Parmak Kız Masalı

Parmak Kız Masalı

Abone Ol google news

Parmak Kız Masalı ‘nda laleye benzer bir çiçeğin içinde doğan, parmak kadar küçük bir kız çocuğunun başından geçen olayları konu edinen Güzel Bir Çocuk Masalı…İyi okumalar.

Parmak Kızın Hikayesi

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde uzak ve güzel diyarlarda yaşayan Bella ismindeki iyi kalpli bir kadın, küçük bir çocuğunun olmasını çok istiyormuş.

Bir sabah erkenden dolaşmak için evden çıkan Bella, yolda ihtiyar bir kadınla karşılaşmış. Ayaküstü yaşlı kadınla sohbet etmeye başlamışlar.

Bella o kadına çocukları çok sevdiğini ve bir çocuğunun olmasını çok istediğini anlatmış.

Bunun üzerine yaşlı kadın “Ben seni çok sevdim. O yüzden sana yardım etmek istiyorum.” dedikten sonra cebinden çıkarmış olduğu arpa tanesini Bella’ya uzatarak “Al şunu, bu senin bildiğin arpa tanesi değildir. Bu arpa tanesini bahçene ek ve yeşermesini bekle.” demiş.

Şaşkınlığını gizleyemeyen Bella, yaşlı teyzeye teşekkür ederek arpa tanesini aldığı gibi koşar adımlarla eve giderek bahçesinde bulunan büyük bir saksının içerisine ekmiş.

Ektiği arpa tanesinin yeşermesini merakla bekleyen Bella, her sabah kalkar kalkmaz saksının yanına giderek arpanın yeşerip, yeşermediğine bakıyormuş.

İki gün sonra saksıdan laleye benzeyen bir çiçek ortaya çıkmıştı. Ama çiçeğin yaprakları kapalı olduğundan ne olduğu pek anlaşılmıyormuş.

Bella bu sefer çiçeğin içerisindeki şeyi merak ettiğinden, sürekli saksıyı kontrol ederek çiçeğin açmasını beklemiş.

Birkaç gün sonra yine erkenden kalktığı gibi çiçeğin yanına gitmişti. Çiçeği okşarken birden çiçek açıvermiş. Birde ne görsün çiçeğin tam ortasında minnacık parmak kadar güzel mi güzel bir kız oturuyormuş.

Gördükleri karşısında sevinçten gözlerinden dökülen gözyaşlarını silen Bella, sevgiyle parmak kızı eline alarak öpmeye başlamış.

Parmak kızda Bella’yı öptükten sonra: “Benim güzel anneciğim diyerek minik elleriyle onun yüzünü okşamış.

Çok mutlu olan Bella, ona Parmak Kız adını koymuştu. O gün akşama kadar neşeyle sohbet etmişler. Uyku vakitleri gelince, Bella parmak kıza ceviz kabuğundan bir yatak, Lale çiçeğinin yapraklarıyla da ona yorgan yapmış.

Ertesi gün masanın üzerinde oynayan Parmak Kızın sıkılmaması için annesi büyük bir tabağın içerisine su doldurarak üzerine birkaç yaprak koymuş. Sonra da onu yaprakların üzerine oturtarak eline bir kibrit çöpü vermiş.

Parmak Kız suyun içerisindeki kayığıyla yüzerken şarkılar söylemeye başlamış. Sesi öylesine tatlıymış ki onu duyan annesi ile dışarıdaki hayvanlar sessizce onu dinlemeye başlamışlar. O ise akşama kadar hiç durmadan minik kayığında şarkılar söyleyip durmuş.

Bir gece herkes yatağında mışıl mışıl uyurken evin kırık penceresinden içeriye bir kurbağa girmiş. Bu kurbağa hem çirkin hemde çok büyükmüş. Masanın üstüne zıplayınca orada uyuyan Parmak kız’ı görmüş.

“Vaybe ne kadarda güzel bir kızmış bu” demiş. Sonra da “Tamda benim oğluma layık bir eş olur.” diye düşünerek, Parmak kızı yatağıyla beraber kucakladığı gibi sessizce zıplaya, zıplaya evden çıkmış ve evinin bulunduğu dereye götürmüş.

Kurbağanın oğlu da babası gibi çirkinmiş. Babasının geldiğini gören kurbağa ona doğru koşarak “Buda kim? Ne kadar da güzelmiş babacım.” demiş

Babası “Sessiz ol oğlum, uyanırsa kaçabilir. Onu şu derenin ortasındaki nilüfer bitkisinin üzerine koyalım.” demiş.

