Keloğlan ve Dev Anası Masalı

Keloğlan Masalları Oku

Abone Ol google news

Bir zamanlar küçük ve şirin bir köyde annesiyle beraber yaşayan tembel mi tembel ama bir o kadarda zeki olan kel bir delikanlı yaşarmış. Herkes kafası kel, aklı pek bu delikanlıya Keloğlan diye hitap edermiş. 

Günlerden bir gün, köylerine yakın ormanda hem odun toplayıp, hemde gezmek için gitmek isteyen gençlerden biri, köyün meydanında oturmuş arkadaşlarına “Arkadaşlar, odun toplamaya gidelim mi?” diye sormuş.

Üç arkadaş beraber odun toplamaya karar verdikten sonra içlerinden biri “Keloğlan’a da haber verelim mi? O da bizimle gelsin.” Demiş.

Diğer arkadaşları da “Tamam” dedikten sonra hep beraber Keloğlan’ın yaşadığı evin kapısını çalmışlar. Kapıyı açan Annesine “ Halime teyze Keloğlan evde mi? ” diye sormuşlar.

Annesi “Evet içeride tembel tembel oturuyor. Hadi içeri gelin.” Demiş.

Gençler “Hayır Teyze bizler ormana odun toplamaya gideceğiz. Keloğlan da gelmek ister mi?” diye sormaya geldik.

Gülümseyen Anne “ Gelir gelir, siz bekleyin, ben çağırayım.” Demiş.

İçeri giren Anne “Kel oğlum, keleş oğlum, arkadaşların kapının önünde seni bekliyor. Ormana odun toplamaya gidecekler. Bizim evde de hiç odun kalmamış. Hadi sende onlarla gidip, biraz odun topla.” Demiş.

Keloğlan gitmemek için türlü türlü bahaneler öne sürmüş. Ama en sonunda anasının ısrarına dayanamayarak “Peki ana.” Demiş.

Bu arada annesi mutfakta akşam için biraz Kek hazırlamıştı. Kekleri de oğluna uzatarak “ Bunuda yanınıza alın. Acıkınca yersiniz.” Demiş.

Kadına teşekkür eden gençler Keloğlan ile beraber sohbet ede ede ormana doğru gitmişler. Ormana vardıklarında her biri bir tarafta odun toplamaya başlamış.

Keloğlan ise tembel bir delikanlı olduğundan bir ağacın gölgesinde uzanıp, hayal kurmaya başlamış. Aradan epey zaman geçmişti. Arkadaşları sırtlarına attıkları odunlar ile ilk ayrıldıkları yere geldiklerinde, Keloğlan’ın sırt üstü uzandığını ve hiçbir şey toplamadığını görmüşler.

Arkadaşlarından biri “Keloğlan, sen hiç odun toplamamışsın.”

Keloğlan “Beni buraya kadar getirdiniz, bir zahmet odunları da siz toplayınız.” Demiş.

Arkadaşları birbirlerine baktıktan sonra hiçbir şey demeden bu seferde Keloğlan için odun toplamaya başlamışlar. Onun içinde biraz odun topladıktan sonra “Hadi Keloğlan sende odunlarını sırtına al da, gidelim.” Demişler.

Tembel olan keloğlan, bu seferde odunları taşıyamayacağını söyleyecekti ki arkadaşları “ Yolumuz uzun, onuda taşıyacak gücümüz yok.” Deyince

Odunları arkadaşlarına taşıttıramayacağını anlayan keloğlan odunları sırtlayarak, arkadaşlarının önünde gitmeye başlamış.

Arkadaşları da onun yolu bildiğini düşünerek takip etmişler, epey bir yol gittikten sonra kaybolduklarını anlamışlar. Ama artık havada kararmak üzereymiş. Bu sefer geceyi geçirebilecekleri güvenli bir yer bakınmaya başlamışlardı.

Bir süre dolaşan gençlerden biri, bir ışık görünce, baksanıza şurada bir ışık var. Hadi oraya gidelim. Demiş.

Sırtlarına aldıkları odunlar yüzünden epey bir yorulan gençler. Odunları bir yere bıraktıktan sonra Işığı gördükleri yöne doğru yürümüşler. Bir süre sonra önlerine bir dere çıkmış. Dereyi yüzerek geçen gençler, kulübenin yanına vardıklarında Kulübenin kocaman olduğunu görünce epey bir şaşırmışlardı.

Kapıyı çalan Keloğlan ve arkadaşları, karşılarında bir Dev Anası görünce korkuyla geri geri gitmişler.

Bu Dev Anası çok bencil bir Devmiş. Ama hislerini gizlemesini çok iyi biliyormuş.

Bencil Dev anası “ Gençler herhalde sizlerde yolunuzu kaybettiniz?” diye sormuş tatlı bir ses tonuyla.

Keloğlan ve arkadaşları onun kibar konuşmasından etkilenmişlerdi ki, Dev Anasına ormana niçin geldiklerini ve köye giderken kaybolduklarını anlattıktan sonra köylerini tarif ederek oraya nasıl gidebileceklerini sormuşlar.

