Rumpelstiltskin Masalı

Bu oduncu çevresinde sevilen biriymiş ancak zaman zaman öyle yalanlar söylermiş ki, her defasında çevresinde bulunanlardan birini zor durumda bırakırmış.

Bir gün odun kesmek için ormana giden oduncu, Kral’ın askerleriyle ormanda olduğunu görünce hemen onların yanına gitmiş.

Kral elindeki okla avlamak için dolaşıyormuş. Yabancı bir adamın kendilerine doğru geldiğini gören Kral önce ona bakmış sonrada“ Burada ne arıyorsun?” diye sormuş.

Oduncu heyecanlanarak “Şey efendim, şey, ben oduncuyum. Odun kesmek için buraya geldim.”

Kral “Öyleyse sana kolay gelsin.” Demiş.

Oduncu kral ile biraz sohbet etmek istiyormuş. Ama ona ne diyeceğini bilmediğinden “Kralım, aslında avlanmak için kendinizi yormanıza gerek yok, benim Emma isminde bir kızım var, bu ormanda istediğiniz hayvanı size getirebilir. “

Bu kralın ilgisini çekmişti. “Öyleyse kızınızı buraya çağırın da onun yeteneğini görelim.”

Oduncu “Efendim yanında başkaları varken yeteneğini sergilemiyor.” Diyerek söylediği yalanı başka bir yalanla kapatmaya çalışmış.

Kral “Peki öyleyse” demiş ve yardımcısına bakarak “Bu oduncuyla beraber evine giderek kızını saraya getirin. Onunla tanışmak istiyorum.” Demiş.

Kralın adamı ile oduncu eve giderek kızı alıp, saraya götürmüşler. Kral “Ormanda istediğin hayvanı yakalayabildiğini işittim. Babanız doğru mu söylüyor?” Diye sormuş.

Emma epey şaşırmıştı. Babasının zaman zaman büyük yalanlar söylediğini bildiğinden, korkusundan krala doğrusunu söyleyememiş. “Evet efendim.” Demiş sadece

Kral askerlere “Yarın sabah bu hanımefendiyi ormana götürün.  Bir Ördek ve Tavşan getirmesini istiyorum.” Demiş.

Askerler Emma’yı sabah erkenden ormana götürüp, bırakmış. Bir taşın üstünde oturup kara kara düşünen kızcağız ne yapacağını bilemiyordu. Bir süre sonra yanına yaklaşan ve o güne kadar kimsenin ismini bilmediği Rumpelstiltskin adındaki Cüce “Hey güzel kız niye öyle dalgınsın.” Diye sormuş.

Emma “Eğer bir tavşan ile güvercin yakalayıp, Kral’a götürmesem başımıza ne geleceğini tahmin bile edemiyorum.”

Cüce “Peki ben sana onları getirirsem bana ne verirsin.”

Hemen boynundaki kolyeyi çıkartıp cüceye uzatan kız “Bunu versem olur mu”?

Cüce “Beni burada bekle” diyerek uzaklaşmış. Çok geçmeden de, bir elinde Güvercin diğer elinde ise bir Tavşanla geri dönmüş. Emma ona teşekkür ettikten sonra Tavşanla güvercini alıp, Askerlerin yanına gitmiş.

Ertesi gün kral “Bugün bana bir Ceylan, birde Keçi getirmeni istiyorum.” Demiş

Askerler kızı alarak yine ormana götürmüşler. Kız yine bir taşın üstünde oturmuş ne yapacağını bilmeden kara kara düşünürken Cüce “Hey güzel kız, yine ne oldu.”

Emma “Padişah bu sefer benden Bir Ceylan, birde Keçi götürmemi istedi.”

Cüce “Onları sana getirirsem bana ne verirsin.”

Emma kolundaki bilezikleri çıkartarak cüceye uzatmış. Cüce “Beni burada bekle.” Diyerek gitmiş ve bir süre sonra yanında bir Ceylan ve Keçiyle geri dönmüş.

Emma Ceylan ve Keçiyi aldığı gibi askerlerin yanına gitmiş ve beraber saraya dönmüşler.

Kral, kızın kabiliyeti karşısında hayretler içinde kalmıştı. Ertesi gün eğer bana bu ormanda az sayıda bulunan Tasa Kuş’unu getirirsen yeteneğinden emin olur ve seninle evlenirim.” Demiş.