Bu esnada kurbağanın annesi de gelmişti. Hep birlikte parmak kızı geniş yapraklı nilüferin üzerine koymuşlar. Sonrada düğün hazırlıkları için oradan ayrılmışlar.

Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte derin uykudan uyanan parmak kız, etrafına bakınmış. Ama nerede olduğunu bilmiyormuş. “Anne, anne…” diye seslenmeye başlamış. Annesinin gelmediğini görünce, ağlamaya başlamıştı. Tamda bu sırada anne kurbağa ile çirkin oğlu gelivermişler.

Anne kurbağa: “Vırak,Vırak, vırak sakin ol ağlama güzel kız, bak ben sana kocan olacak olan şahsı tanıtayım. Şu bataklığın altında ikiniz için çok güzel bir ev hazırladık, görünce sende çok beğeneceksin.” demiş

Bu arada genç kurbağa sürekli gülümsüyormuş. İhtiyar kurbağanın düğün hazırlıkları için yapacak işleri varmış. O yüzden müsaade isteyerek oradan ayrılmış. Anne kurbağada Parmak kızın yanında kalmış.

Bu durum karşısında çaresiz kalan parmak kız hiçbir şey söylemeden hüngür hüngür ağlamaya başlamış.

Bu arada olup, biteni duyan davetsiz misafirlerde varmış. Deredeki balıkların hepsi de parmak kızın ne kadar güzel olduğunu söylüyorlarmış.

Anne kurbağa oradan ayrıldıktan sonra balıklar: “Ağlama biz sana yardım edeceğiz.” demişler.

Balıklar nilüfer çiçeğinin yaprağının sapını ısırarak kopardıktan sonra parmak kızı oradan uzaklaştırmışlar.

Biraz gittikten sonra derenin akıntısına kapılan yaprak, parmak kızı çok uzaklarda bulunan bir ülkeye kadar götürmüş.

Yaprakların üzerinde uzanmış olan parmak kızı gören bir kelebek rengarenk kanatlarını çırparak ona yaklaşmış: “Bakar mısın güzel kız seninle arkadaş olmak istiyorum. Benim arkadaşım olur musun?” Demiş.

Parmak Kız kelebeğin bu samimi yaklaşımı karşısında” bundan memnuniyet duyarım.” demiş kibar bir şekilde

Bunun üzerine Kelebek parmak kızın üzerinde bulunduğu yaprağın ucunu tutarak kıyıya doğru sürüklemeye başlamış.

Tamda bu sırada bir mayıs böceği Parmak Kız’ı yakalayarak onu bir ağacın dalına götürüp, ona çiçek tozu vermiş. Sonra da “Sen çok güzel bir kızsın ama bana hiç benzemiyorsun.” demiş.

Parmak kızı gören diğer dişi mayıs böcekleri de onun yanına giderek kıskançlık dolayısıyla alaycı bir şekilde: “Bakın hele antenleri bile yok, ayaklarıysa yalnızca iki tane, hiçte güzel değilsin.” dedikten sonra kahkahalar içerisinde oradan ayrılmışlar.

Bu söylenenleri duyan erkek mayıs böceği epey üzülmüş. Parmak kızı çok beğendiği halde onu götürüp bir papatyanın üzerine bırakmış.

Parmak Kız, bütün yaz boyunca ormanda tek başına yaşamaya başlamıştı.

Günler günleri kovalarken kış mevsiminin gelmesiyle birlikte havalar iyice soğumuş ve yılın ilk karı yağmaya başlamıştı. Çok küçük olan Parmak kız için kar taneleri tıpkı kartopu gibi görünüyormuş. Kendini kardan ve soğuk havadan korumak için yaprakları üzerine örtse de yine de çok üşüyormuş. Kar yağışı durduktan sonra gezmeye başlamıştı.

Bir tepenin yamacında gördüğü deliğin içerisine girerek seslenmiş: “Kimse yok mu? Af edersiniz, kimse yok mu?”

Dışarı çıkan tarla faresi parmak kıza: “İçeri gel yavrucuğum dışarısı çok soğuk epey üşümüşe benziyorsun.” diyerek onu içeri almış.

Çok iyi kalpli olan ihtiyar fare biraz yiyecek getirerek Parmak Kıza ikram etmiş. Karnını güzelce doyuran parmak kız, bulunduğu mekanın sıcaklığından oturduğu yerde uykuya dalmıştı.

Kızın üstünü örten tarla faresi, parmak kız uyandığında “İstersen bu kış boyunca burada kalabilirsin. Hem bana arkadaşlık ederek masallar anlatırsın.” demiş.

