Masallar OkuLimon Kız Masalı
Her zaman halkın yanına giderek, onların sıkıntılarını dinler ve hemen bir çözüm bulurmuş. Kralın birde genç ve yakışıklı bir oğlu varmış ki, sürekli başkalarıyla uğraşır ve bu huyundan da hiç vazgeçmezmiş.
Oğullarının bu durumundan haberdar olan Kral ve Kraliçe ona başkalarına iyi davranması ve yardım etmesi için sürekli nasihatlerde bulunmasına rağmen, Şehzade ne annesini, nede babasını dinlermiş.
Günlerden bir gün Atına binerek saraydan ayrılan Şehzade, ormanın derinliklerine doğru gitmişti. Epey bir süre dolaştıktan sonra içecek suyu kalmayınca. Su matarasını doldurmak için karşısına çıkan bir köye doğru Atını sürmeye başlamış.
Kısa bir süre içinde köye ulaşan Şehzade, Köyün meydanında bulunan çeşmeye doğru gitmiş. Çeşmenin önünde sırada bekleyenlerin olduğunu gördüğü halde, hiç sıraya girmeden en öne geçen Şehzadeye, Yaşlı bir kadın.
“Evladım saatlerdir burada sıra bekliyoruz. Sen ise yeni geldiğin halde hiç sıraya girmeden herkesin önüne geçiyorsun. Senin gibi bir genç delikanlıya bunu yakıştıramadım.”
Şehzade “Ben asil biriyim. Kusura bakmayın benim olduğum yerde öncelik benim.” Deyince sıradakilerin hepsi çok kızmıştı.
Yaşlı Teyze “Delikanlı, madem öyle düşünüyorsun. Dilerim ki, sen daha kimsenin yerini bulamadığı Limon Kız’a aşık olasın ki onun hasretiyle yanıp, tutuşasın.” Demiş.
Şehzade hiç kimseyi umursamadan su matarasını doldurup, doyasıya suyunu içtikten sonra Atına bindiği gibi köyden ayrılmış. Yoluna devam eden Şehzade, Limon Kız’ın kim olduğunu merak ediyor. Ama onun hakkında hiçbir şey bilmiyormuş.
Günlerce ormanda tek başına dolaşan Şehzade, Limon Kızı bir türlü aklından çıkarmamıştı. Bir akşamüstü ormanda dolaşırken bir kulübeye denk gelmiş. Kulübenin kapısını çalmış. Kapıyı açan sıcakkanlı tombul bir ihtiyar onu içeri davet etmiş.
Şehzade, yaşlı adama kim olduğunu ve o köyde başından geçenleri anlatınca yaşlı adam gülümseyerek “Demek sende bir masal gibi dilden dile dolaşan güzeller güzeli Limon Kızı arıyorsun.” Demiş.
Sonrada bir süre duraksayan İhtiyar “Sana Limon kızı nasıl bulabileceğini söyleyeceğim. Ama evvelden biraz dinlenip, gücünü toplaman lazım.” Diyerek Şehzadenin karnını doyurması için yiyecek bir şeyler getirmiş.
O geceyi orada geçiren Şehzade sabah uyanır uyanmaz dışarı çıkmıştı. O esnada yaşlı adamın ağaçlarla konuştuğunu görünce, şaşkınlıkla yaşlı adama seslenmiş. “Bu akşam beni misafir ettiğiniz için size teşekkür ederim. Bana Limon Kızı nasıl bulacağımı söyler misiniz?” demiş.
Şehzade ilk defa kibar bir şekilde birisi ile konuşuyordu. Yaşlı adam “ Kuzeye doğru gideceksin, üç gün üç gece durmadan yol gidersen uzaktan bakınca Kartal’a benzeyen bir dağ ile karşılaşacaksın. Dağa çok yaklaşma ve oradaki Devlerin seni göremeyeceği bir yerde konakla, dolunay olduğu gece o dağa tırman yoksa Dağdaki Devler Limon Kız’a ulaşmadan seni tutsak ederler.” Demiş
Şehzade, yaşlı adama tekrardan teşekkür ettikten sonra heyecanla Atına binerek Kuzeye doğru yola çıkmış. Üç gün üç gece durmadan yolculuk yapmış. Üçüncü gecenin sonunda yolda karşılaştığı bir Ceylan’a yardım etmiş.
Ceylan “Sen Limon kızı bulmak için buraya geldin. Limon kızı mağaradan çıkarmadan önce, mağaranın yanında bulunan güllerden 5 tanesini kopartarak her bir Dev’in başının önüne indir.” Demiş.
Ceylan’ a teşekkür eden Şehzade yoluna devam etmiş. Yolda giderken de anne ve babasının kendisine söylediklerini düşünmüş. Babası “Başkalarına yardım edersen eğer, başkaları da sana yardım eder.” Diyormuş.
Şehzade “Babam bana söylediklerinde hep haklıymış. Ama ben onları hiç dinlemedim.” Diye söylenmiş.
Kartal şeklindeki Dağ’a ulaşan Şehzade o kadar çok yorulmuştu ki, artık yolculuk yapacak hali kalmamıştı.
Dağ’a yakın bir yerde, devlerin kendisini görmemesi için büyük bir ağacın üstüne çıkarak orada dinlenmeye başlamış. Dinlenirken Limon kız dışında hiçbir şey düşünemiyormuş. Aradan bir hafta gibi bir süre geçmiş ama hala Ay dolunay şeklini almamıştı.
Bir gece ağacın üstünde uzanmış Limon Kız’a kavuşma hayali kurarken Ay’ın dolunay şeklini aldığını görünce hemen ağaçtan inerek dağa tırmanmış.
Dağın tepe noktasında devlerin içinde yaşadığı büyük bir mağara varmış. Ceylan’ın dediği gibi mağaranın yanındaki gül bahçesine giren Prens, 5 tane gül kopararak mağaranın içine girmiş.
Sessizce devlerin başlarının yanına birer gül bırakan Prens, güzeller güzeli bir kızın kafes içerisinde kilitli olduğunu görünce, heyecanla kafesin kilidini kırarak Limon Kız’ı kafesten, sonrada mağaradan çıkarmış.
Şehzade ile Limon kız birbirlerini gördükleri anda birbirlerine aşık olmuşlardı. Hızlıca dağdan inerek oradan uzaklaşmışlar.
Limon Kız aslında bir prensesmiş ama kötü niyetli bir cadı, onun güzelliğini kıskanarak onu kimse bulamasın diye devlerin yaşadığı dağa götürerek onlara teslim etmiş.
Günler süren bir yolculuk sonunda saraya ulaşan Şehzade ve Limon Kız, dillere destan bir düğünle evlenerek bir ömür başkalarının yardımına koşmuşlar. O yüzden ülkedeki herkes tarafından sevilen ve saygı duyulan bir prens ve prenses olmuşlardı.
Bu güzel Limon Kız Masalı da burada son buldu. Başka Prenses Masalları ile tekrardan bir araya gelmek üzere hoşçakalın…
Bu Masalın Kaynak Gösterilmeden Paylaşılması Yasaktır.
Başka güzel Türk masalları okumak ister misiniz?