O anda şiddetli rüzgar çıkmıştı. Bunu fırsat bilen Bencil Dev Anası “Akşamları orman tehlikeli olabilir, hatta şiddetli rüzgarda esiyor. En iyisi geceyi burada geçirin, sabah kahvaltınızı yaptıktan sonra, size yolu tarif ederim. Köyünüze gidersiniz.” Demiş.

Keloğlan hariç, diğer arkadaşları Dev Anasının o tatlı tavırlarına kanmış onun çok iyi birisi olduğunu düşünmeye başlamıştı.

O gece Dev Anasının hazırlamış olduğu güzel yiyecekleri yedikten sonra epey bir yorgun düşen delikanlılar uykuya dalmışlardı.

Ama Keloğlan Dev Anasının o iyi davranmasının arkasında kötü bir şeyler olduğunu düşündüğünden, sırt uzanmış. Ama yatmamıştı.

Gece yarısından sonra gençlerin yattığı odanın kapsısını açan, Dev Anası “ Bakalım, kim uyumuş, kim uyumamış.” Diye seslenmiş.

Keloğlan “Benim dışımda herkes uyumuş, bir ben uyumamışım.” Demiş.

Dev Anası “Hayrola Keloğlan, sen niye uyumuyorsun.” Diye sormuş.

Keloğlan “Anam, bu vakitlerde koyunu sağıp, bana sütünü getirirdi. O sütü içtikten sonra uyurdum.” Demiş.

Dev Anası “Öylemi, hemen geliyorum.” Dedikten bir süre sonra elinde bir bardak sütle odaya girerek süt dolu bardağı Keloğlana uzatmış.

Sütünü içen Keloğlan, sırt uzanmış ama yine uyumamıştı. Bir iki saat sonra odaya tekrar giren Dev Anası  “ Bakalım, kim uyumuş, kim uyumamış.” Diye seslenmiş.

Keloğlan “Benim dışımda herkes uyumuş, bir ben uyumamışım.” Demiş yine.

Dev Anası “Neden uyumuyorsun Keloğlan.” Diye sormuş.

Keloğlan “Anam uykum gelmediği vakitlerde bana masallar anlatırdı. Bende onun o tatlı sesiyle uyurdum.” Demiş.

Dev anası “Keloğlan’ı uyutmak için bu seferde ona bildiği tüm masalları anlatmaya başlamış. Ama Keloğlan bir türlü uyumamış. Sabah olmasına da, çok az bir zaman kalmıştı.

Dev Anası “Keloğlan, uyuyup, dinlenmesen sabah yorgun kalkar, yol gidemezsin.” Demiş.

Keloğlan “Ne yapayım ki, Masal anlattınız ama yinede uykum gelmedi. Ama bana dereden bir sürahi soğuk su getirirseniz. Bu sefer uykum gelir.” Demiş.

Dev Anası  “Keloğlan’ı da uyutmak için bu seferde sürahiyi aldığı gibi dereye doğru gitmiş. Bu durumu fırsat bilen Keloğlan arkadaşlarını da kaldırarak onlara Dev anasının kötü biri olduğunu ve hemen orayı terk etmeleri gerektiğini söyledikten sonra, hep beraber evden ayrılmışlar.

Bu arada eve dönerken ayağı taşa takılan Dev Anası, yere düşmüştü topallıya topallıya eve dönen Dev Anası Keloğlan’ın kendisini kandırdığını anlamış ve hemen onların peşinden koşmuş.

Onları derenin karşısına geçtiklerini görmüş. Yüzme bilmeyen Dev Anası onlara seslenmiş. “Ne oldu,  haber vermeden nereye gidiyorsunuz. Daha beraber kahvaltı yapacaktık.” Demiş.

Keloğlan “ Ailelerimiz bizleri epey merak etmiştir. Vakit kaybetmeden köye gitmemiz lazım.” Diye cevap vermiş.

Derenin derin olduğunu bilen ve topallayan Dev anası öfkesini belli etmeyerek “Peki derenin karşısına nasıl geçtiniz. Bana da söyler misiniz.” Diye sormuş.

Çok akıllı biri olan Keloğlan’ın gözüne kıyıdaki büyük taş parçası takılmış. Şu büyük kayaya ipi bağlar kendini Dereye bırakırsan, su akıntılı olduğundan o taş senin batmanı engeller.” Dedikten sonra yollarına devam etmişler.

Onları yakalamak isteyen Dev Anası Keloğlan’ın dediği gibi yaparak o taşı ip yardımıyla beline bağlayıp, Dereye girmiş.

Taşın ağırlığıyla birlikte derenin dibine batan Topal Dev Anası derede boğulmuş. Keloğlan ise arkadaşları ile odunlarını bıraktıkları yere giderek, odunlarını sırtlayarak evlerine sağ salim dönmüşler.

Tüm arkadaşları Keloğlan’a kendilerini kurtardığı için teşekkür etmiş. Bu Keloğlan ve Dev Anası Masalı da burada son bulmuş. Tekrardan buluşmak üzere hoşçakalın.

Bu Keloğlan Masalları oku-mak ister misiniz.

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Acı Biber Çat Çat Hikayesi
Acı Biber Çat Çat Hikayesi
Anlamlı Güzel Hikayeler
Anlamlı Güzel Hikayeler
İki İnatçı Keçi Masalı
İki İnatçı Keçi
Deli Dumrul Hikayesi
Deli Dumrul Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.