Bu teklife çok sevinen Parmak Kız: “Bundan memnun olurum.” demiş.

Aradan günler geçmişti ikisi beraber hep eğlenmişler. Bir gün yaşlı fare Parmak kıza: “Zengin bir misafirimiz gelecek yerinde olsam, onunla hemen evlenirdim.” demiş

Bu teklifi düşünen Parmak Kız, o zengin misafirle evlenmeye karar vermiş. Bu misafir bir Köstebekmiş, şarkılar söyleyen parmak kızı görünce ona hayran kalmıştı.

Köstebek, evden ayrılmadan onları kendi evine davet etmişti. Birkaç gün sonra köstebeğin daveti üzerine onun yuvasına giderlerken bir kuşla karşılaşmışlar. Bu kuş hareketsizce yatıyormuş. onları karşılayan köstebek kuşun yanından geçerken ona bir tekme atmış.

Sohbet ederlerken Köstebek misafirlere “Işığı ve güneşi hiç sevmediğini karanlığı çok sevdiğini.” söylemiş

Biraz oturduktan sonra eve geri dönerlerken Parmak Kız, tarla faresine fark ettirmeden kuşun kanatlarını sevgiyle okşayarak, onu öpmüş, tamda o sırada kuşun kalbinden gelen sesi duymuş. Önceleri biraz korksada kuşun yaşadığına çok sevinmiş. Sadece üşüdüğünden uyuştuğunu anlamıştı.

Bir süre sonra Parmak Kız kuşun ısınması için yapraklar toplayarak onun üzerini örtmüş. Kuş ise ısındıkça kendine geliyormuş.

Birkaç gün sonra gözlerini açan kuş, sevgiyle parmak kıza teşekkür etmiş. Her gün kuşa yiyecek ve su götüren Parmak Kız kış boyunca kuşa bakmış.

Bütün bunları Fare ile Köstebekten gizli yapıyormuş. Baharın gelmesiyle birlikte havalarda ısınmaya başlayınca, kendine gelen kuş gagasıyla dışarı çıkmak için bir oluk açmış. Ve çoktandır görmediği o güzel güneşi görünce cik, cik cik diye ötmeye başlamış.

Parmak Kız da kuşla beraber oluktan dışarıya çıkmıştı. Baharın gelişiyle her şey o kadar güzelmiş ki o güzellikten her şeyi unutmuşlardı.

Her şey için küçük kıza teşekkür eden kuş, ona kendisiyle gelmesini teklif etmiş. Ama ihtiyar fareyi üzmek istemeyen kız ” Hayır, güzel arkadaşım şimdilik değilde ileride belki senden yardım isteyebilirim.” demiş.

Parmak kızla vedalaşan kuş uçarak uzaklaşmış.

Eve dönen kıza yaşlı fare “Güzel kızım sana çok güzel bir haberim var. Köstebek seninle evlenmek istiyor. Sende onunla evlenmek istemiştin zaten, istersen hemen düğün hazırlıklarına başlarız. Hatta Örümcek dostlarımıza rica ederiz onlarda sana çok güzel elbiseler dikerler.” demiş.

İhtiyar fare örümcek arkadaşlarına haber gönderterek onun için güzel elbiseler dikme hazırlıklarına başlamışlar.

Bu olanlar karşısında parmak kız çok mutsuzmuş. Çünkü köstebekle evlenmek istemiyormuş.

Hazırlıklar yapılırken Parmak Kız her fırsat bulduğunda dışarıya kaçıyor yardım ettiği kuşu arıyormuş.

Bu şekilde günler hızlıca geçiyormuş. Düğüne az bir süre kalmıştı. Çaresiz kalan parmak kız artık dışarıda tanıştığı kişilerle vedalaşmaya başlamıştı. Köstebekle evlenirse bir daha dışarı zor çıkacağını biliyormuş.

Ağlayarak vedalaşamadığı kişilerle vedalaşan parmak kız güneşe: “Güzel güneş, güzel kuşlar, ağaçlar ve  çiçekler biliyor musunuz sizleri çok seviyorum.” demiş.

Ardından bir çiçeğe sarılarak ağlamaya başlamış, işte tamda o sırada arkadaşı olan kuşun cik cik, cik diye ötüşünü duymuş.

Kuş karşısındaymış. Hemen kuşa doğru koşarak ona sarılmış. Sonrada ” Bir daha gelmeyeceksin diye çok korktum.” demiş.

Bunun üzerine Kuş: “Her şeyden haberim var sırtıma bin ve sıkıca kendini tut o köstebekle evlenerek hayatını zindana çevirmeni istemiyorum.” demiş

Kuşun sırtına binerek sıkıca tutunan Parmak Kız, Kuş ile birlikte tepeleri, dağları aşarak başka bir ülkeye gitmiş.

