.
Kırlangıç kuytu bir yer bularak kanatlarını başının altına koyduğu gibi yorgunluktan hemen uyumuş. Sabah güneşin doğuşuyla uyanan kırlangıç, yola çıkmak üzereymiş ki mutlu prens onu durdurmuş.
“Kırlangıç, kırlangıç, bir gece daha burada kalamaz mısın?”
“Ama benim biran önce sıcak ülkelere doğru giderek, ailemi ve arkadaşlarımı bulmam gerekiyor.”
“Taaaa kentin öbür ucundaki küçük bir evin çatı katında bir genç görüyorum üzeri kağıtlarla dolu bir masanın üzerinde oturmuş. Bu genç bir yazar ve yeni yazdığı kitabı bitirmeye çalışıyor. Ama yakacak odunu ve yiyecek bir lokma ekmeği yok, ona da yardım etmek istemez misin?”
İyi yürekli kırlangıç, o fakir gence yardım etmek için de o gece orada kalmayı kabul etmiş,
Mutlu Prens “Daha verecek yakut’um yok ama gözlerim de değerli bir taş olan zümrüttendir. Onlardan bir tanesini çıkartarak yazar gence götürür müsün?”
Kırlangıç ilk başta mutlu prensin teklifini etmemiş ama prens çok ısrar edince kabul etmek zorunda kalmış.
Gagasıyla sol gözündeki zümrüt taşı yerinden çıkartarak yazarın evine doğru uçmaya başlamış.
Kırlangıç eve ulaştığında genç yazar, masanın üzerinde bitkin bir halde uyuyormuş. Kuşun kanat çırpmalarını duymamış bile, bir süre sonra uyanan yazar önündeki deniz yeşili parlak zümrüdü görünce, hayranlarından birinin gizlice bıraktığını düşünmüş ve zümrüt’ü alıp, sevinçle masadan kalkmış.
Geri dönen küçük kırlangıç “Sizinle vedalaşmaya geldim.” Demiş
Mutlu Prens,“ Sadece bir gece daha kalsan olmaz mı?”
Kırlangıç “Kış gelip, çattı, neredeyse kar yağmak üzere, ama ben şuan gitmesem, sıcak ülkelere ulaşamam ki sevgili prens gitmeliyim, ama sizi hiç unutmayacağım.”
Mutlu Prens“ Senden son bir isteğim olacak, aşağıdaki meydanda küçük ve şirin bir kibritçi kız var, bu sabah kibritlerini suya düşürdü. O kız eve para götüremezse bu gece ailecek aç kalacaklar. Kızcağız çok ağlıyor ne ayakkabısı, ne çorabı ne de başında onu koruyan bir beresi var. Öbür gözümü de çıkarıp, ona götür ki babası kızmasın.
Kırlangıç kızın haline üzüldüğünden bir gece daha kalmaya karar vermiş. “Tamam, bu son istediğinizi de yerine getireceğim, ama o gözünüzü alırsam artık hiçbir şey göremezsiniz. “
Mutlu Prens, “Etrafımdaki mutsuz ve aç insanları görmek bana daha çok acı veriyor. Lütfen O gözü alıp götürün.”
Kırlangıç prensin öteki gözünü de aldığı gibi kibrit satan kızın yanına uçarak mücevheri kızın avucunun içine bırakıvermiş
Kibritçi kız “Ah bu ne güzel bir cam parçası.” diye gülerek koşa koşa eve gitmiş.
Küçük kırlangıç prensin yanına dönünce, ona “Artık ben hep yanınızda kalmayı istiyorum. Sizin gören gözleriniz olacağım.” Demiş.
Mutlu prens, kırlangıçtan her gün bütün şehri dolaşmasını ve gördüğü her şeyi ona anlatmasını istemiş.
Kırlangıç her sabah şehrin üstünde dolaşıp durmuş, zenginlerin sıcak evlerinde otururken, fakirlerin soğukta bir köşede yaktıkları ateş ile ısınmaya çalıştıklarını, aç çocukların zayıflıktan çökmüş yüzlerini, bir köprünün kemeri altında kalan iki küçük çocuğun, kucak kucağa yatarak birbirlerini ısıtmaya çalıştıklarını görmüş ve hemen prensi yanına giderek gördüklerini anlatmış.
Mutlu Prens: “Üstüm saf altına kaplıdır. Oradan parça parça söküp, yoksul insanlara götür. İnsanlar altının kendilerini mutlu ettiğini sanırlar. Oysa onları mutlu edecek tek şey sağlıklı ve tok yaşamaktır.
Kırlangıç, mutlu prensin üzerinden parça parça altını kopartarak sokakta gördüğü yoksul insanlara dağıtmış.
Artık kar iyice bastırmış sokaklar bembeyaz karlarla kaplanmıştı. Kırlangıç mutlu prensin üzerinde hiç altın kalmayıncaya kadar her gece yoksul insanlara yardım etmeye devam etmiş.
Zavallı kırlangıç üşüyor, ancak prensi bırakmak istemiyormuş. Ama sonunda soğuktan donacağını anlamıştı, ancak bir kez daha prensin yanına ulaşabilecek gücü kalmıştı.
Kırlangıç: “Sevgili prens, ben artık gidiyorum.” demiş
Mutlu Prens: “Demek sonunda sıcak ülkelere doğru uçmaya karar verdin, minik dostum.”
Kırlangıç, prense nereye gittiğini söyleyememiş, sadece yanağına bir öpücük kondurmuş ve kanatlandığı gibi uçamadan heykelin dibine düşüvermiş.
Tam da o sırada mutlu prensin içinde bir şey kırılmış, kurşundan yüreği tam ortadan ikiye ayrılmıştı.
Sabah olduğunda mutlu prens Heykeli’nin halini gören herkes heykelin başına toplanmış, şaşkınlıkla ona ve ayağının dibinde yatan kırlangıca bakıyormuş.
Herkes çok üzülmüştü, o sırada kalabalıktan biri öne çıkmış o, mutlu prens ve kırlangıcın yardım ettiği yazar gençmiş.”Mutlu prensin neden bu hale geldiğini, şimdi anlıyorum o ve iyi yürekli küçük kırlangıç, bizleri mutlu etmek için kendilerini feda ettiler. Bu yüzden hiç üzülmeyin sakın, bu şehirde bulunan en güzel iki kalp, bu ikisinin kalbi ve sonsuza dek de öyle kalacak…” demiş…
Bu güzel Mutlu Prens masalı da burada son buldu başka bir güzel Çocuk Masalı ’nda görüşmek üzere hoşçakalın…