Emma bu fırsatı kaçırmak istemiyor ama bu seferde cücenin kendisine yardım edip, etmeyeceğini de bilmiyormuş. Ertesi gün askerler erkenden kızı alıp ormana götürmüşler. Her zamanki yere giden Emma merakla cücenin gelmesini beklemiş.

Çok geçmeden cüce onun yanına gelmiş “Güzel kız yine buraya gelmişsin. Bu sefer ne istediler senden”

Emma “Bu sefer benden Tasa Kuşu’nu istedi.”

Cüce “Onu sana getirirsem bana ne verirsin.”

Emma “Sana verecek bir şeyim kalmadı.”

Bir süre düşünen Cüce “Eğer kralla evlenir ve bir çocuğun olursa onu bana verir misin?”

Emma “Düşünmeden hemen evet.” Demiş.

Cüce “Beni burada bekle” diyerek uzaklaşmış ve bir süre sonra elinde güzel bir Tasa Kuşuyla gelmişti. O kuşu kafese koyan Emma hemen askerlerin yanına giderek onlarla beraber saraya dönmüş.

Ertesi gün Kral büyük bir düğün yaparak Emma ile evlenmiş. Aradan 2 yıl gibi bir süre geçtikten sonra Kral ile Kraliçenin bir çocukları olmuş.  Ama kraliçe hem cüceyi hemde ona verdiği sözü unutmuştu.

Bebek bir yaşına geldiğinde Kraliçe odasında bebeğiyle ilgilenirken Cüce ortaya çıkmış. “Merhaba Kraliçe, bana verdiğin sözü unutmadın değil mi? Bu çocuğu bana verecektin.” Demiş.

Kraliçe “Görüyorsun artık Kraliçeyim, ne istersen sana verebilirim. Ama çocuğumu benden isteme.”

Cüce “Ben hiçbir şeyi verilen söze değiştirmem ama madem bebeği vermek istemiyorsun. Sana üç gün süre vereceğim. Üç gün içinde benim ismimi bulabilirsen. O zaman bebeğini senden almayacağım.” Demiş ve ortadan kaybolmuş.

Kraliçe yardımcısını çağırtarak ona bu ülkedeki en garip isimleri üç gün içinde bulmasını istemiş.

Yardımcı askerlere emir vererek onları ülkenin dört bir yanına yollamış. Üçüncü gün tüm askerler elinde garip isimlerle geri dönmüşler.

Yardımcı o isimleri Kraliçeye verdikten sonra  “Kraliçem, askerlerden biri yalnız başına dolaşan ve ismi Rumpelstiltskin olan garip bir cüceye rastlamış. Bu cüce kimse benim adımın Rumpelstiltskin olduğunu bilemez diyerek hoplayıp, zıplıyormuş.” Demiş.

Kraliçe sevinçli bir şekilde yardımcısına teşekkür etmiş. Çünkü Cücenin gerçek isminin Rumpelstiltskin olduğunu öğrenmişti.

Akşam olunca kraliçe odasında yalnızken Cüce ortaya çıkmış. “Merhaba kraliçe, benim ismimi buldun mu?” diye sormuş.

Kraliçe garip isimleri teker teker söylemeye başlamış. Her defasında Cüce sevinçle zıplayarak hayır diyordu.

Kraliçe epey isim söyledikten sonra Cüce “Artık yeter, son defa bir isim daha söyle, ismimi bilemezsen bebek benim olacak.” Demiş gülerek.

Kraliçe “Senin ismin, Rumpelstiltskin değil mi?”  deyince cüce şaşırmış. “Off bunu nerden bildin benim ismimi kimse bilmiyordu.” Demiş kızgınlıkla, sonrada ortadan kaybolmuş ve bir dahada kraliçeyi rahatsız etmemiş.

Kraliçe ise kızı ve kocasıyla birlikte bir ömür mutlu bir yaşam sürmüş.

Bu güzel Rumpelstiltskin masalı da burada son buldu. Başka Peri Masalları ile buluşmak üzere hoşçakalın…

Bu masalın kaynak gösterilmeden yayınlanması çoğaltılması ve paylaşılması yasaktır…