Yukarıdan bakıldığında her şey o kadar güzel görünüyormuş ki ihtiyar fareyi de köstebeğide hemen unutuvermişti.

Gittikleri ülke o kadar güzelmiş ki parmak kız: “Herhalde burası yeryüzünün en güzel yeri, buralarda yaşamayı çok isterim.” diye söyleyince aşağı doğru süzülen kuş parmak kızı bir çiçeğin üzerine güzelce bırakıp onunla vedalaştıktan sonra gideceği yöne doğru uçmaya devam etmiş.

Etrafı hayranlıkla izlemeye devam eden parmak kız bir süre bu şekilde etrafına bakınıp durmuş.

Ertesi gün çiçekten inerek gezmeye başlayan parmak kız, boyu kendisi kadar olan biriyle karşılaşmış ve birbirlerini gördükleri andan itibaren birbirlerine aşık olmuşlar.

Başında tacı ve iki kanadı olan yakışıklı biriymiş bu delikanlı: “Ben bu ülkenin kralıyım, ülkemize hoş geldiniz şerefler getirdiniz, nereden geliyorsunuz.” diye sormuş.

İkisi sohbet ede, ede saraya doğru yürümüşler. Parmak kız olan biteni tek tek anlatmış. Kral, şehre varınca kraliçe için yaptırmış olduğu tacı getirerek parmak kıza uzatmış ve ona:

“Sizi gördüğüm andan itibaren size aşık oldum gönlümün ve ülkemin kraliçesi olur musunuz?” Diye evlenme teklif etmiş,

Bu teklife çok sevinen Parmak Kız mutluluktan uçacak gibiymiş, Kral’a: “Evet, prensim bu teklifinizden onur doyuyorum.” diyerek prensin evlenme teklifini kabul etmiş.

Parmak Kız’a dünyanın en güzel kanatlarından takmışlar, o kanatlarla çok güzel görünüyormuş.

Öyle bir düğün yapmışlar ki dillere destan bir düğün olmuş mutlu bir hayat sürmüşler. O günden sonra parmak kızın adı çiçekler kraliçesi olarak anılmaya başlamış.

Parmak Kız Masalı özeti

Çocuk sahibi olmak isteyen genç bir kadın varmış. Bu kadın, bir gün yaşlı kadın kılığında bir peri ile karşılaşır. Peri ona bir tohum hediye eder.

Kadın o tohumu ekince bir kaç gün sonra laleye benzer bir çiçek yeşerir. O çiçeğin içinde de parmak büyüklüğünde bir kız çocuğu çıkar.

Bir gün, eve izinsiz giren bir kurbağa Parmak Kız’ı görünce onu uyandırmadan oğluyla evlendirmek için kaçırmış. Minik kızın durumuna üzülen küçük balıklar ona yardım etmişler.

Akıntıya kapılan kız farklı bir ülkeye sürüklenir. En sonunda da bir tarla faresi ile tanışır. Fare ise onu zengin bir köstebek ile tanıştırır. Bu arada bir kuşla tanışan ve ona yardım eden minik kız, en sonunda kuşun yardımıyla oradan kaçarlar.

En sonunda minik kız kendi boyunda, nazik ve sevimli bir kral ile tanışır ve o ülkenin kraliçesi olur.

Sık Sorulan Sorular.

  • Parmak kızın yazarı: Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen
  • Parmak kızın kahramanları: Genç bir kadın, Peri, Parmak kız, kurbağa, kelebek, köstebek, Fare, Mayıs Böceği ve Kuş…
  • Parmak çocuğun konusu nedir: Bir çiçekten doğan parmak kadar küçük bir kızın başına gelenleri konu edinir.

Çocuklarınıza okuyup, dinleyebileceğiniz çocuklara hikayeler arasında bulunan Parmak Kız Masalı nı beğendiğinizi umarız.

Masal Oku Platformunda yer alan başka güzel içeriklerimizi okumaya ne dersiniz?

Masal Uygulamasını Hemen İndir, Aramıza Katıl!
Download on the App Store Get it on Google Play

Benzer İçerikler

Cin Ali Hikayesi
Cin Ali Masalı
Tilki ile Eşek Masalı
Tilki ile Eşek Masalı: Anadolu Masalları
Tek Göz Masalı
Tek Göz Masalı
Hayat Suyu Masalı
Hayat Suyu Masalı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Masallar Oku | © 2023, Tüm hakları saklıdır.